Sandalet ve minivanı vardı.
Sarıkamış'ta kar ıslaktı.
Ne gözyaşı döküldü ne de kan.
Doğaya aldandı, Sarıkamış'ta.
Ne bir barınak ne de bir koğuş vardı.
Ahmet, dedi Mehmet, sesi boğuktu.
Bir ayaz var Rabbim, ne buruk bir soğuk.
Sarıkamış'ta iliklerine kadar oturdu.
Yaz mı? Karakış mı? Sonbahar mı belirsiz.
Kar tepede, patika net değil.
Ela gözler donuk, göz net değil.
Bilinmeyen bir zamandı, Sarıkamış'ta.
Dağ, taş pusuda, kuşlar ağaçta.
Boran tipiye çarptı ve açlara.
Kolera ve tifüs ilaçlarla gelmez.
Bir başka inançtı, Sarıkamış'ta.
Aylar geçti, yorgun argın yollardaydı.
Dizde ve kollarda zayıflık yoktur.
Kar, sinsi tuzak kurmuş dağlarda.
Beyaz bir yorgandı, Sarıkamış'ta.
Allahuekber'de soğuk bir daire.
Rabbim şehit dedi muhteremsin.
Komşun olmasını dilerim Peygamberin.
Dillere destan oldu, Sarıkamış'ta.
Analar ağladı, yaralar yandı.
Ateş tutuşmadı, soba yanmadı.
Gel gör ki, dağ, taş kol ve bacak.
Kayıp vatandı Sarıkamış'ta.
Kardeşim unutma, kalbine yaz.
Her gece yatmadan önce dua ve yakarı.
Günde bir Fatiha, Allah için çok az.
Sarıkamış'ta bir tarih kesildi.
Kayıt Tarihi : 31.3.2023 18:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!