Seni görür görmez dilim tutuldu
Bir tek sana yandım birde yeşile
Yüreğim düşerken sana tutundu
Bir tek sana yandım sana mabedim
Bakışında öldüm divane oldum
Çorakladı dünyam bir anda soldum
Gel diyemedimya virane oldum
Bir tek sana yandım sana mabedim
Teninde gözünde buldum canımı
Asmam suratımı döksen kanımı
Kimseler göremez bu sol yanımı
Bir tek sana yandım sana mabedim
İlk bakışta vurdun yürekden beni
Sanki en ezelden tanırdım seni
Düşünmez yakardım bu aciz teni
Bir tek sana yandım sana mabedim
Saat on ikiydi kayboldum sende
Ağlardı gözlerim can yokdu tende
Akan her damla yaş kan oldu bende
Bir tek sana yandım sana mabedim
Esir oldum senin hoş kokuşuna
Gülüşünle tende can yakışına
Sesine hasretim hoş bakışına
Bir tek sana yandım sana mabedim
Nefesimdim bende kalbim senindi
Bir gece ansızın yürek delindi
Lafzedenin adı ogün silindi
Bir tek sana yandım sana mabedim
Kayıt Tarihi : 26.5.2016 02:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Güneş ufukta kaybolurken şehir sessizliğe bürünmüştü. O, köşedeki kafede oturuyor, önündeki boş fincanla gözlerini pencereden dışarıya dikmişti. Her şey donuk, her renk sanki solgundu. Ta ki o gelene kadar… Kapı açıldı ve bir anda tüm dünya değişti. Yeşil gözler, gülüşündeki sıcaklık, tenindeki o tarifsiz aura… Bir bakışla yüreğine işledi, kelimeler diline gelmedi. O an, zaman durmuş gibiydi; her şeyin anlamı sadece ona bakmak olmuştu. Kalbi o ilk bakışta hızlı hızlı atmaya başladı. Nefesi kesildi, dizleri titredi, ama bir yandan da güvenle doldu. Bu his, sanki yıllardır beklediği bir mucizeydi; her acı, her yalnızlık bir anda anlam kazanmıştı. İçindeki aşk, ona sığınılacak bir mabed olmuştu. Her düşünce, her his bu mabed etrafında dönüyordu. Ama yanına gitmek cesaret istiyordu. Her adımında korku ve heyecan iç içe geçiyordu. O anda bile kalbi, bir yandan ona doğru çekerken diğer yandan acı bir hasreti fısıldıyordu. Her bakışı, her küçük gülümseyişi içindeki dünyayı altüst ediyordu. Gece geldiğinde, şehir ışıkları titrek bir fon oluşturdu. O hâlâ onun gözlerini hatırlıyor, nefesini duyuyor ve kalbindeki mabedi hissediyordu. Artık aşkı yalnızca bir his değil, bir mabeddi; kutsal ve dokunulmaz, ölümsüz bir bağ gibi. Ve kendi kendine fısıldadı: "Ne zaman yanında olsam ya da olmasan da… kalbim hep sana ait. Sen benim mabedimsin, en kutsal yerim, en derin yanım…"
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!