Çoğu zaman bilgi yarışmalarında denk gelmişsinizdir. Yarışmacının arkadaşlarına sorarlar ''Ne kadar kazanır sizce arkadaşınız?'' diye... Cevap her zaman hep aynı klasik cevap. ''Bilgisine güveniyorum, eğer ki şansıda yardım ederse buradan iyi bir para kazanacağına inanıyorum. Şansı bol olsun.'' Ne kadar boş ve saçma bir cevap. Bilgin varsa sorulan soru hakkında doğru seçeneği bulursun, eğer yoksa zaten sallayacaksın, o da binde bir denk gelir de doğru cevabı bulursun yoksa gerisi hikaye...
Memlekette şans oyunları denen bir dolu oyun var. Sayısal Loto, On Numara, Şans Topu, İddia... Her na kadar adı şans oyunu olsa da, orada da şansın bir önemi yok bence... Şans diye bir şey yok zaten. Her şey Allah'ın bize takdir ettiği ilahi kader doğrultusunda akıp gidiyor... Kimileri de buna şans adını takmış, öyle zannediyor...
İçinde üçyüz yolcusu bulunan bir uçak düşüyor. İki kişi uçakta yolcu olmasına rağmen yaralı kurtuluyor, ölmüyor. Millet hemen yorumları yapıştırıyor ''Vay be ne şanslılarmış.'' ya da ''Azrail'i kandırdılar.''diye, tövbe haşa, bu aslında küfür dolu bir başlık. Hiç alakası yok. Kaderlerinde uçakta ölmek diye bir şey olmadığı için sağ kurtuluyorlar. Bunu artık anlamamız lazım... Bir başkası da aynı uçağı kaçırmış, binememiş... Onunki de kader çizgisi içinde öyle tecelli etmiş...
Kadere iman, bilirsiniz imanında şartlarındandır... Ama birileride tutup ''Yoksulluk kader olamaz.'' diyebilirler... Rabbımız Allah'da ''İlimi isteyene, zenginliği de istediğime veririm.'' diyor. Ha bir de şu var, bu dünyada yoksulluk çekenler, o hayata sabredenler de belki de ahirette farklı zenginliklere kavuşacaklardır, bunu da unutmamak lazım.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta