bir ismin varsa eğer
o, gecenin kendi diline çeviremediği tek kelimedir
ve ben seni düşündükçe
evrenin baş harfi
dudaklarımda kuruyor
herkesin sustuğu bir nesne vardı içimde
içi boş bir çaydanlık gibi tınlayan
ve sen,
ona sıcaklık verdikçe
içinden kendi küllerim dökülüyordu
senin yüzüne baktım:
geometrik bir iç çekişti
paralel kırıklarla örülmüş
iç içe iki sonsuzluk
bir tanesi senin susman
diğeri benim inanmam
hiç doğmamış bir aynaya
gözlük takan tanrı gibiydin
duruşun:
bir labirentin
sadece çıkışını bilen
yorgun başı
ve sana bakmak,
kendi ölümümü henüz unutmuş
bir rüyaya uyanmaktı
ellerin?
ellerin,
bir tren rayının uykusuzluğu
ve her parmağın
bir filozofun konuşamadan boğulduğu son cümle
o yüzden sevdim seni
çünkü kelimeler
ağzımdan değil, yıkılmış şehirlerden çıkıyordu
adını yazarken
mürekkebimden sesler çıktı
— bir anne duası gibi titreyen —
ve harflerin
zihnime hiç oturmayan yüzleriyle
beni çırılçıplak bıraktılar
çünkü senin adını
hiçbir alfabe kaldıramaz
çünkü senin adını
sadece beyaz bayrak çeken hayaller taşır
bir çiçeği ezmeden yürümeye çalışmak gibi değil
seninle yaşamak,
bir çiçeğin adını unutarak
ona mezar kazmaktı
şimdi rüyalarımda senin gövdene bürünen
göçmen diller görüyorum
gözleri yok —
ama her biri
gülümsemeyi senden öğrenmiş gibi
sana susuyorlar
ve ben o susuşlarda
çocukluğumu
kendime iade ediyorum
çünkü seninle olmak
bir ayin değil
bir yıkım biçimiydi
ama içinde
bir tek şey inşa edildi:
yüzünü unuttuğumda bile
gülüşünü hatırlamak zorunda kalmak
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 02:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!