Hayat o kadar karmaşık bir şey ki insan içinde boğulup gidiyor. Hani derler ya ‘’Balığın deryadan haberi yok! ’’ diye… Biz de bu karmaşık hayatın zorlukları karşısında, insanın romatizma ağrılarına alışması gibi çoğu şeye alışmış durumdayız. Doğal olmayan bir çok
şeyi doğalmış gibi karşılamayı öğreniriz. Alışkanlıklar, kaprisler, önyargılar, hastalıklar.
İnsan nasıl bir akıntıya karşı yüzemez ise, bu alışkanlıklara ve hastalıklara karşı durmanın
da kolay olmadığını biliyoruz. Peki bunu değiştirecek olan kim? İşte bunu değiştirmenin
ve insana mutluluk verecek daha iyi bir hayatın kazanılması da biz insanların elindedir.
Hayat bu karmaşık hale kendiliğinden gelmez. Bu karmaşadan çıkar elde eden bazı güçler vardır. Onlar da hayatın bu şekilde akıp gitmesine hatta kendilerine daha fazla menfaat sağlamak için yeni arayışlar içine girdiklerine de şahit oluyoruz. Tarih örnekleriyle doludur.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu yazının sahibi olan vatandaş belli ki cami ve cemaat ortamının ve de Kitap sünnet düsturlarının yabancısı bir zattır. Bu ortamlara ve de Kur'an ile Sünnete bigane bir kişi olmasaydı böyle su-i zanlarda bulunup "gülmeyi henüz camilere sokamadık" demezdi. Zira resulullah -sav- maddi bir iyilikte bulunamadığın bir kardeşine en azından tebessüm et diyor ve bunu en veciz bir şekilde "TEBESSÜM DE BİR SADAKADIR" ifadesiyle klişeleştiriyor.
Herkese hayırlı bayramlar.
Güzel bir makale okudum.kutluyorum.selam sana.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta