Sanrı (güncel) Şiiri - Necdet Arslan

Tüm Türkiye’ye dalga dalga yayılan bir olay salt İstanbul’da yaşayanları değil ülkemizdeki bütün yurttaşları etkiliyor.
Hukuk yoluyla politikayı biçimlendirmeye dönük bir mühendislik! Sistematik,kararlı ve ağır sonuçlar doğuracak türden; daha kestirmeden söylemek gerekirse yarınlarımıza yönelik ve yaşamsal.
Bu nedenle olaya ‘İMAMOĞLU SORUNU’demek hafif kalıyor.
İki gündür ekranlara kilitlendik.Saraçhane Meydanı’ndaki kalabalıklar ve ora üzerinden yapılan konuşmalar,arayışlar,meydan okuyuşlar…
Yüzleştiklerimiz başka bir ‘arkası yarın’ın parça parça sunuluşu.Başka türlü yola çıkışların gündemi.
Doğal ki bu gelişmelere dahil olan herkesin kendine özgü olacaktır sanrıları.
*
Anlatıcının işidir ruh durumundan yola çıkmak…
Hele de roman yazıyorsa çıktığı yolda sıklıkla bedensel sanrılarının, bilincinin sinir uçlarındaki zonklamalarını anlatır durur.
Yapıtının geneline kıvılcımlar halinde yayılan bu dalgaları yakalamak kolay değildir.
Proust’un benzer durumları yazabilmek için göze aldığı şeye ‘sıradan değildir’diyerek geçiştirmek kolaycılık olur.Çünkü yaptığı işin hem zorlu hem de acı veren tarafları vardır:
Kendini yatağa bağlamak!
Okuyun Kayıp Zamanın İzinde’yi,pekala görebilirsiniz bu çileyi…
Yazarlığın türlü yönlerinden biridir sanrıların izini sürmek,yakaladıklarını anlatıya dahil etmek…
James Joyce'de benzer sanrılar yok değildir.Yoksa kendi ruhunu kararlı bir biçimde niçin sürgüne yolluyordu Dublin’den.
Peki ,nerden anlıyoruz sanrılar içinde olduğunu? Kendi itirafı bu sorunun yanıtı gibiydi :
-Gitmesem yazamazdım!
*
Saraçhane Meydanı bu akşam da binlerin akınına uğradı.İki ayrı siyaset cephesi kendi kulvarından yollara düşüyor.
Cumhuriyetimizin 100.yıl dönümünün kutlanacağı 2023 yılının bahar aylarından birinde ülkemiz genel seçimlere gidiyor; TBMM yenilenecek, cumhurbaşkanı seçilecek.
Zamanı okuma sezgisi , ruh arayışı ve çağa yeni anlamlar yükleme düşüncesi herkesi bir şekilde ilgilendiren sanrılarla dolu.
Bir vicdan duygusu ise tüm bunlardan öne çıkıyor.
Yakındır o günler. Tarihe tanıklık ederek yaşıyoruz.Proust gibi yaparak kendini yatağa bağlayanları da duyacağız.James Joyne’ye benzeyenleri de…
Ne ki,başka ülkelere salt ruhlarını değil ,bedenlerini de taşıma sanrısı içinde olacak çoğu…
Duyumsanabilir bir bakışın eşit özneleri olarak sanrılarla boğuşan ‘bazı nesnelerin’ çektikleri,duyguları,hakları,özgürlükleri yıllardır baskılanan milyonların yüreklerine su serpecek midir?
Bunu yol haritamızın yeşille,maviyle boyalı,papatyalarla bezeli düzlüğüne vardığımız an anlayacağız…

15 Ara.2022