ŞAİRANE İSTANBUL
1- İstanbul’u şairane sevmek:
Ben seni şairane sevdim İstanbul, karşılıksız, katıksız,
Bir Nedim, bir Yahya Kemal gibi.
Ben seni şairane sevdim İstanbul, hasbi, harbi,
Bir Necip Fazıl, bir Orhan Veli gibi.
Ben seni şairane sevdim İstanbul, “taşın toprağın altın” diye değil.
Gerçi, “bir taşın bile daha değerli, yekpare Acem mülkünden.”
Ben seni şairane sevdim İstanbul,
Bir Nedim gibi.
Gözükmedi gözüme hiçbir zaman para-pul.
Ben seni dünya ahiret mekan bildim, “altında üstünde cennet” aradım,
Servet değil, “taşın toprağın altınmış” gözümde mi.
Malı, mülkü, serveti ne idim?
Karşımda durur Şair Nedim.
Önemli mi hiç para-pul.
Ben seni şairane sevdim İstanbul.
Ben seni hasbi sevdim, hesabi değil.
İstanbul, suyunu içtim, ekmeğini yemedim,
Sana sonsuz değer biçtim.
Ben seni şairane sevdim İstanbul, “gözü kapalı,”
Bir Orhan Veli gibi.
Ben seni dünya ahiret sevdim.
Satar mı insan sevdiğini, paha biçer mi insan sevdiğine,
“Verseler yekpare Karun’un mülkünü”, verseler dünya dolusu serveti,
Değişmem ağacının bir dalına, değişmem tozuna, toprağına,
Değişmem denizindeki balığına puluna,
Ben seni şairane sevdim, İstanbul,
Sonsuza dek değişmem.
İstanbul ben sana gözümü açmadım, sana aç gözlerle bakmadım,
Kör olurdum yoksa, nankör olurdum yoksa.
Şairler karşılıksız sever, menfaatsiz,
Menfaatin olduğu yerde sevgi olmaz.
Ben sana tüm kâlbimi açtım, Yahya Kemal gibi, “gel kurul” dedim,
Bir Necip Fazıl gibi “canım” dedim, “ruhum” dedim,
Ben seni şairane sevdim, başka bir sevgide “yokum” dedim.
Ben seni sevdim İstanbul, karşılıksız, katıksız, hasbi, harbi,
Şairler gibi.
2- İstanbul’u şairane görmek:
İstanbul, ben seni Ustalarımın gözü, gönlü, kulağı ve ruhuyla gördüm.
Ustalarım Nedim’in gözü, Yahya Kemal’in gönlü,
Necip Fazıl’ın ruhuyla, Orhan Veli’nin kulağıyla,
Şairane gördüm seni İstanbul.
Bakmak ve görmek çok çok ayrıdır, bilen bilir,
Bakmak görmek değildir,
Ben seni şairane gördüm İstanbul.
İstanbul, ben senin rengini gördüm, Boğaziçi’ndeki maviyi,
Ormanındaki koyu yeşili gördüm.
İstanbul, ben senin ahengini gördüm.
Aya Sofya ile Sultanahmet’teki ahengi.
İstanbul, ben seni şairane gördüm,
Şairane gören dokunmaya kıyamaz.
Kıyar mı insan gördüğüne, kıyar mı insan değer verdiğine,
Sana kıyanlar İstanbul, bakıyor ama görmüyor.
Kıyamam İstanbul ağacının bir dalına, kıyamam tozuna, toprağına,
Kıyamam denizindeki balığına puluna,
Ben seni şairane gördüm, İstanbul.
3- İstanbul’u şairane hissetmek:
İstanbul, ben seni gözü kapalı hissettim, miskin ve mistik duygularla,
Bir veli gibi,“gözümü açmadım ve dinledim.”
Ben seni “gözü kapalı” şairane hissettim.
Senden gelen seslere pürdikkat uydum, Orhan Veli gibi.
Şairane duygu, farklıdır, “şairin rüyası dünya, dünyası rüyadır.”
Şairler, gözü kapalı görürler.
Şairane hissetmek,“Beyoğlu’nun tantanasından Karacaahmet’teki sessizliği işitmektir,
Karacaahmet’teki suskunluktan Beyoğlu’ndaki çılgınlığı.”
Aynı Necip Fazıl gibi.
Şairane hissetmek, “hayal, hayata dâhildir” diyerek,
“Ah Payitaht İstanbul ah” diyerek, tarihi bir sinema şeridi gibi,
Gözünün önüne getirmektir ve Payitaht İstanbul’u yâd etmektir,
İmparatorluklara payitaht, “Bizans’a payitaht, Osmanlı’ya payitaht” diye,
“Hayali cihan değer” diyerek.
Şairane duygu, Bizans’ı göz önüne getirmektir, ihtişamı, oyunu,
Göz önüne getirmektir, Doğu Roma’nın sonunu.
Şairane duygu, Bizans’ın sonuna sevinmektir,
Çünkü, “hiçbir şair kokuşmuşluğu sevmez.”
Şairane hissetmek, “yıl bindörtyüzelliüç aylardan mayıs, işte talih,
İşte Fatih” diye haykırmaktır tüm Dünyaya, gururla, onurla.
Şairane hissetmek, “İstanbul, ben senin Fatih’ini sevdim” diyebilmektir,
“Yeni çağ açan.”
İstanbul, ben “bu pörsümez yeniyi”çok çok sevdim,
Necip Fazıl gibi.
İstanbul, senin Fatih’ini ben şairane sevdim,
Hele atının üzerinde, sürerken denize,
Hiçbir tablo bu kadar güzel ve duygulu değildir.
İstanbul, ben senin fetih anını hayal hayal seyre daldım,
Duygulandım.
Ben Üsküdar’a bakarak duygulandım,
Aynı Yahya Kemal gibi,
Gıpta ettim Üsküdar’a.
“İstanbul’un Fethini gören, başka bir şehir mi var? ”
“İstanbul’un Fethini gören, başka bir şehir mi var? ”
Diyerek sözlerim, duygularım Üsküdar’a vuran dalgalar gibi coştu, kabardı.
Kabarsın koltukların Üsküdar,
Keyiflen, bu şeref, bu keyif yeter sana,
Kıyamete kadar.
4- İstanbul’u şairane düşünmek:
Düşündüm de, kıyamete kadar Topkapı Sarayı da, gururludur, şanlıdır,
Çünkü, pırıl pırıl ve her zaman ki ihtişamında.
Bu ihtişama hiçbir şey gölge olamayacak,
Her zaman şen ve neşeli kalacak.
Şairane düşündüm de, gözümün önüne geldi, binlerce sefer ve akın,
Bir Yahya Kemal gibi, “çocuklar gibi şen, o bin atlı’yı” düşündüm,
Düşündüm ve neşelendim.
İstanbul, başka bir düşüncem de şu,
Düşündükçe huzur verir bana sendeki binlerce camii,
Emin olurum.
İstanbul, ben senin ulu ve heybetli camiilerini düşündüm, şairane,
En başta Sultanahmet ve Süleymaniye.
Süleymaniye ki, ulu bir camii, heybetli,
Ve kendinden emin.
Yıkılmazsın sen hiç İstanbul, varken böyle bir zemin.
İstanbul, sendeki camiilerin verdiği huzuru ve nuru şairane düşündüm,
Düşündüm de içime muhabbet doldu,
Süleymaniye’yi düşündüm, “arttı gönlümün aydınlığı her saniyede”
Aynı Yahya Kemal gibi.
Gerçi, ben bir bayram namazı kılmadım daha Süleymaniye’de.
İstanbul’un ulu camiilerini şairane düşünmek huzur veriyor,
Emin oluyor insan.
5- İstanbul’u şairane sormak:
İstanbul, şairler seni “gözü kapalı seviyor”,
Yedi Tepeli Şehrim, “bu nasıl bir sevgi” diye sordum kendi kendime,
Şairlerin “gönül tahtına keyfince kurulmuşsun,”
Efsunlusun.
Yedi Tepeli Şehrim, “bu nasıl bir büyü” diye kendi kendime sordum.
İstanbul şairler seni “aziz” biliyorlar,
“Hikmetinden sual olunmaz” gerçi.
Kusura bakmazsan soracağım,
Bu izzet, Aya Sofya’dan mı, Eyyûb Sultan’dan mı,
Yoksa, Peygamberimizin övgüsüne mazhar O Büyük Kumandan’dan mı?
Başka sorular da var aklımda,
Kız Kulesi var ya, şu Boğaz’ın serin sularında,
Yalnız ve korunaksız, üşümüyor mu?
Korkuyor mu tek başına?
Gece ışıl ışıl, korkmasın diye mi?
Kız Kulesi’ni sordum İstanbul’a, Boğaz’ın serin sularında,
Üşümüyor mu diye.
6- İstanbul’u şairane bilmek:
İstanbul ben de seni “aziz” bildim,
Aziz ve kemal bildim, aziz ve mükemmel bildim, bir Yahya Kemal gibi.
İstanbul ben seni eşsiz bildim, Haliç’i, Galata’yı, Boğaziçi’ni,
Eşsiz bildim.
Allah övmüş de yaratmış, özel yaratmış,
Sarayburnu’nu, Çamlıca Tepesi’ni eşsiz bildim.
İstanbul, ben seni ruhum bildim, Necip Fazıl gibi.
İstanbul, ben seni canım bildim, Necip Fazıl gibi.
Ben seni ruhum, bildim, canım bildim,
Ve öylece gözümü kapattım da sevdim.
Bir Necip Fazıl gibi, “ruhuma seni kondurdum”,
Ve üzerine toz kondurmadım İstanbul.
Hangi şehre nasip olmuş böyle bir, böyle bir sevgi ve ilgi,
İstanbul, ben senin eşsizliğini,
İstanbul, ben senin ruhunu,
Sevdim.
7- İstanbul’u şairane yorumlamak:
Ben seni şairane yorumladım İstanbul,
Hem cismini, hem ismini beğendim dolu dolu.
Cismini efsunlu ve güzel buldum bu belli.
Güzel İstanbul ben senin ismini de sevdim.
Öyle bir hecelerim ki, her hecede görünür resmin,
”İs-Tan-Bul.”
Üstüne basa basa, nefes nefes “İs-Tan-Bul” derim.
Aşkım, hayatım, sevgilim, kaderim.
İstanbul, sen ki, Boğaz’ın iki yakasına dizilmişsin inci inci,
Başka bir değer istemez bu günlüm,
Sen ki gönlümün gözdesi, sevgide en birinci,
İstanbul ben seni şairane yorumladım.
İstanbul, ben seni karşılıksız sevdim, katıksız sevdim, harbi sevdim, hasbi sevdim,
İstanbul, ben seni şairane sevdim, gözü kapalı sevdim.
Sevdim seni, bir Nedim, bir Yahya Kemal, bir Necip Fazıl, bir Orhan Veli gibi,
Dilimden sökülen bu mısralar elbet ki,
“Bir sevginin bedeli.”
“Ben seni bedelsiz sevdim” İstanbul.
“Bir taşını bile yekpare Acem mülkünden daha değerli” bulurum,
Sonsuza dek,
Bir Nedim gibi.
Ben seni “şairane sevdim” İstanbul.
“Şairane İstanbul.”
AHMET SANDAL
Sandalî (Ahmet Sandal)Kayıt Tarihi : 26.4.2010 00:20:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İstanbul'u sevmek şairane bir iştir. Sevmek İstanbul'u en güzelidir.
![Sandalî (Ahmet Sandal)](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/04/26/sairane-istanbul.jpg)
Sevgili dost yürek sayın: Ahmet Sandal,
Serbest tarzda muhteşem bir İstanbul şiirinin altına imza atan kudretli kaleminiz daim olsun. Gönülden kopup gelen İstanbul duygusu ile yazılmış muhteşem bir şiirdi. Şüphesiz her şiirin yazılmasına vesile olan bir duygu yükü, edebi bir birikim ve ana fikir vardır. Şiirin kendisi de öyle bir şeydir ki her okuyucuda farklı bir etki bırakır. Okuyucun okuduğu andaki ruh hali, şiir hakkında o an için zamanla değişebilecek bir hüküm verir ve şiirden kendi duygu ve düşüncelerine hitap etme gücü oranında değişik boyutlarda ilham alır.
Beğenerek ve saygı duyarak okuduğum bu şiiriniz için kudretli kaleminizi tebrik ediyor ve başarınızın daim olmasını diliyorum.
Yuvanızda huzur ve mutluluk , yüzünüzde sevinç tebessümleri hiç eksik olmasın.
Her şeyin en güzeli sizi ve sevdiklerinizi bulsun efendim.
Sevgi ve saygılarımla ikinci yorum ve ikinci tam puanı gönderiyorum.
Dr. İrfan Yılmaz. TEKİRDAĞ.
TÜM YORUMLAR (1)