Elinden dondurması alınan çocuğun haykırması gibi
Tek derdi az sonra tekrar kavuşabileceği külahı olan,
Sabahın köründe
Kahvaltının ensesinde sokaklara koştuğum
Her köşe başında gazoz kapakları toplayıp
Taştan kale yapıp
Oy benim iki gözüm
Gönül sızım
Vurulduğum
Gidişlerine sebep olduğum
Bir eski resme bakıp
Haykırıyorum son baharın dökülen yapraklarına inatla
Penceresinden bakacak evi olmayan çocuklar için
Saklıyorum insan olduğumu
Naralar atsam
Haykırsam
Saklayacak dağlar yok yerinde
Bombalar dökülürken
Sevdiğim
Yokluk perdesinin altında sana sığındım geceleri
Bahara sezdirmedim ağladığımı
Kuşlarsa hiç anlamadılar
Dualardan eksik etmedim hiç yokluğunu
Soğuk rüzgârlar üşütmesin şakaklarındaki hayat kırıntılarını
Yalnız beraber bakalım gökyüzüne
Ağır ağır duyuralım dünyaya varoluşumuzun muştusunu
Bir ömür olsa yine taşıyacak yorgun dizine
Annem ki görünüşüyle harekete geçirir
Bahar yaprakları yeşilleniyor ülkemde
Mevsim meyveleri filizleniyor
Ah bir de sevda şarkıları çalınıyor ki
Şehir meydanlarında, duymalısın
Ruhum doluyor
Dallarına yeşiller sinmiş memleketimin
Rengârenk dallarında uçurtmalar
Ve çırpınışları göçmen kuşların
Manzarasına doymadığı her bir dal parçasında
Geçen bahar da böyleydi unutmamışım
Bahar şiirleri yazmak istiyor canım
Sevdalı yüreklerin heyecanına
Ve doğuşlarına yeni bebelerin
Irmaklarından akan sularına memleketimin
Çilesini sırtına yükleyen babaların alın terlerine
Ah canım
Hiç kimseye söylemedim ama
Ben en çok sakallarımdaki seni sevdim
Ellerin bir tutam aşk yığınıyken
Ve dokunurken soğuk yüzüme bir Nisan titremesiyle
Söylemedim kimseye ama
Ben en çok sakallarımdaki seni sevdim
Islanan saçlarımla sana geldim
Yoruldum ama durmadım
Yıkıldım ama kalmadım
Yapma
Kapama kapılarını yüzüme
Çekme fistanlı perdelerini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!