Tarumar olsun acunda soyu, sana suyu keserse bu dağlar.
Kayalar bile dayanamaz ona, feryat eder... vicdanı sızlar...
Hey kutlu süsü mazinin ve de, sesi mahzun tarihin feryadı!
Tuna'ya layık kardeşi ancak seni gören ırkımın inadı;
Canına nazlı gülşen olsun, Yunus Emre eğninde çağlasın
Kıyında gezen karınca coşsun; tekbir çekip silahını yağlasın
Bu kutsal ânı anlamaz belki, hain gelip aniden vururya
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kutlu kaleminiz, o güzel yüreğiniz dert görmesin saygıdeğer kardeşim. Herşey gönlünüzce olsun. Şiir değil destandı okuduğum.
SEHITLERIMIZ RUHU SAAD OLSUN CANAKKALE SAKARYA GÜNÜN ANLAMLI SIIRLERINDEN DI ÜSTADIMI KUTLUYOR VE AYRICA TESSEKKÜR EDIYORUM BU ANLAMLI SIIRI BIZIMLE PAYLASTIGI ICIN
Sakarya'ya
Tarumar olsun acunda soyu sana suyu keserse ak dağlar.
Kayalar bile dayanamaz buna feryat eder, vicdanı sızlar...
Hey kutlu süsü mazinin ve de sesi mahzun tarihin feryadı!
Tuna'ya layık kardeşi ancak seni gören ırkımın inadı;
Canına nazlı gülşen olsun, Yunus Emre seninle çağlasın
Kıyında gezen karınca coşup; tekbir çekip silahını yağlasın
Bu kutsal ânı anlamaz belki, hain gelip aniden vururya
Etrafa bakın, dikkat et sessiz... alem kalleş kaynıyor Sakarya
Güneşin öksüz evladı ufuk, yurdun yetim nefesi Sakarya;
Toprağın sisli görkemi; 'eyvah' deme aman umutlar akarya
Yüz üstü değil ayakta dim dik durur senin tarihin ey ecdat!
Kabrinde belki nur göğsün sönük, fakat neslin gururlu ve kat kat
Aksa da bela üstüne Türk'ün emin ol ki vazgeçmez sözünden
Ak sütü tatmış bu nesil yılmaz! Durmaz, dönmez o gaye izinden.
Irmaklar yükü sırtına alır kıvrım kıvrım iz sürer ardından
Toprağın oğlu bin bir can bulur yüce, kutlu şanıyla ruhundan.
Bestesi harbin ahenkli şarkı saçtı cedde yazılan böyleydi
Ey yüce kubbe! Şahitsin düne, dünya Türk'e küçük bir ülkeydi
Nağmeli kana mukaddes yazan kılıç resmi alnına vururken,
Sakarya nehri taşarak özden namert sesin izini sürerken;
Kim bilir arslan ordusu kaç can aldı, verdi bilinmez İlahi!
Göğsünü gerdi cihana hey hat! Yoktur türü, onulmaz İlahi!
Dövünmek vakti geldiyse dövün mahzun, bedbaht olmadan Sakarya
Unutma ancak maziyi senki; hoşça aktın solmadan Sakarya
Şüheda kalksın ayağa eğer bentler kalpte sırlanmış değilse.
Son kalan hücre kendini verip yurda hemen önünde diz çökse
Zamandan geri dönülse bilmem hangi günde dikilir anıtlar!
Bilirim bundan gayrı da her an, mazi yazıp dikilir yazıtlar
Ey şanlı ordu! Ey şanlı asker! Şehit; şartsız bendinden geçendir
Bu vatan bil ki; toprakta cansız yatan o nur çehreli erindir
Akarsa azgın nehirler çamur, dibi hepten göz yaşı olmazya
Köpürsün kanla kıvranan derya, donsun kalksın ayağa Sakarya! ..
Sadakat yollu mızrağın yönü ' kısmet' deyip çıkarsa sefere;
Yayını gerer şüphesiz okçu, bilir sefer yakındır zafere.
Bulanırsa başın ey aziz! Yarın çağır beni geleyim ardından
Göklere ermek niyetse hemen deli gibi geçeyim nabzından.
Çığlıklar atsın kaçarken düşman, senin için koşayım peşinden.
O vakit gururla tenim ölsün, yatıp kabre güleyim peşimden.
Bu millet şaşmaz, unutmaz yolu fakat; hani olur mu olurya!
Vasiyet sana sakın ha sakın! Türk'e göre Türk için Sakarya! ...
Yılmaz Helimergin
YILMAZ HELIMERGIN GÜZEL SIIRINIZDEN DOLAYI KUTLUYORUM
'Güneşin öksüz evladı ufuk, yurdun yetim nefesi Sakarya;
Toprağın sisli görkemi; 'eyvah' deme aman umutlar akarya
Yüz üstü değil ayakta dim dik durur senin tarihin ey ecdat!
Kabrinde belki nur göğsün sönük, fakat neslin gururlu ve kat kat
Aksa da bela üstüne Türk'ün emin ol ki vazgeçmez sözünden
Ak sütü tatmış bu nesil yılmaz! Durmaz, dönmez o gaye izinden.
Irmaklar yükü sırtına alır kıvrım kıvrım iz sürer ardından
Toprağın oğlu bin bir can bulur yüce, kutlu şanıyla ruhundan.'
Merhabalar Can Genç Kalem.Bugüne kadar şu grup belası yüzünden çoğu dostların şiirlerini incelemeye vakit bulamadım.Şimdi grubumu pasifledim ve keyfime göre dostlarımın şiirlerini inceleme zevkini tadıyorum.
Mükemmel şiirini canı gönülden tebrik ediyorum.Harika bir nazire olmuş Üstad'ın 'SAKARYA' sına.Tam puanla selam ve sevgiler...
008-KURTULUŞ DESTANI
İstanbullu’m, İzmirli’m, Adanalı’m, Maraşlı’m,
Aynı bayrak altında yaşayan gencim, yaşlım!
Bastığın topraklarda ne tûfanlar yaşandı
Ne yürekler kavruldu, nice ocaklar söndü!
Bu vatan, parça parça hep elden gidiyordu,
Dünyâ, bizi sehpâda sallamak istiyordu.
Çakallar giremezdi aslanlar yatağına,
Baykuş nasıl tünerdi şahinler otağına?
Türklük, vahşî sürüyü bağrına bastırır mı?
Esâret zincirini boynuna astırır mı?
Kurtuluşun hamlesi mutlak başlayacaktı,
Düşman, Anadolu’dan kesin atılacaktı.
Kemâl Paşa emriyle, kız, kızan cephe kurdu,
Kükredi aslanlarım, dağ, deniz selâm durdu.
Îmân, sabır, benlikler bir taştı ki kabından,
Sanki Cihan sarsıldı kuvvetin gazabından.
Hâin ve zâlim nemrut korkudan kaçıyordu,
İbrahim’in yolunda çiçekler açıyordu!
Sakarya, Dumlupınar, Menderes, Porsuk Suyu,
Başka türlü akıyor, yaşıyordu coşkuyu.
Bizi âciz görenler eridiler, bittiler,
Güçlü geldiler ama nâçâr kalıp gittiler.
Sen ey şerefli gâzîm, yiğidim, şehitlerim!
Olmasaydınız eğer, avı idik itlerin.
Eğer şahlanmasaydı azmin, Türklük gururun,
Elindeydi Türkiye’m gaddar, nâmert gâvurun.
Hizmetçisi idiniz kutsal, aziz vatanın,
Sizlerdiniz bekçisi îmân, nâmus ve şanın.
Can çekişen vücuda girdiniz canınızla,
Gözlerdeki yaşları sildiniz kanınızla.
Sâyenizde bahtiyar oğul ve kızlarımız,
Ne bayramlar yaratır, o kutsal rûhlarınız.
Bizim için, bir ömrü fedâ ettiniz sizler,
Huzursuz bir ortamın huzurlarıyız bizler.
Sizler için ağlamak, en büyük cinâyettir,
Lâyıkı olduğunuz şan ve şeref, hürmettir.
Mîrâsa sahip çıkmak, bize sizden zimmettir.
Rûhunuza Fâtiha, bir kutsal ibâdettir.
Ey vatan, millet için can veren rütbesizler!
Göz kırpmadan, cepheye ölüme giden erler:
Tarih, varsın sizlere mersiyeler yazmasın,
İsterse, adınızı mermerlere kazmasın.
Bir er için, “şehitlik” en büyük, son rütbedir,
Rûhunuz, semâlarda ölümsüz cennettedir.
Ölmediniz, dipdiri, kalbimizde yeriniz,
Sizler ki, bizler için şan ile şerefsiniz.
Sakın sızlatmayalım kemikleri, etleri,
Huzur içinde yatsın, tüm vatan şehitleri.
Nazım İNCE
'Vasiyet sana sakın ha sakın! Türk'e göre Türk için Sakarya'
Konu da işleyiş de müthiş ! ...
Alkışlayarak kutluyorum. Esenlik dileklerimle...
Tarihi
Güneşin öksüz evladı ufuk, yurdun yetim nefesi Sakarya;
Toprağın sisli görkemi; 'eyvah' anma aman umutlar akarya
Yüz üstü değil ayakta dim dik durur senin tarihin ey ecdat!
Kabrinde belki nur göğsün sönük fakat neslin gururlu ve kat kat
Aksa da bela üstüne Türk'ün emin ol ki vazgeçmez sözünden
Ak sütü tatmış bu nesil yılmaz! Durmaz, dönmez o gaye izinden.
Irmaklar yükü sırtına alır kıvrım kıvrım iz sürer ardından
Toprağın oğlu bin bir can bulur yüce, kutlu şanıyla ruhundan.
Sakarya için yazılmış ikinci başyapıt olmalı. Tebrikler.
USTA BİR KALEMDEN ÇIKTIĞI BELLİ....
YÜREĞİNE SAĞLIK ÜSTAD.
ÇOK GÜZEL BİR SAKARYA ŞİİRİYDİ...
SAYGILARIMLA....
ELİNE, YÜREĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM....ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM...SEVGİ VE SAYGI İLE...
Üstad Necip Fazıl'dan etkilenilerek yazılmış sanırım.Ama Çooook harika bir şiir olmuş...Yazan kalemi öpüyorum...Saygılar selamlar
Güzel dizelere tebrikler..Melih BAKİ
Tebrikler kaleminize....Saygılarımla...
Bu şiir ile ilgili 18 tane yorum bulunmakta