SANAT ŞİİRLERİ

SANAT ŞİİRLERİ

Işık Demir

ŞİİR ÜSÜTÜNE KARALAMA


Nedir şiir? Bir öyküyü anlatmak mı? Kendi içine mercek tutmak mı? Dünyanın döndüğünü, nasıl ve nedenleri ile renkten renge boyamak mı? Daha buna benzer nice soruya verilecek tek cevap“hepsi” olacaktır. O halde bu ve benzer önermelerle “ne için ve neden yazıldığının bir önemi yoktur” genellemesine vara biliriz.

Öyleyse asıl can alıcı soru, şiirin ne olduğu ya da neden yazıldığı değildir. Asıl soru şiirin nasıl yazılması gerektiğidir. Şimdi “sanat sanat için midir, toplum için midir” kadar kapsamlı bir tartışma konusunu gündeme getirmek bu yazıda pek sağlıklı olmayacağından başka bir şeyden bahsetmekte fayda var.

..

Devamını Oku
Şahin Ertürk

Birinci olsan ne yazar
En mahrem yerler sergileniyor
Sanat adına bir şey yok
Utanma yok
Sıkılma yok
Görsellik ön planda
Göğüs,bacak şovu yapılıyor
..

Devamını Oku
Kajîn Jîr

Sevgili koca bilge kent; anılarımın sürgün başkenti,Tarihin ve bilgeliğin kutsal coğrafyası,savaşların kavgalı denizini içinde saklayan kristal güzellik,yağmurlarında ruhumu yıkadığım duru isyanım,mahallelerinde aşka oynadığım,sokaklarında ise firari bir yalnızlığa cirit attığım sevgili yarim...

Koynunda yıldızlarına aşık olduğum bir sevda masalısın sen..Boğaza yakın birahenelerinde deniz yosunlarını hayal ettiğim biranın ekşimtırak tadı....Kalabalık meydanlarında güneşe yürüdüğüm,deniz otübüslerinde alemlere daldığım,soylu güzellik! ...Irak topraklara uçarken güneşi selamlayan yüksek yüksek teyyarelerinle yeryüzüne ufuktan gülüşünü görüyorum senin…sirkeci garından raylara uzanan tatlı serüven....Her müzesinde sanatın ve kültürün devrim motifleri…sevmek başkadır sende gülümsemek’te öyle...

Nasıl anlatsam seni bilemiyorum,galiba en güzel bir şair anlatabilir seni! benim gibi rakı kokusundan imrenen bir adam ne anlar istanbulun tanrı kokan güzelliğinden...Evet sevgili istanbul seni devrik ve kafiyesiz yazılarla anıyorum! Geceleri esin perilerinle seviştiğim bu fakir yalnızlığımla ancak bunu yapabiliyorum,bağışla! sevgili gökyüzüne bir kompozisyonla ellerimi uzatmak isteyişimde hep sen varsın düşümde,sana ilahi bir beste geçiyorum içimden,belki sesim yankılanırda cesaret bulurum,cennet iklimlerinde diye...Ah hiçbir şekilde adalarında körebe oynamadığımı bilsen de ağlasan bu yabancı halime....Eski bir keman konçertosu eşliğinde aziz ruhunun kanatlarıyla kız kulesine,aşka uçtuğum büyük gemi...Sen kanımı yüce bir edebiyat ve sanat zevki ile besliyorsun,teşekkürler yazıyorum uçurtmamı bıraktığım sonsuz ülkene...

Kajîn Jîr
..

Devamını Oku
Aynur Uluç

Karşın Edebiyat, Sanat, Düşün Dergisi 3. sayısıyla okuyucuya “merhaba” diyen çiçeği burnunda bir dergi. Ancak ilk sayısından itibaren gerek hazırladığı dosyalarda işlediği konusunu her yönüyle inceleyen ayrı bir kitap şeklinde hazırlayarak, gerekse dergi bünyesinde öz ve biçim olarak yeniliklere kucak açan tavrıyla hakkıyla yapıldığında oldukça emek gerektiren bir işe soyunduklarının farkındalığını okuyucuya gösterdi.

Ağustos Eylül sayısında ise dosya temasını “Bellek” ismini verdikleri ek kitap ile on iki eylüle ayırmış dergi. Olaydan direk etkilenmiş bir arkadaşının çocuğunun, babasına “baba, on iki eylülde ne oldu? ” diye sorması üzerine bu mini kitabın çalışmasına bir an önce başlaması gerekliliğini fark eden Orkun Levent Boya’nın konuya dair derli toplu bir sunumu ile başlayan dergi, gazeteci Hasan Uysal ve Nesrin Turhan söyleşileri ile sürüyor. 1981’de yapılmış Fikret Otyam söyleşisi ve Prof. Alpaslan Işıklı, Prof. Ayhan Çıkın, Remzi İnanç ve Ergin Yıldızoğlu’nun da yazılarıyla yer aldığı dergi, kütüphanede saklanılabilecek bir bilgi kaynağı olma özelliğinde. İlk idam edilen Necdet Adalı ve son idam edilen Hıdır Aslan’ın son mektuplarını etkilenmeden okumak olanaksız. Süreç içinde biriken tüm istatistiki bilgilerle birlikte Kenan Evren’in basın toplantısı konuşması ile dergi sonlandığında, okuyucu olarak bu dergiyi daha fazla kişiyle paylaşmalıyım duygusu taşıyor insan.

Birgün Gazetesi
19 09 2007
..

Devamını Oku
Reyhan Sur

BİR 'YILDIZ' KAYDI

'Çalıştığım yerde iş azlığından olsa gerek, çoğu kişi;
onun bunun işi aşı
kim kimin arkadaşı
saat başı
laf savaşı yaparken, kitaplarla kurduğum dostluktan son derece memnunum...'
..

Devamını Oku
Yusuf Bal

Aziz ŞEKER: Şiire başlangıcınız?

Yusuf BAL: İlk yazdığım şiirin üzerinden on yıldan fazla zaman geçti. İlk şiirlerim daha çok şiir kaygısı olmadan boyanın fırça üzerinden kopup kâğıt üzerine çizdiği ilk nakıştı. Genel resmin hatları ortaya çıkmadan önceki ilk dokunuşu ne kadar önemli ise, ilk yazılan şiirlerde o kadar önemli idi. Birçok insan bu şekilde yazmıştır zaten. Birkaç şiir defteri yırtmadan şair olunmaz derler. Şiir yazarken hep yolda oldum. Özellikle 2009 yılından sonra şiir üzerinde yoğun çalışmalarım oldu. Şiirin matematik olduğunu fark ettim. Şiirde yeniyi ve ruhu arıyorum.




..

Devamını Oku
Hatice Tural

Hiç keyfin yok yüzünden belli
N'oldu sevgiliye küstün mü üstad
Sazında,sözünde sitem var gibi
Belli ki bu akşam dertlisin üstad.

Narına yaktığın seven kalbini
Göremez sevgili görünmez üstad
..

Devamını Oku
A. Esra Yalazan

Bir yazarın başka bir yazarın hayatını sırları, oyunları, sıkıntıları, maskeleri, mutlulukları, edebî tutkuları, ‘kutsallarıyla’ olduğu gibi anlatması zordur. Zaten tabiatı gereği bencil, kibirli, huysuz olmaya yatkın olan ‘yazar’ (anlatıcı değil) önce kendini, hayallerini, dünyaya dair dertlerini anlatıp ‘biricik’ ve sonsuz bir varlık olduğunu cümle âleme ispat etmek ve haliyle onaylanmak ister. Hâl böyle olunca çok sevdiği öteki yazarı hakkıyla anlatmak için harcanacak mesai hep biraz fuzuli görünür. Kelimelerin sağaltıcı ruh iklimiyle kuşatan yazı kardeşliğine rağmen hayranlıkla karışık kıskançlık da barındıran bir arzudur bu nihayetinde. Fani olma ihtimaliyle kemikleri titreyen bu özel türden sevdiği yazarları iştiyakla yüceltmesini, yazı sanatının inceliklerini, kusurlarını edebî bir lezzetle anlatmasını beklemek da okurun haklı beklentisidir. Ve ne yazık ki bunu içtenlikle isteyen ve yapabilen nadir bulunur.

Geçtiğimiz yüzyılda sevdiği yazarların hayatlarından destansı hikâyeler yaratan Zweig, Tolstoy’u anlattığı bölümlerden birinde bu işin sırrını da ifşa eden bir tesbitle başlar: “Bir sanat eseri, bir hayal ürünü olduğu unutulup varlığı bir gerçeklik olarak algılandığında en yüksek basamağına ulaşır.” O bunu söylerken Tolstoy’un eserlerindeki kurmacanın ötesine geçen gerçeklik hissinden bahsediyordu ama kendisinin de pekâlâ farkında olduğu gibi, yazarlarını anlatırken de benzeri bir bakışa sahip olmuştu. Okuyanlar bilir, muradı yazar biyografileri biriktirmek değil insanlığa yazarak başkasını anlama çabasının kıymetini göstermekti. Bunu kendisini unutarak yaptığı için bize eşsiz bir miras bıraktı.


Açık dedektiflik...

..

Devamını Oku
Mehmet Halil

Politika yalan, sanat gerçek üzerine kurulu
Yalancılar için, gerçeğe saldırmak zorunlu
Yalan hayat bulamaz sanat karşısında
Yalancılar egemen oldukça
Baskı her dönemde, farz oluyor sanata…

Görmemek duymamak
..

Devamını Oku
Mesut Mehmet Öztürk

Sıcaktı yüreği,
birazda çocuklunu özlerdi
sanki,
boyacı sandığıyla başladı sanat hayatı...
tek kullandığı renk
siyahtı...
..

Devamını Oku
Mülkiye Eranıl

Mahiyetini görmek mi istiyorsun?
O halde bir bak kainata, ne bekliyorsun.

Bir güneşe,bir aya,bir bulut ve yağmura,
Yeşeren ağaca, tefekkür eden kuşa.

Hepsinde bir düzen var, bir intizam ve sanat,
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

BİR DAMLA MUTLULUK İÇİN; BİR NEFES GENİŞLİK GEREKLİ: OLGUNLUKLARIMIZA! .

Hayat Devam Ediyordu; Kitap Dostu, Sanat Dostu Duyarlılıkların İzinde! .
Bir Büyüğümüz Gelir ve Anar; VATAN SATHI DOSTLUĞUNUN VERİMLİLİKLERİNİ! .
Ben; AŞKIN İZİNİ BULMALIYIM, AŞKLAR PEŞİNDE, AZİM İÇERİSİNDE KOŞARKEN! .
Soluk Alabilecek, Nefes Alabilecek Mekan Sunan; DOSTUN KURBANI OLAYIM! .

..

Devamını Oku
Turgut Yörükoğlu

Bir sanatkâr edasıyla,
Yaşayalım şu hayatı.
Edebiyle sevdasıyla,
Yaşatalım her sanatı.

Bazen kalem bazen fırça,
Bazen taştır bazen sırça,
..

Devamını Oku
İbrahim Özcan

ANTALYA GÜLLÜK DERGİSİ GRUBU SÖYLEŞİSİ



1- Sizce şiir nedir ve iyi şiir nasıl olmalıdır?

Kaç milyar insan yaşıyorsa şu an dünyada, o kadar milyar tarifi olan tek şeydir şiir bence. Klasik tarifini anlatma saflığına düşmek istemiyorum. Kısaca birkaç cümleyle İbrahim Özcan için neyi ifade ettiğini söyleyebilirim ancak;
..

Devamını Oku
İrfan Topçu

Sen bana lütfüsün yaradan ın bu sıra,
Sana olan aşkımı yaymışım on asıra.

Mecnun beni kıskanıp Leyla nın ardı sıra,
Gitmişse üşenmeden,çöller aşıp mısıra.

Herhalde aşkın yön verişidir tarihe,
..

Devamını Oku
Şerafettin Yıldız

İmtihan Günü / Anı

Sene bin dokuz yüz atmış yedi atmış sekiz öğretim döneminin son günleri okula fotoğrafçı çağrılmış ve bu yıl mezun olacak beşinci sınıfların fotoğrafları çekiliyor fotoğrafçı soruyor kaç tane olacak çünkü öğretmen okulları ve sanat okulları şimdiki adı meslek liseleri imtihan verecekler sekizer ve eğitime devam etmeyecekler dörder adet yaptırmak zorunda sıra bana geliyor kaç tane olsun dört diyorum okul müdürümüz Ahmet bey bağırıyor ne demek dört tane sekiz olacak ama hocam diyorum sus aması ne ve sekiz resimde benim çıkıyor Ahmet bey kendi elleri ile imtihan formlarını doldurup gereğini yapıyor ama ne yaparsın ki imtihan günü gelip çatıyor şehir merkezine imtihana gitmeye on lira lazım evimiz yetersiz olduğu için iki odalı bir ev inşaatı yaptırıyoruz köyde baba ben imtihana gideceğim on lirada bana ver diyemiyorum ve imtihana gidemiyorum gidip gelen arkadaşları dört gözle bekliyorum ilk gelen kapı komşumuz ve o günlerde çok iyi arkadaşız Ali Gürbüz oğlum niye gelmedin imtihana Ahmet hoca çok kızdı gelirim ben köye söyle ona dedi diyor geldi de Allah selamet versin hem de öyle bir karşılaştık ki köyümüzün dışında ki kavaklı kuyu da tek başıma teneke ile su çekiyorum testilere doldurup merkeple eve götürüyorum çünkü o günlerde köyümüzde şebeke suyu yok bir ara karşıya bakıyorum oda ne Ahmet bey ağustos ayı öğlen sıcağında yaya olarak ilçeden köye geliyor kan ter içinde elindeki fileyi parmağına takıp omzuna asmış göz göze geliyoruz ben gözlerimi kaçırıyorum tenekeyi kuyudan çekiyorum dök bakalım diyor döküyorum elini yüzünü yıkıyor kanasıya kadar içiyor ve doğruluyor söyle bakalım diyor imtihana neden gelmedin babam diyorum babam göndermedi sorarım babana da diyor sordu da ama tabi babamın bir şeyden haberi yok ah Şeref ah diyor ah ki ne ah hocam ah Hakkını helal et hocam ellerinden öpüyorum…..

08 / 07 / 2007

Şerafettin Yıldız…
..

Devamını Oku
Çağdaş Öztürk

[Bu şiir sanat için yazılmıştır
(Sanat, bir Bolivyalıdır
Okuyucu erkekse kadın
Kadınsa bir erkek adıdır) ]
{O nedenle bu şiir,
[Hepinizden övgüler alacak.
Ancak;
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

NATO KAFALI SANAT; HİÇBİR MANASI BULUNMAYAN, ŞARKI SÖZLERİ KALEME ALIR! .

UTANIN; EY BENLİĞİNİN ÇIKARINA ÇALIŞMAYI, GÖREV EDİNMİŞ NATO KAFALILAR! .
UTAN; KENDİ RAHATINI, HALKLARIN RAHATINDAN ÜSTÜN TUTAN, EY NATO KAFALI! .
NATO KAFAYLA GELMİŞ OLABİLİRSİN ŞU ALEME; GİDERAYAK HALKLARI GÖRDE GİT! .
“UTAN! .” ŞARKISI; ORHAN GENCEBAY KLASİĞİ MÜZİĞİMİZ! . UTAN; EY NATO SEN! .

..

Devamını Oku
Selahattin Babacan

Vuslat
Ruhumda bir serinlik, sensiz günlere inat,
Rabbim hayat lutfetmiş her bir cilvesi sanat.
Artık ne meçhulüm, ne başı boş avare,
Na tamam hayallerin son bulduğu vuslat.
..

Devamını Oku
Burhan Güngör

Bir gece ay ışığında çizmelisin umudu
Gül dalında kızarmalı şafağa inat
Sabahları titreyen avuçlarında
Ucuz bir gülümseme olmamalı sanat


Burhan GÜNGÖR
..

Devamını Oku