Akla hitap eden salt kelimeler herzaman dikkat çekmiştir.
Ancak hiçbirzaman bağdaştıramaz akıl sınırlarımızı.
Bir başka mantık bir öneri olabilir ancak kendi düşüncemizle örtüştüğünde, o zaman tek bir kelimede dahil olsa bize uygun yaşama bakışımıza denk düşecektir.
Oysa yaşama bakışımızın ayrıntısı, daima kelimede kifayetsiz kaldığı için çoğu kez akla aykırı düşüncelerimizle bağdaştırırız duyuşumuzun derinliğini...
Her insanın akla aykırı geldiği yada akıl sınırlarını aştığı anlarda,kendi sınırlarında,belirsizliğin en uç noktasında kendine doğduğu anlar olmuştur.
Bu yaşama doğuşunda ki manevi boyuttur.
Her insanın gerçekliğe ihtiyacı vardır.
Çünkü gerçeksizliğe varolmak, gerçek dışı gelebilir ki; oysa gerçeklik, varolmaktır sınırsıza ve kendi sınırlarımızda.
Akıl küçük bir ayrıntıyı yaşamaz.
Bu ise akılsızlıkla adlandırılmaz bu akıldanda üstün bilginin mantığımızla birlikte kendini büyük bir şekilde dinginlediğidir.
Her insan içinde duyduğu aşkla maneviyatta ki gerçekliğe dokunur.
Çünkü o noktada varoluşun gerçekliği düşüncemizle birlikte, ruhumuzun derinliklerine ulaşır.
İşte o noktada bilgeler, aklın zirvesinde deliliğe övgü yağdırırlar.
Mevlana'nın tek bir dizesi gibi akıl ötesi ruhumuza işler
'' Aşk deliliktir biz delininde delisiyiz.''
Ruhun derinliklerinde en gerçek ses;
Tıpkı okyanusta kıyıya vuran dalgalardan önceki,derinliklerde oluşan
iç ses, iç dalgacıklardır söze gelen.
Ve bakışımızın söze yansıdığı kadar izleri duyumsayabilmektir kendimizi.
Öncesiz ve sonrasız derken, süresiz, süreksiz,sonsuz varoluş gibi.
Gel gitler,fırtınalar olmasa olurmuydu yaşamın anlamı?
Ve içimizde huzur bir dinginlik sonrası...
...
Kayıt Tarihi : 3.8.2012 02:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!