SANA YAZAMADIĞIM MEKTUP
Sevgili Sen,
Bu mektubu yazmak kaç gece sürdü bilmiyorum.
Belki bir gece, belki bin gece…
Ama her gece içinde sen vardın.
Ve her gece ben sustum.
Şimdi yazıyorum.
Yine sana.
Ama yine sana ulaşmayacak bir yerden.
Çünkü bu kelimeler yola çıksa da
Sana varamayacak.
Ve sen duymayacaksın.
Çünkü ben…
Bu mektubu sana hiç gönderemeyecek kadar kırığım.
Sen gittin ya hani,
Her şey kaldı aslında.
Senin sesin odanın duvarlarında,
Senin gülüşün aynalarda,
Ve en çok da
Senin yokluğun ellerimde.
Ben senin ellerine alışmıştım çünkü.
Şimdi cebimde taşıyorum onları.
Üşüyünce bakıyorum;
Yoklar.
Bu mektubu yazamadım.
Çünkü güçlü görünmem gerekiyordu.
Kalabalıkta dimdik durmalıydım,
Kimseye göstermemeliydim senden sonra nasıl dağıldığımı.
Ama bu gece
O güçlü hâlim yok.
Bu gece yazan,
Sensizliğe gömülmüş hâlim.
Her şey geçti.
Mevsimler değişti,
Sokaklar aynı kaldı ama insanlar değişti.
Ben değiştim…
Ama sana dokunduğum yerim,
Olduğu gibi duruyor içimde.
Ne zaman bir yabancı adıyla telefon çalsa,
Kalbim bir saniyeliğine
“Belki sensindir” diye çarpıyor.
Ama değilsin.
Hiç olmadın.
Ve ben her defasında
Seni bir daha kaybediyorum,
Defalarca.
Bir gün sormuştun ya bana,
“Hiç korkar mısın?” diye.
O an cevap verememiştim.
Ama işte şimdi söyleyeyim sana:
Evet.
Ben en çok seni unutmaktan korktum.
Sana alıştığım kadar
Seni yitirmeye alışamamaktan.
Ben seni her gün biraz daha hatırlayarak yaşadım.
Unutmaya çalışmak yerine,
Hatıralarına dokunarak,
Sanki senin yerine seni yaşatır gibi.
O gün, son kez göz göze geldiğimizde
Bir şey söylemedin.
Belki de dilinde bin cümle vardı ama
Hiçbiri gözünden geçmedi.
Ben orada
Beni değil, kendini bıraktığını hissettim.
Çünkü bazı gidişler,
Sadece uzaklaşmak değildir.
Bazı gidişler, içinde hâlâ kalmaktır.
Sana yazmak istedim.
Ama senin iyi olduğunu hayal etmek bile
Beni susturdu.
Çünkü içten içe biliyordum:
Sen bir daha “merhaba” demeyecektin.
Ve ben bir daha “merhaba” diyemeyecek kadar doluydum.
Bir gün başka birine gülümsedim.
Ama o gülümsemeyi senin sesinle boğdum içimde.
Çünkü o an,
Senin olmadığın bir mutluluk
Yarımdı bana.
Ve ben tam olmayı sadece sende gördüm.
Hep güçlü görünmeye çalıştım ama
İçimde hâlâ sesini duyan,
Sabahlara kadar “ya dönersen?” diye bekleyen
Bir yanım var.
Ve o yanım,
Her gece bu mektubu yazıyor aslında.
Aynı satırlar,
Aynı cümle:
“Senin bilmediğin kadar çok sevdim seni.”
Ben seni hiç unutmadım.
Belki silmeye çalıştım bazı anları…
Ama nasıl silebilirsin ki
Kendinden birini?
Sen bendeydin.
Sende kaldım.
Bu mektup,
Hiç okumayacağın bir kitap gibi.
Sana yazılmış ama
Hiçbir zaman “gönder” tuşuna basılamamış bir hayat özeti.
Eğer bir gün bu satırlara rastlarsan,
Bil ki hâlâ oradayım.
Senin bıraktığın yerde.
Sana bakar gibi duran bir kalpte.
Sadece…
Adını anmadan seni çağıran biri olarak.
Ve son bir şey:
Ben seni affettim.
Seni bıraktığın gibi seviyorum hâlâ.
Ama kendimi…
Beni sana bu kadar teslim ettiğim için
Hâlâ affedemiyorum.
…
Ve bu mektup, hiçbir zaman sana ulaşmasa da…
Bil ki ben yazdım.
Bir kere, sadece bir kere… içimle.
– Hüseyin.
Hüseyin Erdinç
Kayıt Tarihi : 27.8.2025 15:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!