“ Bedeninden ziyade kalbi darma dağın bir savaş çocuğuyum ben. Şimdi çok
uzaklardan sesleniyorum size. Renklerin en güzellerinin içinde kanat takıp
özgürlüğe uçuyorum. Üzgünüm sizleri de beklerim diyemiyorum. Çünkü burada
sadece beyaz kanatlı kuşlara yer var.” deniz molla
savaş çocuklarına ithaf edilmiştir...
Biz seninle…
varoş bir mahallenin
beğeneni çok alıcısı yok.
en gösterişli vitriniydik
bir taş darbesiyle
tuz buz olduğumuzda
Adımı kulağıma okuduklarında
Bin yaşındaydım…
Buruşuk elleriyle beşiğimi
sallarken zaman
saçlarından sağdığım umudu
dudakları çatlamış ömrüme içirdim
kahır yumağı zamanın ortasına
mayaladım çay rengi gözlerini...
toprakları kurak yüreğime ektim
sesindeki taze yeşili...
Ey dost!
Eğer bu gününde kötü geçtiyse
Batan güneşi suçlama.
Eğer yok yere kırıldınsa,
Teselliyi yüreksizlerde arama…
güneş yoksulu sabahlarda
annem biriktirirken geleceğimi
babam boşaltırdı cebindeki
telaşları...
Külkedisi…
Elindeki cam ayakkabıyı kırınca prens,
Bulamadı bir daha külkedisinin izini.
Oda daha fazla katlanamadı
Üvey kız kardeşlerinin eziyetine.
Aldı sırt çantasını.düştü yollara.
görmezler!
sıyırdım tenimden ruhumu
ibret olsun insanoğluna diye
çarmıha gerdim bütün acılarımı…
bilmezler!
Ruhumun depremlerinde,
Yine enkaz altında kaldı yaşanmışlar.
Ama ben aldırmıyorum kötü sonlara..
Kaçıncı dirilişim bu hayatta.
Adresim yok benim, kimliğimde..
Güneşim ben, volkanım, kasırgayım,..
Hangi duvara assam yakışmadı gidişin.
salonda ayak izlerin kalmış.
Hala bıraktığın yerde kitabın.
Bu kadar küçük müydü evim?
Nereye dönsem sana çarpıyorum.
Yara aldıkça, kanıyor ruhum.
Muhterem Bayan,
siirlerinizi ve tüm yorumlari okudum, acizane bir iki siirinize ben de yorum yaptim.
Ben siirin fantazi olsun, sirf sanat olsun diye yazilmamasi taraftariyim. Inaniyorum ki, Sizin siirleriniz hakikatlidir. Peygamberimiz'in (sav) 'Yalanin sakasini dahi yapmayiniz.' düstur ...