Yok mudur hergün kurulmuş ahenginden pare pare dökülen
Ahdından geçmiş bir güz vaktinin
Gelsin artık
Alsın da götürsün dileklerine kırık kırpık çaresiz
Başka yolu yokmuş gibi yüzyıllarını kötürüm günlerine bölüşüp
Eğer günü gününe yeşillenerek yosunlaşan
Dip diri nehirleri kendi alışında sağ tutarcasına tutkulu
Eski sonbahar silinmişi solgunlar üstünde çoğalan sesler kadar
Güzel komşuluklarda eğimli değilse hayat
Ve çağırıp bağıran herşey üstünden
Eksilip de yerine konmayan kalbi
Ne sahipsiz iz düşümlerinin güdümsüz avuçlarında sıkılmış ve sıkışmış
Yok mudur kendine bile hayrı dokunmayan soğuk algını kırcı çavgını
Tüm bestekarlığını insan nefesinden
Perde perde aynı yüreklilikle birbirine bağlayıp biriktirmeden
O kendini saklamış çabaların uzak tutan ellerini daha da çekerek
Yaşamdan erte
Hani asansörler, döner merdivenler, tarifeli tren –vapurları, işi aksatıp
Güneş yağmura,
Yol yolcuya
İnmiş bütün bariyerleriyle köprü suya, su buluta
Ara verse de..
Yer dururken göğü düzeltmeye kalkan fırçasını
Apartman boyacısı gibi kullanan ressam yok mudur.?
Tam diplemiş içki şişelerini eşi benzeri olmadık zehiirlenmek kadar
Ve hapisane gardiyanıymış gibi sefil ranzasına özendiren şair,
Gece karanlığında ve pisiko trafik karmaşasını fırsatı fırsat bilip
Don gömlek..
Dinamit marka günlük güneşliğe tüyen üctretli foto –romancı..
Yok mudur..? Çekip kınından
Toprağın kuyusyunu kazıyan hançerini
Nefesini kesip, damarını deşerek haritasından şehrini karalayıp silen mimar
Kaç kez ağzından yallah fellahı düşürmeksizin yok mudur?
Yazılmamış yalanlarıyla
Günü sabah akşam ondan besleyen ashabı bozuk yumruklaşmalar
Siz... mi?
Siz....? ! ..Yırtacaktınız oluk oluk harcandığınıza tek damla güzellik katmadan
Siz mi..? Sürekli tutmuş deli fırtınalar ortasında ne kaptan ne dümen..
O kapkara sallanan bayraklarla kendiniz imdada kaçak
Siz mi..? Hep ağlamaksı hüznün eşlik eden sesine çocukluğundan beri küslüğün
Ve koyu bir küskünlüğün kördüğümlü kurdelelerini insanlığa asarak..
Siz mi yırtacaktınız seyri malumsuz kuşatan çemberini bütün.?
Ve seyrini değiştirip ayın yıldızın...
Siz mi hükmüne varacaktınız sebebi olduğunuz ahların
Vah vah....! ...Demek oldu bile vakit..
Yani oldurdu demek ordan burası görünmeyen
Biri bininden yamuk otamatik fotokopik
Kendi şıllık, yılışık, para babalı santikarelerin eline komalığa düşmüş
Oldu nuz mu yani..? Kahramanlığı karanlığına ahkam kesen
Sinevizyonik...
Seyfi Karaca.......Mayıs / 10
Seyfi KaracaKayıt Tarihi : 6.5.2010 13:04:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Seyfi Karaca](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/05/06/santikarelik.jpg)
'Şiir kozasında İpekliler Ören Yüreklilikle ' başlıklı 'FORUM' yazımdan arzedersen ötesini okursun.
TÜM YORUMLAR (2)