sakın kendini ince ipek gibi dokunmuş yalanlarımdan
riya:oluk oluk ve soğuk bir suda boğulmanın fotoğrafı
akşam tutarsızlıklarında bir kaldırımın ter edilmişliği
sensizliğimi tüm kangren yalnızlıklarımın üstünde taşıyorum...
tatlı bir ikindi taşar ya gözlerimden
henüz uykularım kaçmamış olur
sensizlikten yadigar ölümler tuzağına
ve kalbim seni düşlerde bile görünce saklar kan tortularını
incinmeden sabahın başlangıcıyla aklıma ilk düştüğün anın resmi
parmaklarının ucuyla bana sunduğun...
sonsuzluk sana baktığım balkonun manzarasıdır
orda ne mevsimler ne günün meşhur saatleri
sadece her şeyi bırakacağım an
ve gözlerimde kalacağın anın son noktası
hayal perdeleri çekilecek gökyüzüne saçlarından
sensizlikten başka her şeyi unutmuş olacağım...
kuşlar hırslanınca yağmurun dizginsizliğine
sana sadece seni gören bakışlarımı anımsatacağım
beni anladığını sanacaksın sıcak bir yaz günü sanacaksın
oysa ayaklarımın çamuruyla kirlettiğim
bütün içerilerdeki yalnızlığımın sebebisin
gözyaşlarım küflü bana yeni acılar yaşat
seni sevmek seni özlemektir beyaz tüllü bir ağustos pazarı
ve bir meltem ıssızlığındaki en yumuşak açık mavi...
aramıza zamandan çok mümkünleri yitirilmiş düşler girecek
boğazımdaki düğümler açılmayacak şoseli kaygılarımda bile
sen gitmeyi öğrenmeden unuttun
ben unutmayı öğrenmeden kaldım
yaprakları yaş bir ağaca sarılmak kadar ürkütücü bir kimsesizlikte
sessizlikte
ilkokul pikniklerine hasret şaşkın zamansızlıklar kadar acılı
ve dudaklarımdan hayat çekildiği an üzüleceğim ismine
ah o eksik kalacak alfabesi evrenin
hüzünle anılacak o müthiş azgın eksiklik
yaralı harflerle gireceğim altına yorganımın
seni sayıklamayacağım
uykularım artık hiç kesilmeyecek...
Kayıt Tarihi : 16.3.2011 00:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!