Sakat Süvarinin Karısı
Meğer çoktan dökülmüş
Aynalardan sırlar,
Çoktan yayılmış kanser kokusu
Apartman boşluklarına
ve karanlık pencerelerde
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
Devamını Oku
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
Hanımefendi, kimin kılıcını çekiyorsunuz bilemem, lakin birilerine
sataşmak için iftira atmak hem suçtur, hem de edepsizliktir. Belli ki
kuyruğuna basmışım...Neyse?
1=Ben ömrümce bırakın Yüce Dinimizi, Dünya da mevcut dinlerin
hakkın da olumsuz ne bir Şiirim vardır, ne de bir yorumum vardır.
2=Ben Gazze Şiirimi yazarken bile Katil İsrail demişim. Kesinlikle,
Yahudi demedim ve asla da demem. Çünkü Dinin ne suçu var.
3=Ben Şiirlerimde cümle tarikatları, asitane dergâhlarını, tekke
ve zaviyeleri ve yalaka vakıfları eleştirdim ve eleştirmeye devam
edeceğim... Çünkü onların yüce dinimizle hiç bir alakası yoktur.
4=Tesettür kelimesini hayatım da hiç kullanmadım. Ben Şimal-i
Şark çocuğuyum. Büyüdüğüm köyde bütün Kadınların başları
örtülüydü. Hiç bir şiirimde baş örtüsü kelimesi geçmez. Başı
örtülü bir Kadın ne ölçüde Müslümansa, başları açık Kadınlar da
aynı ölçü de müslümandır. Baş örtüsü asla ve kat-a ölçü olamaz.
Bunu Siyasal Akvam kendi çirkin emellerine alet etmişlerdir...
5=Cevabım Doğrucu Davut hanımefendiye değildir. Onda kuyruk
acısı vardır, Ramazan öncesi Cihat Şahin'e sataşıyorlardı, şimdi de
beni ringe çekmeye uğraşıyorlar...Aslın da bu, ne benim ve ne de
Cihat Hoca'nın sorunudur. Bu durum tamamen ANTOLOJİ tetkik
kurulunun sorunudur?
6=Benim sorum, 4 kişi Davut hanımı doğrulamış. Eyy o dört
şahsiyet benim nerde ve hangi lafımda TESETTÜR kelimesi
geçmiştir. Bahse girerim hiç biriniz cevap veremeyeceksiniz?
Çünkü siz çamur at izi kalsın politikası güden mahlukatsınız?
NOT= Doğrucu Davut mahlasıyla yazan ve bundan sonra
başka-başka rumuzla her kim yazarsa yazsın, sizin gibi
zırtapozları kaale alıp cevap yazmayacağım. Ben, bu sayfada
ne zaman ki bir Hanımefendiye hakaret edildi ve benden başka
hiç bir Şair ve ya yazar tepki göstermedi, o günden beri hiç
yorum yazmıyorum. Yani 4 aydır yorum yapmıyorum ve bundan
sonra da yapmayacağım. Kim nasıl ve ne şekilde havlarsa
havlasın umurumda değil... VESSELAM
Kimse bir kadına ne giyeceğini ya da ne giymeyeceğini dikte edemez.
Cezmi Ersöz'ün ismini kendisiyle bazen aynı dergilerde şiirlerimiz yayınlandığı için bilmekteyim. Ancak şiirlerinden haz almadığım gibi görüşlerini de hem bilmez ve de merak etmezdim. En son Mutenâ dergisinin Aralık 2024 tarihli 24. sayısında ikimizin de şiirleri yayımlanmıştı.
Cezmi Ersöz'ün bu şiiri sayfasına 9.9.2000 tarihinde eklediği görülmektedir. Yani başörtüsü zulüm ve saldırılarının en vahşice yapıldığı bir zaman diliminde. Öncelikle başörtüsü zulüm ve saldırılarının kronolojisini bir hatırlayalım:
1997 - 15 Eylül'de YÖK başkanlığının bir genelgesi ile türbanlı öğrencilerin okullara alınması yasaklanmıştı.
1998 - Cumhurbaşkanı eşi olan Hayrünnisa Gül, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü kazandı, kaydını başörtüsü nedeniyle yaptıramamıştı.
1999 - 1999 seçimlerinde seçilen bir vekil TBMM'de ant içme törenine türbanlı gelince mecliste protesto edildi ve salonu terk etmek zorunda kalmıştı.
İşte Cezmi Ersöz'ün bu şiiri tam öyle bir ortamda sayfasına astığı ve şair olarak, hak mağduriyetine uğrayanların tarafını seçmek yerine zulmü yapanların yanında yer aldığını şiirindeki şu iki bölümde net olarak belirtmiş:
Balolar, danslar, şenlikler ve
Cumhuriyet...
Sonra başını açmasını söyledim ona
Durdu... düşündü...
.
.
.
Saçları tanık oldu ölümüne...
Onun ölümü ne kanser,
Ne kocası,
Ne komşular...
Ölümü, elimde buruşturduğum
Bu başörtü
Anlaşılan o ki Cemi Ersöz başörtülülere yapılan bu zulmün ve istibdatın ilelebet devam edeceğini düşünmüş. Fakat şimdi başörtülüler, tıpkı başörtüsü olmayanlar gibi her türlü okulda okuyabiliyorlar ve her türlü meslek sahibi olabiliyorlar. Bu zulmü yapan ve destekleyen her kim varsa tarihin rezil çöplüğünde utançları ile yaşamak zorundalar.
Bu seçki kurulunu anlamakta zorluk çekiyorum. Hâlâ bu tür şiirleri güne getirebiliyorlar. Kendilerince 8-10 kişiyi şair olarak belirlemişler. Sadece onların paylaşımlarını günün sayfasında paylaşıp duruyorlar. Sitede yer alan nice harika şairden haberleri bile yok. Sadece bir örnek olması bakımında sadece son 8 ayda 150 dergide şiirlerim yayınlandı. Neredeyse tüm dergiler benden şiir bekliyorlar. 277 takipçisi olan Cezmi Ersöz'ün başörtüsü kadının ölümü olarak gören paylaşımını güne getirenler 385 takipçisi olan şahsımın bestelenen ve dergilerde yayımlanan yüzlerce şiirimi görmezden geliyor. Bu sadece bir akıl tutulması olsa gerek.
Saygılarımla.
Yorum yapacak bir şey bulamıyorum. Zaten Yüce rabbim Bir hayvanları bir de akıldan noksanları sorumlu tutmuyor. Bu vatandaş da ikinci katagoriden yırtabilir.
Bu vezir denen herifin dinle diyanetle ne alıp veremediği var da, iki de bir dine, dinden bahsedenlere ve dindarlara çatıp duruyor? Sahi bay vezir sen hangi ülkenin sultanının vezirisin de Müslümanların inançlarının gereğini yapmalarına asla tahammül edemiyorsun? Bu Ülkenin yüzde doksan'ının Müslüman olduğunu ve Müslüman hanımlar için tesettürün farz olduğunu sana hiç kimse söylemedi mi? Bu tuhaf tavırların akla başka ihtimalleri de getiriyor ama şimdilik o ihtimallerin kapağını açmayalım.
Hanımefendi, kimin kılıcını çekiyorsunuz bilemem, lakin birilerine
sataşmak için iftira atmak hem suçtur, hem de edepsizliktir. Belli ki
kuyruğuna basmışım...Neyse?
1=Ben ömrümce bırakın Yüce Dinimizi, Dünya da mevcut dinlerin
hakkın da olumsuz ne bir Şiirim vardır, ne de bir yorumum vardır.
2=Ben Gazze Şiirimi yazarken bile Katil İsrail demişim. Kesinlikle,
Yahudi demedim ve asla da demem. Çünkü Dinin ne suçu var.
3=Ben Şiirlerimde cümle tarikatları, asitane dergâhlarını, tekke
ve zaviyeleri ve yalaka vakıfları eleştirdim ve eleştirmeye devam
edeceğim... Çünkü onların yüce dinimizle hiç bir alakası yoktur.
4=Tesettür kelimesini hayatım da hiç kullanmadım. Ben Şimal-i
Şark çocuğuyum. Büyüdüğüm köyde bütün Kadınların başları
örtülüydü. Hiç bir şiirimde baş örtüsü kelimesi geçmez. Başı
örtülü bir Kadın ne ölçüde Müslümansa, başları açık Kadınlar da
aynı ölçü de müslümandır. Baş örtüsü asla ve kat-a ölçü olamaz.
Bunu Siyasal Akvam kendi çirkin emellerine alet etmişlerdir...
5=Cevabım Doğrucu Davut hanımefendiye değildir. Onda kuyruk
acısı vardır, Ramazan öncesi Cihat Şahin'e sataşıyorlardı, şimdi de
beni ringe çekmeye uğraşıyorlar...Aslın da bu, ne benim ve ne de
Cihat Hoca'nın sorunudur. Bu durum tamamen ANTOLOJİ tetkik
kurulunun sorunudur?
6=Benim sorum, 4 kişi Davut hanımı doğrulamış. Eyy o dört
şahsiyet benim nerde ve hangi lafımda TESETTÜR kelimesi
geçmiştir. Bahse girerim hiç biriniz cevap veremeyeceksiniz?
Çünkü siz çamur at izi kalsın politikası güden mahlukatsınız?
NOT= Doğrucu Davut mahlasıyla yazan ve bundan sonra
başka-başka rumuzla her kim yazarsa yazsın, sizin gibi
zırtapozları kaale alıp cevap yazmayacağım. Ben, bu sayfada
ne zaman ki bir Hanımefendiye hakaret edildi ve benden başka
hiç bir Şair ve ya yazar tepki göstermedi, o günden beri hiç
yorum yazmıyorum. Yani 4 aydır yorum yapmıyorum ve bundan
sonra da yapmayacağım. Kim nasıl ve ne şekilde havlarsa
havlasın umurumda değil... VESSELAM
Tesettür, Allah'ın Mü'mine hanımlara farz kıldığı bir emridir ve o asla sadece baş örtüsünden ibaret değildir. Sözde aydınların ise bu tesettür meselesine karşı oldum olasıya bir alerjileri vardır. Bu ne menem bir aydınlıksa, Hristiyan'ların Rahibelerine saygı duyarlarken Müslümanların tesettürleri bilhassa da baş örtüleri onlar için daima bir problem olmuştur?
Allah bu gibi sözde aydınları ıslah etsin ve artık nerede yaşadıklarını ve kimler ile komşu olduklarını kendilerine der-hatır ettirsin amin!
***Nihat Hatipoğlu ve benzerleri gibi anlamaktansa, öldükten sonra
anlamayı yeğleriz....
Vezir Bey;
Sanırım ölünce anlayacaksınız.
***Nihat Hatipoğlu ve benzerleri gibi anlamaktansa, öldükten sonra
anlamayı yeğleriz....
***Güzel ve üslubunca bir yorum. Sevgiyle selamlarım.***
Kadının ölümü başörtüsünden mi olmuş!
Bu dinle derdiniz nedir anlamıyorum.
Dine karşı yazınca aydın olduğunu zannediyor zannımca.
Dediğiniz doğruysa bir ölün de bakalım gerçek nedir.
Vezir Bey;
Sanırım ölünce anlayacaksınız.
Baş örtüsü, toplumun iradesi dışında kadının öz iradesine bağlı bir durumdur. Kadına zorla baş örtüsü taktırmak ta, başörtüsünü zorla çıkarmak ta kötü ve zalimce bir davranıştır. Bu toplumsal bir gelenek veya dini bir zorlayıcı değil, kadın iradesini erkek iradesine bağlayan bir durumdur ..
***Güzel ve üslubunca bir yorum. Sevgiyle selamlarım.***
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta