El emeği, göz nurunu önce ruhuna nakşetmiş
daha çocuk yaşlarda
Gel gör ki sanatkâr olduğuna sözde pişman imiş
ara ara gelip sanatını da gösteriyor
bu dikiş, nakış gibi işlenir böyle kumaşa diyor
Kumaş nakışından, usta dikişinden onurlu
yorgun ustanın bezgin ruhuyla sesi şefkat bürülü
aç kalınıyor diyor kendi kendine
''...sanat artık bir boş zaman keyfi olmalı
onun adına da nasıl sanat demeli....''
Şamiddin usta sanatkâr ruhuyla mutlu da
sanata değer yoksunluğundan bezgin gerçekte
''Sanat işte
kimi doyurmuş ki bu zamana kadar
kuşaktan kuşağa devredilir
çağdan çağa tarihlerde yazılır
ama gidiyorlar hemen, giyinen gidiyor
hani şu son giyiniş var ya
doya doya bakasım geliyor o an
her parçayı birleştirdikçe
şu bakma hevesimi yenebilmiş olsaydım da
bekletmesem bayramlıkları'' diye
Sanat aşkını göz nuruyla besleyişini tadıyor böyle
hem 6 m2.ye sığdırmış 30 yıllık sanatını,
üstelik yatağını, mutfağını da
geleni gideni de eksilmez hiç
yürekten hepsi ve ne de sevgi dolu
hem de pek yakışıklı
pek tatlı dilli, hoş yürekli, sıcak bakışlı
Şamiddin usta bizim terzimiz
genç bir delikanlı!
4 Kasım 2005
Perşembe 21.00
Kayıt Tarihi : 6.11.2005 12:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sahne var,dekor var ve insan var birikimi,emeği,ahları vahları ve san'atıyla...
Bir an mesleği terzilik olan babamı gördüm biçki masasının başında,mezurası da boynunda...
Tebrikler şair,teşekkürler
TÜM YORUMLAR (3)