Menfaat bir koltuk gibidir, üstüne çık!
Yükselirsin yüzün ak olur, alnın açık.
Koyarsan başına, ezer seni altında.
Alçalırsın dünya ve ukba hayatında!
9 Mart 2004 Salı, Danimarka-Køge 01.13
6+7
..
Şiirimin elleri ateşinde yanarken
Selamlarım gönlümü uçuran tüm kuşları.
Çırpınan sevdaları sende bulup kanarken.
İptal ettim ömrümden manasız uçuşları.
Hasretin ayazında ılık meltem eserken
Bir buselik adımla tırmandım yokuşları.
Ta uzaklara düşüp dost selamı keserken
Kutlu sesle devirdim tüm zalim duruşları.
..
Okunup da boşalan bu şiir kadehleri,
İmgeden mısra mısra mana sarhoşluğumdur.
Sevdalara koşan bu atların deeeh dehleri
Telaşlı arzulardan dipsiz bir boşluğumdur.
Bakma bu sarhoşluktan serkeş yığılışıma!
Köhne gemileri hep birden ateşe verdim.
Aldanma her gün şiir şiir sağılışıma!
İlhamlarımı dünya için güneşe verdim.
..
Deryadan şimdiye dek kaç inci.
Geldi, süsledi gerdanı!
Bilmem bu kaç bininci,
Efkar basar meydanı!
Yıkar dağlarını sitemin,
Gönlümdeki fırtına deli!
Değilim aklımdan emin,
Sen gittin gideli!
..
Bu serzenişim kadere değil, hep sanadır sana!
Sevda rengiyle boyandı gönlümde solan badana.
Nemelazım, titrek; solgun mum ışığı nağme bana.
Yaptığın besteyle eder dans, son ilhamımda mana.
El sallarım dönüşünü bekleyen bu şafaklara.
Hiç itibar etmem sensiz süslü püslü konaklara.
İntizarım serçeleri konuk etmez saçaklara.
Sensin hâlâ gelmeyen bu yaşadığım bucaklara.
..
Gün oldu ağaçlar çiçek çiçek coşkun.
Kaç mevsim dallar meyveye durdu.
Sana kaçtı uykularım puskun.
Dalgalarım sahillerine vurdu.
Gündüzler terk etti beni.
Evlendim huysuz gecelerle.
Arşınladım kör çıkmazların dibini.
Avunurum sessiz hecelerle.
..
Yalnız mazi değişmez, bu hakikat çok kesin!
Geleceği yazalım, olsun alın yazımız.
Gel ey nurlu ufkumuz, bekliyoruz nerdesin?
Hep sevgi nağmeleri çalsın gönül sazımız.
Tüm kinleri atalım, hep dostluğa bakalım.
Deniz köpüğü kadar da olsa günahımız,
Bu hayatı İbrahim ateşinde yakalım.
İslah olsun zalimler, tutmasın hiç âhımız!
..
Güllerin üstündekini sanma,
Sabah çiğidir diye!
Her seherde damla-damla,
Dökülen gözyaşımdır biteviye.
Dolunay gecelerimin feneri,
Yıldızları bahçeme serptim.
Fezana düştüğümden beri,
Dünyayı kara deliklere teptim.
..
Zehir zemberek laflara karnım tok.
İpin ucunu onlara vermem ben.
Şimdi fikirde coşku var, ahlak yok.
Lafı çiğneyip ipe un sermem ben.
Lavlar patladı, kalplerde ateş çok.
Aşık mazurdur, huyunu yermem ben.
Aşklar masum da, aşıkta edep yok.
Güller yerine dikenler dermem ben.
..
Tarlalar gelincik çiçekleriyle bezendi,
Boyun büktü çiğdemler.
Hayatımda en güzel nakıştı, desendi,
Seninle olduğum demler.
Bu sabah da güneş doğdu sensiz!
Yine tenhalaştı alem!
Duygularım o kadar hırçın ve densiz!
Gelmeyecektin, niye çektirdin madem?
..
Bana attığın bir anlık bakışın.
Öyle güzel, öyle bir hoş zaman ki!
Tarifi imkansız beni yakışın.
Öyle özel, öyle müthiş; yaman ki!
Bir yanak gamzesi tatlı gülüşün.
Benim için öyle kutlu değer ki!
Sevgi sözlerime dudak büküşün.
Saf düşlerime sis katmış meğer ki!
..
Viran gönlüme ulaştı kutlu ferman.
Kokusu gül gül sindi iliklerime.
Ateşime su, onmaz derdime derman.
Kutlu bir nabız, cılız bileklerime.
Dalıp gittim ben mübarek bir hikmete.
O’nsuzluk çile, nefsin sinsi hilesi.
Aktı gözümden yaş ulvî bir devlete.
O'nu tartamaz aklın muhayyilesi.
..
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı varmış.
Hatır saymayana bu bir utanç, bir armış.
Hep ölçülü olmak seviyeden kararmış.
Ölçüsüz sevgi ve buğuz akla zararmış.
Kahveyi içelim bende, olsun hatırım.
Hatır saymak dosta, dostluklara yatırım.
Senden dostluk kalır, benden şiir satırım.
Senin kahveni ben çağlara anlatırım.
..
Seni fısıldar rüzgar,
Duvarlar sessiz ağıt.
Ovalar kendine dar,
Hüznü ağlar kağıt.
Mevsimlere koşar zaman,
Günler olur saf saf.
Güneş ufka değdiği an,
Çullanır yalnızlığıma, karanlık taraf.
..
Paylaşıldı gökler, yıldızlar talan edildi.
Fırtınalar koptu, fezada artık ışık yok.
Karartıldı güneş, gerçekler yalan edildi.
Gönlü derde salan dünyada bir tanışık yok.
Kor bir ateş düştü beladan şen ocaklara.
Tırmalandı yüzler, zalimlik en vahşisinden.
Gülü alıp diken döktüler hep kucaklara.
Susturdular, kelam kutluydu en yahşisinden.
..
Bal yaptı arılar petek petek.
Yağmurlarla ıslandı kaç nisan!
Aklandı saçlarım tek tek.
Yokluğuna sanki birer nişan!
Tutarım zamanın hoyrat nabzını.
Dursun, hiç ama hiç atmasın!
Mühürledim köle pazarlarının kapısını.
Beni sensizliğe satmasın!
..
Zirvesi hep bembeyaz, eteği yeşil
Cıvıl cıvıl bir dağın ezgisi sesin.
Bütün cümleler kısır, zihinlerde zil
Çalıyor; deryalarda ıslık nefesin.
Sensin bu kırık kalbin son tamircisi.
Sevgin bu mısraları yazar, yeşertir.
Sensin tutuk kalemin son emircisi
Hemen şiir yazmazsam sevdan gebertir.
..
Bu gurbet elde hep hasret olur yürek dağlayan.
Gözyaşını silin, hiç kalmasın tek bir ağlayan!
Sinelerde sevgi sanki coşkun birer çağlayan.
Ey hasret yolcusu, benden sana çok selam olsun!
Ey yolcu, ne mutlu yolda garip düşen hep sensin!
Devam et yoluna, aldırma ne denirse densin!
Rıza lokmasıysa maksat, bırak huzurla yensin!
Ey yârenler, Allah ismi sizde son kelam olsun!
..
Öteyi buraya taşıyan kutlu bir ses gelir hep dört bir yandan.
Kulaklarımıza kurşun mu dökülmüş ne, hiç fark edemiyoruz!
Ateşe dalarız pervane misali, artık biz usandık kandan.
Hep uçurumlara akışımız, bu sarp yoldan çark edemiyoruz.
Elçiler gönderdin asırların çirkef yüzüne, şahit son elçin.
Karanlık çökse de güneşin meydanda, biz neden göremiyoruz?
Kutlu kitab rafta, beyinler sulanmış; fikirler örtülü niçin?
Uzakta değilsin! Maddeye esir ruh, zinciri çözemiyoruz.
..
Senin elinde bütün bu fâni hayatlar.
Yoluna koşmayanı kutlu candan saymam.
Elbette huysuz kalpler adınla rahatlar.
Zikrinle coşmayanı mutlu kandan saymam.
İhlas, iman esası; bütün kibri silsin.
Şirke bulaşanı ben saf imandan saymam.
Sanki allâme gibi, tüm dilleri bilsin.
Küfür konuşanı ben Süleymandan saymam.
..
Zulmete kulmuş dünya, çağlar kandilsiz.
Çocuklar dolmuş gamla, ağlar mendilsiz.
Edepten solmuş mana, sözler kelamsız.
Menfaat yolmuş cana, özler selamsız.
Tebessüm yüzde buruk, kahırda büzgü.
Sedalar özde tutuk, sağırda süzgü.
Köpekler sözde sadık, taşlar bağlanmış.
Çağdaşlık gözde kulluk, başlar dağlanmış.
..
Dünya, iştah kabartan bir lâşe.
Bir dem,
Başında hain bakışlı kurtlar...
Çakalların gözü üstünde her fırsatın.
Alınlara vurulmuş beklenen kaşe.
O dem,
Avâzeler yükselir, yırtılır avurtlar...
İtirazların sonu bir ses: Tutun, atın! ..
..
Yağan yağmur değil; damla-damla gözyaşım.
Yağmurlarda bereket...
Her damlada bin bir bela, dertte başım.
Ey keder beni terket!
Beni söyler masallardaki her kör kuyu;
Kah kendimi bulurum devlerde.
Bir fırtına eser kuyuda, kurumuş acı suyu.
Kah yatarım kapısız bacasız evlerde.
..
Aydınlatamaz ay her sensiz gecemi.
Aradığım ışık kara gözlerinde.
Çözdüm artık beni saran bilmecemi.
Mor mor menekşeler açan sözlerinde.
İnci damlaları güllerin üstünde.
Onlara bin cevher kattım gözyaşımdan.
Bir hiç yüzünden sen… Sen bana küstün de:
Kovdum ben bu sensiz dünyayı başımdan.
..
Olur mu hiç yokluğun bilgisi?
Yok, diyenin cehalete bir ilgisi.
Tanımak bilmenin ifadesi.
Bilgi irfanın gayesi.
Tanımayan bilmez varı.
Cehalet getirir inkarı.
Işıkla ördürür arasına duvarı.
İblisin eline verir yuları.
İnkar bilgisizliğin neticesi.
Karanlığında kayboldu nicesi.
..
Boyasına güvenirse, hiç güneşten korkmaz halı.
Paslı kalpler gacırtıya açık, nağmeye kapalı.
Kıskanmıştır gülleri her zaman, zaten karaçalı.
Gölgesi de eğri olur, eğriyse gövdesi dalı.
Hayatın veresiyesi yok, hep peşin satar malı.
Alasıyası var, dolu dolu; peşin yaşamalı.
Peşin yaşamak kârlı iş, doluluk boş olmamalı.
..
Dünyayı görüp, kendini göremeyen bir uzuv göz.
Basiretli bakışlarda bir sır, şair gel bunu çöz!
Bir vezir, görmeyi; güzel bakmayı bilen ellerde.
Bir rezil, mühürlü kalpde; mahkum, zincirli benlerde.
İbretle bakan şefkatli gözün yaşı, sermayesi.
Kuru göz bedbaht, hayvansal yaşam fikirler gayesi.
Temizler beden ve ruhu gözyaşları, eder ap ak.
..
Yoktu ay, güneş; dönmüyordu çark-ı felek.
Yıldızlar kardı, ruhlar ezelde var iken.
Ölüm uykuda, tesbihattaydı her melek.
Azrail susmuş, işaretini sayar iken.
Bekledik nice yıldır hakikî âlemi.
Dost idik o dem, aşk suyuna kanar iken.
Kalpteydi Allah aşkı, hep yaşardık demi.
Uçtu Âdemle Havva, cennete yar iken.
..
Uykularımı yılan soktu.
Emdim kanımı,
Tükürdüm.
Yanımda sadece
O yoktu.
Ben yaşanmamış bir ömürdüm.
Hece hece mesken tuttum
Şiir kokan kuytularımı.
Ben ayrılıklara konan mühürdüm.
Koparmaya çalıştı hasretler
..
“Ya Rabbi büyült, öyle büyült ki bedenimi.
Boş yer kalmasın hiç, tüm kaplasın cehennemi.
Yanmasın orada bu aciz kulların senin.
İstemem azabını hiçbir ruhsal bedenin.”
Böyle yalvardı Sıddîk asırlar öncesinde.
Hakiki hümanizm hep vardı penceresinde.
Allahım! İlaveten buna, yalvarıyorum.
..
Gelse bile cevr-ü cefa:
Hiç, ama hiç ah vah etmem.
Bahçendeyim ben bir defa.
Şafakları sabah etmem.
Yangınım aşk ateşinden.
Tutuşurum ama tütmem.
Bana ne yaz güneşinden!
Senden başka bir ay gütmem.
..
Vefasız ömürden uçup giden her bir gün,
Daldan kopan masum bir yaprak gibi sürgün.
Döküle döküle ağaçtan her bir yaprak,
Bir zaman gelir de onu bırakır çıplak.
Günler teker teker kopup gider hayattan.
Bilmem gafil miyiz o uzun seyahattan!
Yaprağın kaderi, ağacından ayrılmak?
..
Sana dönüyorum Allahım,
Ömrümün hafızası boşaldı.
Başka, nice bayraklarda
Dalgalanır adın.
Asırlık çınarlar yıkılmış,
Yerleri boş kaldı.
Süzülsün cennetlere
Geçmişimle yadın.
Elçi gölgesi bulutta
..
Bazen ben savrulurum
Etekleriyle dervişlerin.
Yol alırım döne döne...
Bazen ayak bağı olurum
Kendime gelişlerin.
Elde kalmaz hiç mumum,
Biter söne söne...
Yellerin ıslıklarını koyarım
Fütursuzca cebime,
..
Seyran ederim alemde, asumana seferim.
Parlarım yıldız yıldız.
Süzülürüm fezada, göktaşlarını çekerim.
Gezerim yalnız yalnız.
Yol gösterir bana meleklerin kanatları.
Işık-ışık, yana yana.
Ab-ı hayatla ürkütürüm son hırçın atları.
İçerim kana kana.
..