Sakın beni öldürme.
Çünkü ben, krom kaplamalı tutmaçlardan salınan bir atlet bedeni değilim.
Ne güçlüyüm, ne vurdum duymazım.
Sabahları kahve içmem.
Peynir, zeytin yumurta yerim.
Akşamları gülümsemelerin cam ekranlardan görülebildiği kafelerde gezmem.
Çalışırım, evime gelirim.
'Aman gelme' dedim, bak geldin işte
Dünyaya meylin var, 'beşer'sin bebek
Bir bilsen dünyamız neyin nesidir
Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte
Devamını Oku
Dünyaya meylin var, 'beşer'sin bebek
Bir bilsen dünyamız neyin nesidir
Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte
## "Sakın Beni Öldürme": Sistemin Görünmez Kurbanları ve Direniş
Faruk Atıcı'nın "Sakın Beni Öldürme" şiiri, yüzeyde bireysel bir ölüm korkusu ve yaşama tutunma isteği olarak okunsa da, derinlemesine incelendiğinde güçlü bir sistem eleştirisi ve ideolojik bir duruş sergiler. Şair, toplumun görünmez kurbanlarının sesi olur ve egemen değer yargılarını sorgulayarak bir direniş çağrısı yapar.
**Sistemin Değersizleştirdiği Hayatlar:**
Şair, kendini "krom kaplamalı tutmaçlardan salınan bir atlet bedeni" olmayan, "sabahları kahve içmeyen", "akşamları kafelerde gezmeyen", sıradan bir insan olarak tanımlar. Bu tanımlama, sistemin yarattığı değerler dünyasında önemsiz ve görünmez olanların, yani sistemin çarkları arasında ezilenlerin temsilidir. Şair, bu görünmez hayatların bile yaşamaya değer olduğunu haykırır ve sistemin dayattığı "değerli hayat" algısını reddeder.
**Adaletsizlik ve Eşitsizlik:**
Şair, toplumdaki adaletsizliğe ve eşitsizliğe dikkat çeker. "Statüm gereği o pislik çukuruna düşeceğim" dizesi, toplumun alt tabakasında yer alanların karşılaştığı zorlukları ve haksızlıkları ifade eder. Şair, sistemin insanları statülerine göre değerlendirdiğini ve fırsat eşitsizliği yarattığını eleştirir.
**Tüketim Kültürü ve Çevre Sorunları:**
"Saniyede 100 ton Küresel atık üretimine katkıda bulunmadım henüz" dizesi, tüketim kültürünün ve çevre sorunlarının altını çizer. Şair, bu tüketim çılgınlığının bir parçası olmadığını ve doğaya saygılı bir yaşam sürdüğünü belirterek, sistemin dayattığı tüketim modeline karşı çıkar.
**Savaş ve Militarizm:**
"Beni öldürmen için rakibin olmam lazım. / Kamuflajıma jarjör doldurup karanlığa karşı dikilip gecenin karanlığında gece görüşü olmadan nöbet tutmam lazım" dizeleri, savaşın ve militarizmin eleştirisidir. Şair, sistemin insanları birbirine düşman ederek, savaş ve şiddet döngüsünü sürdürdüğünü ifade eder.
**Direniş ve Hayatta Kalma:**
Şair, sistemin dayattığı değerlere ve yaşam biçimine karşı çıkarak bir direniş sergiler. "Beni izle, beni takip et, son paramı cebimden 20 adet sigaraya satınal. / Ay sonu dereden akan suyu bana sat. / Ben de saatimi / Rüzgarın verdiği güçle elektrik üret / Ben beşte kalkıp çocukların lambasını artık korkmazlar diye söndüreyim" dizeleri, şairin sistemin dışına çıkarak kendi yaşam biçimini yaratma çabasını gösterir.
**Değer Yargılarının Sorgulanması:**
Şair, şiir boyunca egemen değer yargılarını sorgulayarak okuyucuyu düşünmeye sevk eder. "Hiç ıstakoz yemedim, yiyeceğim / Hiç elektrikli arabam olmadı, bineceğim" gibi dizeler, tüketim toplumunun dayattığı "başarı" ve "mutluluk" ölçütlerini eleştirir. Şair, gerçek mutluluğun ve anlamın bu maddi değerlerde olmadığını savunur.
**Sonuç:**
Faruk Atıcı'nın "Sakın Beni Öldürme" şiiri, bireysel bir ölüm korkusu ve yaşama tutunma isteğinin ötesinde, sistem eleştirisi ve ideolojik bir duruş sergileyen güçlü bir eserdir. Şair, toplumun görünmez kurbanlarının sesi olur, egemen değer yargılarını sorgulayarak bir direniş çağrısı yapar ve okuyucuyu daha adil ve insancıl bir dünya için düşünmeye ve mücadele etmeye davet eder.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta