Acılarım, katre katre artıyor geceleri senin yokluğunla...
Bir varmış bir de yokmuş masallarında buluyorum kendimi...
Hangi şarkıyı dinlesem yağmur bulutları dolaşıyor başım üstünde...
Hangi şiirimde sen yoksun ki, sinsi sinsi okuduğumda...
Bir bulut olsaydın dökülür giderdin, hangi düş olsaydın uyanır biterdin...
Bir masal olsaydın dinleye dinleye son nefesime ulaşırdın...
Kaf dağında bir umut olsaydın, ulaşır bulurdum seni...
Sadece bir resim olsaydın eskir giderdi gözlerim bakınırken...
Söylesen, sen hangi çıkmaz sokaktaki tek lambası yanan ışıktasın, arar bakınır bulurdum seni...
Anladım sen yeni bir sevgisin umutlarıma alev olan...
Belki de eski bir sevdasın közünde külünü saklayan...
Belki de doyulmaz bir açlıksın sen içimi kıvrandıran...
Binlerce satırlık cümle olsan sayfalarda, okumuş bitirmiştim seni o kitapta...
Anlayamadım sen nasıl bir közsün içimde hâlâ dumanın isli çıkıyor...
Belki de bir göç başlangıcısın sen, yarık tabanlarımla adımlayacağım...
Zamanını kullanıyorum seni unutmaya çalıştığım...
Artık ne bana benden bir fayda var, ne de senden bana, sadece bir alevsin sen bir üfleme ile söndüremeyeceğim...
Ama değmezsin yanmaya bu karmaşada bile, sadece de haykırmakla da bitmiyorsun, ama bir gün bu nefes bitecek ve filizlenen bu acıların üstleri kopacak, sadece kütükleşmiş bir beden kalacaksın bende...
İşte böyle sevgili sen yaşanmamış saydığım birkaçbin cümle ile yok etmeye çalıştığım sen, bırak artık beni, ruhum özgürce kalsın...
Tek isteğim kaldı bu nefeslerle, seni yok etmeye çalışırken kaybettiklerimi de bana hatırlatma, bir hataydın sen, yaşatmaya çalıştığın...
Saklı bahardır onun adı…
Kaç bahar yaşadın sen ve bir bak bakalım daha kaç bahar kalabilir...
Yedisinden yetmişine hep baharlar oldu ve ardından kara kışlar ama yaraları tedavi ede ede yıllardır devam ediyor bahar beklemeleri...
Bir gün nasıl olsa en çok seven de gider,
kalansa sadece hayretli bir bakışla kışları omuzları donarak geçirir ama bir bahar daha vardır bir zaman diliminde işte onun adı saklı bahardır onun adı…
Ne bir gün önce gelir ne de bir gün sonra gider... Yaz da, kış da hep onun ardındadır...
Bekler durur o saklı bahar meyvesini...
İşte o da bir ruh taşır ve canı istediği zamanda gelir yazdırır gider yazılanları okutur... İşte bizler saklı baharların çocuklarıyız biraz erken doğar biraz da erken biteriz...
Boş ver nasıl olsa saklı baharlar bitmiyor,
hiç kimse vazgeçilmez değilmiş…
Oysa şimdi ıslanmış gözlerimle bakınıyorum kulvarlarda...
Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 2.4.2011 14:18:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mustafa Yılmaz 4](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/04/02/sakli-bahardir-onun-adi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!