Hayat o kadar karmaşık bir şey ki insan içinde boğulup gidiyor. Hani derler ya ‘’Balığın deryadan haberi yok! ’’ diye… Biz de bu karmaşık hayatın zorlukları karşısında, insanın romatizma ağrılarına alışması gibi çoğu şeye alışmış durumdayız. Doğal olmayan bir çok
şeyi doğalmış gibi karşılamayı öğreniriz. Alışkanlıklar, kaprisler, önyargılar, hastalıklar.
İnsan nasıl bir akıntıya karşı yüzemez ise, bu alışkanlıklara ve hastalıklara karşı durmanın
da kolay olmadığını biliyoruz. Peki bunu değiştirecek olan kim? İşte bunu değiştirmenin
ve insana mutluluk verecek daha iyi bir hayatın kazanılması da biz insanların elindedir.
Hayat bu karmaşık hale kendiliğinden gelmez. Bu karmaşadan çıkar elde eden bazı güçler vardır. Onlar da hayatın bu şekilde akıp gitmesine hatta kendilerine daha fazla menfaat sağlamak için yeni arayışlar içine girdiklerine de şahit oluyoruz. Tarih örnekleriyle doludur.
Doğanın yasası ‘’etkiye karşı tepki’’ kuralı doğanın bir parçası olan bizler için de geçerlidir.
Sanat o güçlü etkiye karşı bir karşı güç olarak bir tepki olarak doğduğunu iddia edebiliriz.
Bu çabaların en önemli dallarında biridir sanat. Toplumdan çıkar sağlayan azınlıklara karşı
Toplumun çıkarlarını, doğanın çıkarlarını savunan doğal bir gelişmedir diyebiliriz. Ortada
Bir çıkar çatışması olduğuna göre kolay bir iş değildir sanat. Büyük riskler alır üzerine…
Adeta ateşle danstır. Ölümü göze almaktır. Çıkarı bozulan affetmez çıkarını bozanı.
Bu nedenle ‘’hem çok şey söylemek hem hiçbir şey söylememek! ’’ demektir, sanat…
Böylesine zor ve riskli bir şey olmasaydı, belki sanat da olmazdı. Sanata gerek kalmazdı.
Söz söylemenin açık konuşmanın zor olduğu yerde, söz söylemeden duramamanın yarattığı şeydir sanat. Onun için sanat eleştirmenleri ve sanatçılar ‘’ ifade edilemeyeni ifade etme’’ olarak özetlemişlerdir sanatı. ‘’Sanat kendi faaliyetlerini yok ederek ilerler araçlarını ele verdiğinde bitmiştir.’’ der.
‘’Sanat iletişimin bir aracıdır… sanatta her gösterge ikili bir özelliğe sahiptir… içeriğin tamamı biçimseldir, her biçim de içerikten dolayı vardır…’’ der Bahtin.
Rabellais: Kurak topraklarda, gülmeyi yeşertmekle ünlü bir yazardır… Yasak olan gülmeyi,
Cezasının yakılmak olduğu dönemlerden günümüze kazandıran gülme ustasıdır… defalarca yakılmaktan kurtulmuştur. Ama sonuçta gülmeyi yasaklayan kiliseye sokmuştur. Ama gülme hala camilere girememiştir. Eserleri yasaklandığı için de son yüzyıl içinde yeni yeni tanınmaya başlamıştır.
İnsanların sorunları ve acıları bitmeden sanatın işlevi de bitmez. Bu kısa girişten sonra
Değişik sanatçıları ve çabalarını, sanatlarını zaman zaman tanımaya çalışacağız…
Göreceğiz ki sanat ve ünlü sanatçılar, çetin bir mücadelenin içinden çıkmış, çelikleşmiş,
İnatçı ve gerçekçi insanlardır. Kötülüğe karşı iyiliği yalana karşı doğruyu savunanlardır.
Kayıt Tarihi : 26.8.2011 17:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Herkese hayırlı bayramlar.
TÜM YORUMLAR (2)