Seni yazıyorum,
Bir yangının küllerinden doğan kelimelerle,
Yaralarımın arasında filizlenen harflerle.
Adını her cümleye nakış gibi işlerken,
Sana dokunan her hece, kanayan bir şiir.
Siyah kan boşalan bir gecenin şafağından yazıyorum.
İçimde suskun bir tufan, dilimde mühürlü bir ağıt.
Gökyüzü, yarılmış bir yürek gibi kan sızdırıyor,
Ve ben karanlığın alnına yazılmış bir cümleyim artık.
Gecenin damarlarında ölüm geziniyor usulca,
Susmanın dilinde seni seviyorum demek,
En ağır cümleleri sessiz harflerle kurmak gibi.
Bir bakışın içindeki fırtınayı,
Bir dokunuşun özlemle sızlayan yanını
Anlatamamak gibi.
Tut yüreğimden, düşmesin uçurumlara,
Titriyor bak, incecik bir dal gibi rüzgarda.
Ne yangınlara dayandı bu göğüs kafesi,
Ama şimdi bir nefes kadar kırılgan.
Tut yüreğimden, kör kuyularda kaybolmasın,
Ve ben, sevdanın göğsündeki o adam,
Hançerlenen gecelerin tam ortasında,
Yüreğimde bir yangın, adında kor olan,
Suskun yıldızlar şahidim, kelimeler yorgun.
Her nefesimde sen varsın, yokluğunda boğulan,
Ve sen…
Bir şehrin unuttuğu sokaklar gibisin,
Her adımda kaybolan izlerin,
Her köşebaşında unutulan benliğin.
Duvarlarına yazılmış yarım cümleler gibi,
Yine güneşi batırmışsın gözlerinde,
Bir akşam daha çökmüş içinin kıyısına.
Bakışların deniz gibi dalgasız,
Sanki her şey susmuş, sen bile kendine yabancı.
Kim bilir hangi kelime yaktı canını,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!