Damarımda dolanan kızılca kan değil,
Aciz beynimdeki ücra zerreler sarhoş.
Yalnız ağarmak üzere olan tan değil,
Kana kana içtiğimiz dereler sarhoş.
Dünyayı yakardı gözümdeki azamet,
Ahir tükendi sahip olduğum tüm heybet.
Değil saydığım bunca zulüm, dert, musibet,
Onlara bulunmuş kavi çareler sarhoş.
Antika kıymetinde artık o umutlar,
Şimdi, iblis taifesiyle bunu kutlar.
Değil sadece bütün kararmış bulutlar,
Kim bilir tenhada daha nereler sarhoş.
Havsalamda manasız, yavan, melun buğu,
Söküp attırmıyor zihnimdeki kabuğu.
Değil korkunç feza, karanlık gök boşluğu,
Göğe dizilmiş yıldızlar, küreler sarhoş.
Zaman bed ve sahteler gerçekleri deler,
Doğru, bir ayağının üstünde sendeler.
Değil salt estetik görülen kaideler,
Şimdi hem üçgenler hem de kareler sarhoş.
Davetle kalkıp da gelmiyor hiçbir bela,
Senin isteğinle okunmayacak sela.
Değil sadece dertlere yekten müptela,
Dilinde hep “sadece bir kere”ler sarhoş.
Hakiki cehennem dünyada kurulanmış,
Sevdaya düşenler evvel burada yanmış.
Değil yalnızca lime lime parçalanmış,
Hatta kallavi, koca yekpareler sarhoş.
Kemikten muaf, haktan uzak, köhne diller,
Hayatın sırrından nasip almış değiller.
Değil bir tek kocamış aslanlar ve filler,
Bilakis köşeye sinmiş fareler sarhoş.
Kayıt Tarihi : 31.8.2019 08:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!