Bugün de dünküler gibi sana geldim.
Yüreğim ellerimde ve koşar adım…
Yürüdüğüm yollar şahidim,
Sağa sola hiç bakmadım.
Sana sadece cinsiyet itibariyle benzeyen,
Yüzü gözü boyalı ve şekilden şekile giren
Hemcinslerine hiç bakmadım, aldırmadım.
Her sokak başında, gecenin tenhalığında
Sokak köpekleri karşıladı beni.
Onlara da hiç aldırmadım.
Ben hep âmâ taklidi yaptım caddelerde,
Meselâ tanıdıklarımı görmemezlikten geldim hep.
Bazen de sağır oldum…
Ne bana havlayan köpek seslerini duydum
Ne de dalgınlıktan yolun ortasına düştüğümde
Bana korna çalan ve camı açıp
Bana zincirleme küfür tamlamaları dizen şoförleri…
Ve tabi selam veren eski bir tanıdık sesi de…
Ben hep karanlığa doğru yürüdüm,
O ise sokak lambalarının ardına gizlendi hep.
Belki yeni bir cadde keşfederim diye
Sağa sola sapmaya başladım pervasızca.
Nereden bilebilirdim ki her sokağın ardında olduğunu
Ve her sokak başında yine yok olduğunu.
Bir an üşüdüğümü farkettim.
Gaflete düşüp seni unuttum o an.
Kapşonumu örttüm başıma,
Sonra gökyüzünde bir yıldıza takıldı gözlerim.
Sen geldin yine aklıma.
Keşke o yıldız ben olsaydım diye düşündüm.
Evet çok uzak olurdum sana,
Sadece geceleri parlardım belki
Ama seni her an görürdüm.
Ve sürekli sağa sola kayardım
Dikkatini çekmek için.
Bir yanıp bir sönerdim.
Ben samanyolunda kayıp bir yıldız olurdum,
Sense yeryüzünde küçücük bir güneş…
Sana bakardım gündüzleri,
Işıldayan gözlerinden ışık alırdım ben.
Geceleri ise karanlıktan korkmayasın diye
Pencerende doğar seni aydınlatırdım.
Sen uyurdun,
Ben, uyanana kadar seni seyrederdim.
Senle biz tabiatın bir parçası olurduk.
Doğal dengeyi bozmamak için
Her gün aynı saatlerde buluşurduk.
Senin olduğun şehre yağmur da yağmazdı o zaman.
Ne zaman bir bulut girerse aramıza
Ben illaki bir aralık bulurdum
Ve o boşluğa doğru kayardım.
Muhakkak sana bir göz kırpardım.
Saçlarına yağmur bahanesiyle değecek o buluta inat
Paramparça olma pahasına nebulaya dönüşüp
Gökyüzünde isyan çıkarır bir heyulaya yol açardım,
Ama yine de yağdırmazdım o yağmuru.
Saçının teline değdirmezdim
Yabancı bir yağmur tanesini.
İşte seni böyle yağmursuz bir şehirde
Kor gibi yanarak sevmek isterdim.
Belki o zaman saçların daha önce
Hiç okşanmamış olurdu.
İlk yağmur tanen ben olurdum,
Saçlarından girer, ellerinden çıkardım.
Daha önce böylesine küçük bir kasabada
Aşka düşmemiştim hiç.
Küçük bir şehrin böylesine büyük
Böylesine zor aşkları olduğunu bilemezdim.
Her sokak başında buram buram deniz kokusu varken
Benim senin kokunu özlemem ahmaklıktı belki,
Çünkü herkes bilir ki
En çok bekletenler hiç gelmeyecek olanlardır.
Ve yine herkes bilir ki
En çok bekleyenler hep ahmaklardır.
Bugün de dünküler gibi sana geldim.
Yüreğim ellerimde ve koşar adım…
Yürüdüğüm yollar şahidim,
Sağa sola hiç bakmadım,
Ama hiç utanmadım,
Gelmeyeceğini bile bile sana geldim.
Hiç darılmadım, hiç uslanmadım.
Bugün de sana geldim
Hem de hiç usanmadım.
Kayıt Tarihi : 26.6.2017 08:24:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmail Yılmaz 3](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/06/26/sana-geldim-240.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!