Ürküten bir boşluk hissi bu, dağınık zaman içi…
Ve dibi görünmeyen bir derinlik hissi bu… Akarsuyun üzerindeki tahta köprü üzerinde yürümek…
Sadece salınımlarla korkunun üstünlüğü bu, tam derinden, en derinden ve en yüksekten bakıştaki dip korkusu…
Sadece boşluk ve sessizlik, sadece geçmişin tüm anılarının korkuya yapışarak, bedende bıraktığı korku titremeleri ve yalnızlık ve kaybediş, kayboluş korkuları geriye dönük pişmanlıkların köprü üzerinde bedene yapışması ile yorgunluğun tüm sarsmaları ile uyku ile uyumamak arasındaki şaşkınlık pişmanlığı ile yalnızlaşma hislerinin hepsinin bir arada yoğunlukla bedene yapışması…
Bir rüya idi bu, nefes aldık, yaşadık, yarınları düşündük, gelecek için beklediğimiz birçok şeyi elde ettik, ağlamayı, gülmeyi, şarkı söylemeyi öğrendik, türkü söylendiği yerlerde, durduk, dinledik, hüzünlendik, ağladık veya güldük. Bir an geldi birini, özel biri yaptık ve çok sevdiğimizi fark ettik.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta