....Ben senin yatağın
..........Ben senin yorganın
.....................Olmak isterdim
................................Ama sen istemedin
.....Senin benim yastığım olmanı isterdim
................................. Ama sen istemedin
..
MART 2010 AYINDA SİZLERLE BULUŞUYORUZ! ..
YOLUMUZ MUTLAKAA BİR YERDE KESİŞECEKTİR!
03 Mart Çarşamba Tarih Sohbet MPL TV
05 Mart Cuma Osmanlı Tarihi dersi Bahçelievler / İst.
..
Neyleyim’e (NAZİRE)
Kırıldı kanadım düştüm hazana,
Karlı dağlar benim kalı neyleyim.
Bu sevda sürgündür gider vizana,
Elimden sıyrılan dalı neyleyim.
..
Gönle yağmur yağmayınca
Kurak geçer dört mevsim de
Dil susarsa susar gönül de
Yürek küser ahh
Dili ancak çözer bir çocuk gülüşü
Ninniler söylemek için ana diliyle
Ve koymak için Barış çocuk adlarını
..
Bu gün 29 Ağustos 2006 salı benden başka,
Kimsenin hatırlamadığı doğum günüm.
Geriye dönüp baktığımda yanımda olması,
Gerekenlerden kimsenin bulunmadığını gördüm.
Nerelerdesin Sevda Çiçeğim. Çiçeklerden,
Sevdalar yapıp ayaklarına serdim. Çiğnedin gittin.
..
Ne zamandır gideceğim gitmesine ya!
Misafir niyetine değil;
Kalabilsem dört mevsim
Hiç değilse
Bir kışı daha geçirsem köyümde
Vallahi de ölmeyeceğim!
..
kız hadi
kızıl günle
kızıl gün batımı
kızıllığına bakır çalanda
kıyıya gel akbükün koyuna
salma kendini
..
Dalda kiraz bırakmamış
taç sokağın açları;
çıkmış duvar üstüne,
kırmışlar kerpiçleri
mahallenin piçleri...
öylemiymiş hadi canım
..
Henüz kabuk bağlamadı dokunma yar yarama
yollar girdi dağlar girdi yar seninle arama
benim gönlüm seni ister bir diyeceğim var ama
yollar girdi dağlar girdi yar seninle arama
yağmur yağdı sele döndü karlı başımda duman
..
Şiirimin elleri ateşinde yanarken
Selamlarım gönlümü uçuran tüm kuşları.
Çırpınan sevdaları sende bulup kanarken.
İptal ettim ömrümden manasız uçuşları.
Hasretin ayazında ılık meltem eserken
Bir buselik adımla tırmandım yokuşları.
..
Gecenin karanlık ve gizemli yüzüne sordum seni…
Hasret ve özlemlere açılan yollarda aradım;
Ümitsiz yüreklerde buldum sitemlerini…
Vuslatsız sevdaların acılı gözlerinde aradım;
İntihar eşiğindeki beyinlerde buldum seni…
Hüzünlü aşk hikayelerinin son cümlelerinde aradım,
Göz yaşlarımla ıslanan son sayfalarda buldum terk edişlerini…
..
gideceğin günün adı yok!
pazartesi gözlerin,
salı bakışlarındı,
çarşamda, el eleliğimiz,
perşemde seviştiğimiz gündü,
cuma kalbimiz,
cumartesi sevgimizdi,
..
Kapanır mı ki; göz kapağım, çöker mi uyku?
Gelen mektuplar hal sorar, bu ne güzel duygu.
Bir mektıup gelmiş, uzaklardan yolları aşmış; Okunmuş da mektubum, duygular paylaşılmış.
Yol uzun olsa da, ayrılık mı denir buna?
Yine yollar döndürmez mi, yıllar sonra sana?
..
Beklenen gelmiyorsa; günlerden Salı olmuş,Pazar olmuş ne fayda.
Gözlerini yatırdıkça uzaklara,yakınındakileri görmez oluyorsun bir zaman sonra.
Öyle çok özlem, öyle çok hüzün, öyle çok sevinç birikiyor da solunda.
Hepsinin aynı kapıya çıktığını zaman geçince anlıyorsun da...Boşa...!
İnsanoğlu işte...Neylersin kurbanım...
Sevdiğini yanında istiyor taa ki; nefesi onu bırakıncaya.
Mesele şu ki:
..
Okunup da boşalan bu şiir kadehleri,
İmgeden mısra mısra mana sarhoşluğumdur.
Sevdalara koşan bu atların deeeh dehleri
Telaşlı arzulardan dipsiz bir boşluğumdur.
Bakma bu sarhoşluktan serkeş yığılışıma!
Köhne gemileri hep birden ateşe verdim.
..
Bir destan ki kan mürekkep, kefen kâğıt
Nice canlar diri diri topraklara gitti
Bir destan ki kurşunlara söylenmiş ağıt
Önden Ruhi, ardından Süleymanım gitti
Mamak zindanlarında bir salı sabahı
Seccadesinde tespih ederken Allah’ı
..
Deryadan şimdiye dek kaç inci.
Geldi, süsledi gerdanı!
Bilmem bu kaç bininci,
Efkar basar meydanı!
Yıkar dağlarını sitemin,
Gönlümdeki fırtına deli!
..
Gün oldu ağaçlar çiçek çiçek coşkun.
Kaç mevsim dallar meyveye durdu.
Sana kaçtı uykularım puskun.
Dalgalarım sahillerine vurdu.
Gündüzler terk etti beni.
Evlendim huysuz gecelerle.
..
Her şairin, şiir geleneğimizden ve yazınsal akımlardan etkilendiğini düşünüyorum.Şiirime ilişkin düşüncelerimi anlatırken, dünyaya ve kendime bakışımı da anlatmış olacağım.
Şiirimde, birçok şairde olduğu gibi, bir durumdan yola çıkarım. Yola çıktığım durumun merkezinde insan vardır. Şiirimdeki insan acı çeken - en azından acı çekmesini bilen ve acılarına ironik yaklaşabilen - hayatın küçük zorluklarını büyük bir tehlike olarak yaşayan, hayatı seven, hayatın ona getirdiği sıralamayı kabul eden insandır.
Yola çıktığım durum ve vardığım durum arasındaki ilişki benim için önemlidir. Çünkü bu ikisi arasındaki anlam ilişkisi hayatın özetidir bir bakıma. Burada yaşama kendi gözlerimle tuttuğum aynanın bir yansıması vardır; yaşanılan bir sorunun sonunda başka bir sorun vardır. Ve hayatın özeti dediğim şey, bu ikinci sorunla ortaya çıkan şeydir. Örneğin ''Dracula'' adlı şiirimde, kedinin et beklemesi bir durumdur ve bir sorundur. Ama et bekleyen kediye leblebi verilmesi benim açımdan, görünenin, körleşme yaşamadan farkına varmamızı sağlayan, dünyayı tarihsel ve toplumsal açıdan tanımlayan bir durumdur.
Günlük yaşamda hiç bir araya gelmemiş, birbirini hiç tanımayan sözcüklerin buluşması beni mutlu eder. Bu ilk bakışta kolay gibi görünebilir oysa hiç de öyle değildir. Bir araya gelen bu iki sözcüğün oluşturduğu anlam, oluşturduğu durum şiirin içeriğine uygun olmalıdır.
..
Gecenin zifiri karanlığında
Derin bir sessizlik sarmışken ortalığı
Yere düşen yağmurun o güzel sesiyle
Hayallerimden uyanıp kendime geliyorum.
Her bir yağmur damlasında
Seni gözlüyor,
Seni görüyor,
..