uyurdum,
dokunduğum camlar kırılırdı derinliğinde uykumun.
Nil, gözlerimden geçsin diye
güne kirpiklerim kırılırdı.
oysa, saklambaç oynayan bir çocuktu büyüttüğüm;
babasının dudaklarına sıkışmış ve unutulmuş...
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Devamını Oku
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Geç Kalmış Ölü
Korkacak bir şey yok hesap tamam
Sıram geldi mi hatta güleceğim
Kendimi hazırladım biliyorum
Önce turgut arkasından ömer haybo
Daha sonra varujan sonra nureddin
Sonra ben değilsem demokrat toni
Sonra o değilse mutlaka benim
Kendimi hazırladım biliyorum
Aysel'in gölgesine saklandım
Hep susamışım su içiyorum
Attila İlhan
Diyalektik Gazel
büyük bir şaşaadır ölüm
ebruli nurlarla gelir
öyle bir yanardağdır ki öfkesi
mutantan destur'larla gelir
karşıtıyla yüklüdür herşey
mutlak çözümlerden vazgeç
tartışılmaz mükemmellikler
ne gizli kusurlarla gelir
sen sen ol korkma karanlıktan
dik ışık çekirdeklerini
çünkü en berrak sular bile
en yağlı çamurlarla gelir
nasıl doğmakla başlarsa ölüm
ölmekle başlar öyle hayat
bil ki dünyayı sarsan sıçramalar
birikmiş şuurlarla gelir
Attila İlhan
Ayrılış
Bakakalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam.
Orhan Veli Kanık
Bu şiri yazan da aynı şair...
Şahsından genele sesleniyor. OZAN diyor. Soruyu yönelten arkadaşımızın da OZANLARımızı kastettiğini düşündüm, konu kapanmış olduğu için.
Giden gitti. Kalan sağlar bizim olsun diyerek, yazdım.
Dikkatinizden kaçmış. NİLCE ve NİL gibi diyerek iki anlamını da ben açıkladım. NİLCE derken coşarak, taşarak ağlamaya işaret ettim. Benden önce biz bayan arkadaşımız da NİL'den, nehrin kastedildiğine değindi.
Şair için durumu izah ettim. Şairin ne demekistediğini açıkladım ya, o bitti. Tabi ki sizin dediğiniz gibi...
O soru hepimizin fikrini almak için soruldu zannederek, kendi fikrimi bildirdim ben.
Ben kelimesi yerine ozan kelimesinin de özellikle kullanılmış olduğunu düşünmek isterdim ama dikkatimizi çeken arkadaşlar Nil-Gün ile şiirin ufkunu muhayyilemizde daralttıkları için (onları suçlamıyorum, bize gerçeği gösterdiler) bunu yapamıyorum.
Oysa ben günün ilk saatlerinde Nil ile Amazon kıyaslamasından başlayarak gözlerden hayata akacak nehrin Nil olmasındaki inceliği yakalamaya uğraşıyordum.
Ve birden sabah oldu,
Yok, gecenin on ikisi oldu ve atlı araba da gitti, ne oldu, kabak olmuştu galiba.
Ayakkabı niye olduğu gibi kaldı ya?
Ahmet HAŞİM, bir gözü, bir kulağı İspanya'da olan bir şair... Orada ne yazıldıysa, kamulaştırmış. Hakkında böyle söyleniyor. O da o sürüklenişin eseridir.
Diyorlar ki tasvirlerindeki gün batımları İspanya'da... Çoğu şiiri Türkçeleştirdiler. Kimisinin altına tercüme olduğunu yazmadılar.
Oysa ben, böyle bilmiyordum. Okuduğuma göre A.Haşim'in bir şiiri çıkar çıkmaz İspanyolca başta olmak üzere hemen en az üç dile çevrilerek Avrupa'da okunurmuş.
'ANLATAMIYORUM' un bile tercüme olduğu iddia ediliyor.
YAHYA KEMAL BEYATLI'nın ENDÜLÜS'TE RAKS isimli şiiri de İspanyol şiirinin etkisinde... Zil,şal ve gül...
Ne kadar doğtru, bilmiyorum. İddia edenler, ispata çalışmışlardır.
Ümit YAŞAR'da da ÇİGAN GÖZLER...
Neyse ki bunlar güzel şeyler... Yaşama isteği aşılayan,mutluluk yayan...
yaşamın neresinde saklanmalı ozan,
yada nasıl saklamalı yaşamı?
Dikkat çekmek istiyorum:
Burada şâir yaşamla ilişkisinin nasıl olması gerektiğini sorgulamıyor. İpler çoktan kopmuştur, ona hayata bağlanmasını söylemenin bir anlamı yoktur.
''Ya ben'' diyor: ''bunda kalmak zorundaysam kendime saklanacak bir yer bulacağım, veya kendime onda bir yer (fakat muhakkak asgari ilişki düzeyinde, saklanacak bir yer) bulamazsam, kendi varlığımda onu öyle bir yere saklayacağım ki beni bir daha hiç rahatsız edemeyecek.''
Dağlarca'nın 'gönül intiharı' da bu türden bir intihar değil diye düşünüyorum.
SÖYLE SEVDA İÇİNDE TÜRKÜMÜZÜ
Söyle sevda içinde türkümüzü
Aç bembeyaz bir yelken
Neden herkes güzel olmaz
Yaşamak bu kadar güzelken?
İnsan dallarla bulutlarla bir,
Aynı mavilikten geçmiştir.
İnsan nasıl ölebilir
Yaşamak bu kadar güzelken?
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Bu şiiri yazan da o!
Ozan saklanmaz. Köy meydanlarında, köy kahvehanelerinde, şölenlerde, halkın içinde, sazı boynunda gezer. Çarpıklıkları görür ve eleştirir. Eğiticidir,öğreticidir. Bir yerde de durmaz. Bir nevi irşat eridir. Gerek milli gerekse dini konuları oya gibi işler.
Yaşamı nasıl mı saklamalı? Sımsıkı kucaklamalı, Allah'ın emanetini! Sımsıkı!
Sımsıkı sarılmalı hayata! Bir ozan kolay yetişmiyor. Toplumun, onlara ihtiyacı var.
Şiir, SÖZ BÜYÜSÜdür. Ozan, kitlelere hitap eder. Kitleleri peşinden sürükleyebilir.
Kötü örnek olanlar da kitlelere ruhsal hastaklıklarını bulaştırıyor. Onlar, ya hayır söylesinlerya da sussunlar! Yaşamın en izbe yerlerindeki kovuklarda saklansınlar. Seslerini duyan, duyup da onlara olmasın. olmasın da gencecik ozanlarımız, insanlığa hizmet etsin, toprak olup gideceklerine.
Bu akım,bir ozan kıyımı! Yazık kine yazık!
Batıdan bize iyi bir şey gelmedi zaten.
Bu şiir ile ilgili 78 tane yorum bulunmakta