ne yürekte derman
ne düşlerde özgürlük
uyumlu sevdalar ardında
dingin özlemler
birliktelikler topal
Hey
Ömrüm benim
Bir ucunda sevda
Diğerinde kavga
Çatal yumruk yüreğim
cenindim/ doğdum
önce anamın memesini buldum
________________dudak yordamıyla
kutsal bir çeşmeden su içmişçesine
_________________bağlandım süt bağıyla
______boşuna saklıyorsun yaşını
______sen hiç büyümedin güzelim
sevişmeler dileniyorum sokaklarda
bazen isteyici
bazen öğrenci kızlardan
tanımsız bir noktada durmuş kendimi arıyorum. az önceydi...belki yıllar önce. seni görmenin, sesini duymanın şaşkınlığı ve şanslılığı içinde sarhoşum. yaşadığım bu sarhoşluk saçlarından doluyor içime.
zamansızlık içine düştü gönlüm. seviyorum gülüm. seviyorum...benliğimi, bencilliğimi bırakarak ardımda, dönüşsüz bir yolculuğa çıkıyorum. dilimde ‘turnalar’ türküsü, denizlerimi okyanuslarına katıyorum. gönüllü sürgünlere gönderiyorum düşlerimi. içinde sensiz, senden izsiz bir tek anın olmadığı düşlerimin dalgasında sürüklenip çıkıyorum kıyılarına. senin yoğunluğunla ıslak, çağıran bakışlarınla çıplak...tırmanıyorum dik yamaçlarını.
az önceydi. belki yıllar önce...dolaşarak bütün eski kentleri, kendi kentimizi kurmanın özlemi ve telaşı içinde düştük yollara. çok uzaklara sensiz olan ben, bensiz olan sen bulutlara yazdığımız mektubumuz, rüzgara verdiğimiz sesimizle geçip bütün dağları ovaları kendi kıyılarımızda sarmaş dolaş düştük sularımıza, sarmaş dolaş dalgalarımıza.
gözlerini düşündükçe unutuyorum yoklukları, hiçliği. bizden izler buluyorum bütün kitaplarda, şarkılarda, yazıtlarda, söylencelerde. bizden izler görüyorum bütün kalıntılarda. kendi tarihimizi okuyorum geçmişte. ve yeni bir tarih yazıyorum seninle başlayan. kendi tarihimizi...ikimiz...
09.04.1998
Menemen
nasırlı yüreğim
kazmacı memed’e
lağımcı satılmış’a
domuzdamcı recep’e
ve kellefiyeti bitmeyenlere
I
MEKTUP 2
tanımsız bir noktada durmuş kendimi arıyorum. unutulmuş bir tadın ardına takılıp, bütün yitirdiklerimi bulmaya çalışır gibi arıyorum ellerini. rüzgarınla getirdiğin mistik kokunu. çılgın sevişmelerin izlerini. biliyorum ellerinde gizli olanları...ellerinde dünyanın bütün güzellikleri.
gözlerini düşündükçe zamansızlık içine düşüyor ömrüm. bir yanım çocuk, bir yanım genç seviyorum gülüm. seviyorum! baharı getiren sensin. yüzündeki gülüşlerdir beni böyle dağıtıp kendimden eden, kendime getiren. bu ağaçlar, bu çiçek salkımları, kuşların cıvıltıları, renkleri gökkuşağının sen varsın diye güzel. sen varsın diye yağıyor yağmur, toprak kokuyor, ay ağıyor...
peşinde koşmanın, sana dokunabilme umudunun yangınıyla geliyor yaz. sen olduğun için sana geliyor bedenim. dilimde ‘turnalar’ türküsü...sen olduğun için titretiyor senden iz taşıyan herşey, seni anımsatan, aratan. bütün güzellikleri senden öğrendiklerimle kavrıyorum. seni arar gibi arıyorum kendimi. dünyaya sana bakar gibi bakıyorum. gördüklerimi senden izler buldukça anlamlandırıyorum.
DESTAN 1
bellerde cep telefonları
duvarlarda resimler
varsıl otoları altımızda
ve açlık
boylu boyunca organlarımızda
04.09.2001
Saat
(Cemal Süraya'nın anısına)
şair durur bir yerinde yaşamın
her ölüm erken ölümdür der
ömür saati durmaya yüz tutunca
bir başka şair
merhaba salim abicim ben gülçin kardeşin.imla kurallarıyla ılgılı eleştirilerini buyuk bı saygıyla aldım fakat bılmenı ıstedıım bişey var edebiyatım ve dil kurallarım gayet yeterlı ve ıyıdır sedece bilgisayarım olmadığı ve param cok olmadıı ve ayrıca calıstığım için zamanı hızlı kullanmak adına oyle ...
Antoloji dünyasının sevimliliklerinden olsa gerek, kendini mücevher gibi gizlemiş bir şairle karşılaşıverme olasılığı gerçekleşiverdi. Birkaç şiirini okuyunca, tüm şiirlerini okumaya, takip etmeye karar verdim. Başarılarının daimî olmasını dilerim.