Recados, Gifs e Imagens no Glimboo.com
Sana gönül sarayımı açıyorum gir de gör
El değmemiş, koklanmamış çiçekleri der de gör
Aşk nasıl yaşanırmış gör, nasıl severmiş insan
Aşk sarhoşu olmak neymiş, neymiş sevmek sevilmek
Ne zaman iki damla yaş süzülse yanaklarından
Dudaklarından bir şarkı dökülse hüzünlü
Bir rüzgâr raksetse saçlarında hoyratça
Yıkılırım
Bütün sokaklarımda
Bir deprem başlar o zaman
Sana küsmem mümkün değil, ey cânân-ı şâhâne
Senin de bana küstüğün doğru değil, bahâne
SİTEMKÂR dille yarala, ama kırma kalbimi
Senin de bana küstüğün doğru değil, bahâne
01.10.2007 - Ankara
Gözlerinde kıvılcım, saçında kelebekler
Yüreğinde bir ateş, tutuşmuş yanıyorsun
Dudaklarında şarkı, sihirli kelimeler
İnkâr etme güzel kız, sen âşık oluyorsun
..........Kim bu şanslı delikanlı, kalbini veriyorsun
..........HAYIRLI OLSUN
Diken diken oluyor tüylerim
İllet oluyorum, uyuz oluyorum
“İnsan hakkı” dedikleri zaman
Terörist başını îdam edemezsin
Niye
“İnsan hakkı” var
Asla vazgeçmem senden
Hüzünler değil, ölümler getirsen
Kucaklarım bir sevgili gibi
Gözyaşı değil
Kan doldursan gecelerime
İçerim kana kana hiç düşünmeden
En kötü hatıralar başıma üşüştü gene
Hepsi karşıma geçip, alayla gülüştü gene
Sonra da kahkahalarla, nanik yaptılar bana
Kapıdan kovdum olmadı, onlar bacadan girdi
Ben ağladım seyrettiler, gülerek hep beraber
Beni deli etmeye sanki sözleşmişçesine
..........Sene 1967. Mevsim bahardı. İstanbul bahçeleri cıvıl cıvıl. Çiçekler yediden yetmişe herkesi aşka çağırıyordu. Kız onyedi yaşındaydı, erkek ondokuz. Erkek üniversitede okuyordu. Kız, İstanbul’a üniversite imtihanları için gelmişti. Erkek halasının evinde kalıyordu. Kaderin garip bir cilvesi, kız da kocasının akrabası idi. Tatlı bir İstanbul öğleden sonrası Tünel'de denizi gören o evde tanıştılar. Erkek mahçup, kız utangaçtı. İkisi de başını önüne eğdi. Birbirlerinin yüzüne bakamıyorlardı. Ellerini uzattılar ister istemez. “Memnun oldum” dedi ikisi de. “Elleri ne kadar sıcak, ne kadar güzel” diye geçirdi erkek içinden. Yüzüne bakamadığı için güzelliğini o an görememişti. Ama sonra ona “Tanrı’nın En Güzel Eseri” diyecekti. İkisinin de kalbi yerinden fırlayacak gibi çarpıyordu. İkisi de ilk defa heyecanlanıyordu. Hissettirmemeye çalıştılar. Dizleri titriyordu. Erkek “buyrun oturun” demeyi bile akıl edememişti. Birer heykel gibi dona kalmışlardı. Aradan milyonlarca yıl geçmiş olacaktı. Birden halanın sesi ile uyandılar. “Sen bir plâk koy, ben size bir çay yapayım.” Ve gitti halası. Eyvah! Şimdi yalnız kalmışlardı. Oğlan ilk defa bir kızla yalnız kalıyordu. Kız da ilk defa bir oğlanla. İkisi de konuşmuyordu. Konuşamıyorlardı. Dut yemiş bülbüle dönmüştü ikisi de. Oğlan ne yapacağını şaşırdı. Oda büyüyor, büyüyor, büyüyordu. Erkek öyle sanıyordu. Sonra bütün cesaretini toplayıp kalktı. Erol Büyükburç’un bir şarkısını çalacaktı. Zaten Erol Büyükburç’tan başka plâk yoktu ki! Pikapta Mavi Kuş uçuyordu şimdi.
..........Mavi kuşu biz bulalım, aşkımızı koruyalım
..........Mutlu geçsin günlerimiz, ayrılmasın ellerimiz…
..........Erkek hangi fakülteyi istediğini sorsam mı acaba diye düşündü. Ailesi İstanbul’da değildi. Bu koskoca şehirde nerede kalacaktı. Halasının kocasına “enişte” derdi. O’nun “borç başkasının da kaygısı senin mi yeğenim” esprisini hatırladı. Doğru ama elinde değildi. Kapıdan halası girdi. Nihayet! Rahatlamışlardı. Uzun sürmedi oysa. “Yemek yapmalıyım” deyip kalkmıştı halası. Yine yalnız kalmışlardı. Mavi Kuş uçup gitmişti. “Size bir plâk daha çalmak istiyorum” dedi. Bu defa çok anlamlı bir şarkı çalacaktı. İçinden, “inşallah bu şarkıyı kendisi için çaldığımı anlamaz” diye geçirdi. Pikapta şimdi, o şarkı çalıyordu. Oğlan şarkıyı Çamlıca tepelerinde kıza söylüyordu gerçekte. Kız bilmiyordu.
Aşkı sigortalamıyor sigortacılar
Çünkü içinde kadın var
Seninkini hiç sigortalamazlar
Çünkü içinde adın var
_____________Âlimoğlu___________
Keşke güzel olsaydın, silerdim bir silgiyle
Oysa sen unutulacak kadar güzel değilsin
Yüzü güzele doyulmuş, doyulmamış huyu güzele
Oysa sen unutulacak kadar güzel değilsin
_____________Âlimoğlu___________
Üstad seninle tanışmak, sohbet etmek büyük keyifti. Nitekim şiirlerin de öyle, tekrar görüşebilmek ümidiyle...
şiirlerini çok beğendiğim ve hatalarımda beni uyaran, yol gösteren son derece duyarlı ve mütevazı...saygılarımla üstad mehmet yücedağ