İlkokul yıllarımda bana işçileri gösterirdin ya,
Okumazsam onlardan biri olurum diye.
Üzgünüm baba,
Yetinmeli mi insan
Kendisine sunulanlarla?
En fazla istediği neydi insanın Tanrıdan?
En fazla neye dua ederdi
O küçücük dünyasında?
Yeniden kurulan her günde insan,
Hüzünlü şarapların şarkılarıyla
Suladım bu gece seni.
Bir çift gözyaşı ya da bir kadeh
Yalnızlıktı şarkıların ezgisi.
Kadehler dolusu kandırılmak
Güzelsin hayat.
Güzel olan tüm türküler kadar güzel,
Yaşanacak tüm umutlar kadar yarın
Ve silinebilen tüm acılar kadar mutlu.
Siyah beyaz bir fotoğraf kadar hatırlanası,
Dökülen gözyaşları kadar içten,
İnsanlar dolduruyor bir şehri
Ağır aksak ilerleyen bulutların altında
Aynı aksaklıkla ve aynı düşünceli iklimle.
Yol kenarlarındaki su birikintilerine basmamak için çırpınıp duruyorlar
Bir fotoğraf karesini tamamlayalım diye.
Yıldızlar serpilir gün en parlak anlarını koklarken güneşin koynunda.
Yana yakıla yollara çıktım
Bir melodinin ritmini bozmamak için parmak uçlarımla
Maviliğine sarılmam da bundandı
Üşüyor yoksa içimde yanan özgürlüğün ateşi
Bir yol hikâyesi dinleyerek özlüyorum seni İzmir
Acısını yaşıyor kanatlarım
yaşayan tüm umutsuzlukların.
Canım acıyor;
canımı acıtıyor yokluğun.
Gel artık umudu hayatım olan aşk.
Kurtar beni,
Bir okumalık sözcük oluyor gözlerin,
kıyısında bir sonbaharın.
En fazla bir ölümdü tüm yaşananlar,
belki de en fazla koyan buydu tüm yaşanmışlıklara.
Ama tüm yaşanmışlıklara sebep de buydu az biraz
Bir sonbahar hüznüdür bu
Karanlık gecelerde akan.
Pencere önlerine saklı umutlarımız
Kalmadı artık bir saksı çiçeğini sulayacak.
Kardelen çiçekleriydik biz halkın,
Yokluğu ve yoksulluğu
Bir gece ansızın çıkıp gelsen
Gittiğin yerden.
Hani o masum susuşlarımızdaki ve
herkesin bildiği herkesçe görülen yerimize.
Sonra şarkılar söylesek beraber
o kötü seslerimizle.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!