Şıp-şıp pencereme damlayan yağmur
Vurur pervazlara toz duman olur
Sonra yolda izde, gülünç bir çamur
Derken dere, nehir ve umman olur
Şıp-şıp pencereme damlayan yağmur!
Hey dede hele dur bir dinle beni
Merakımı gider anlat ne olur.
Nerede yıprattın nazik bedeni
Söyle tecrübenden damlat ne olur.
Stres ve sıkıntı sarmış her yanı
Şöhret mutlu değil şan mutlu değil!
Yola çıktım bulmak için vatanı
Yolcu mutlu değil han mutlu değil!
Çocuk doğar daha tazecik ağlar
Bir hizmet gayet vakur, yücelerden izinle;
Kartopu gibi çıkmış yuvarlanıp geliyor.
Türkoğlu biraz sabır bu iş yine bizimle;
Olacak inşallah bunu herkes biliyor.
Güneş elbet batıdan nazlı nazlı doğacak
Kızıl dağdır senin asıl mekânın
Neşeyle çağla da gel Kızılırmak.
Çok canlara kıydın emri Hüdânın
Dertlice ağla da gel Kızılırmak.
Kiminin evini aldın getirdin
Az olan da kıymet değer çok olur
Dostluk kurulacak İnsanlar azdır
Paylaş karanlığı derdin yok olur
Derdini bölüşmek, bil dostun farzdır.
Yunus senin nedir derdin?
Yüz yıllardır inilersin.
Azalmadı arttı sevgin,
Daha dertli inilersin.
Bazen dolap oldun döndün,
Güller bahçesine yolum uğradı
Bülbülü mecalsiz ve hasta gördüm.
Hatırını soram dedim duymadı
Cevrini bitirmiş hep yasta gördüm.
Sevdiği kaybolmuş gözü yollarda
Haydi, oğul kalk bakalım
Sabah oldu bugün yine.
Kuzineyi yak çıkalım
Başlayalım güzel güne.
Çayımızı demleyelim
Ne olacak bu halimiz,
Herkes imam,hoca olmuş.
Din bilmeyen cahilimiz,
Başımıza koca olmuş.
Ahkam keser fetva verir,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!