‘Şimdiye dek düşünmediyseniz
Bakmayın içinde ne var,
Küçük bir kitaptır yaşamak
Elinde tutmaya yarar.’
Şair Cemal Süreya (asıl adı Cemalettin Seber’dir) Tunceli/Pülümür 1931 doğumlu, vefatı 1990 İstanbul. Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye bölümü mezunu. Maliye ve Kültür Bakanlıklarında çalışır, emekli olduktan sonra da, yayınevlerinde danışman olarak çalışmasını sürdürür.
Cemal Süreya şiirde İkinci Yeni’nin çok seçkin bir şairidir. Şiire ilk adım atışını, küçük yaşta kaybettiği annesinin anlattığı Kerem ile Aslı hikayesine bağlar. Annesinin ölümü için ‘küçük kalbimdeki kuş ölmüştü’ diye dile getiren şair. Üvey annesi tarafından horlanır, hırpalanır, yemeğine cam kırıkları katılarak ölüme teşebbüse kadar bu dram sürer.
Şairin birden fazla kadınları sevdiğini görüyoruz, sevdiği kadınları beğenmeyen arkadaşlardan küstüğü de olmuştur.
Adlarını Elif ve Kelime olarak koymak istediği iki kız çocuğunun olmasını istemiş ama bu muradı yerine gelmemiştir.
Beğendiği bir şeyin fiyatını sormaya çekinen şair, kadınlara çekinmeden evlenme teklif edecek kadar öz güven sahibidir.
Sevdi, aşık oldu, hasret çekti, acılara katlanmaya çalıştı, kıskandı, ağladı şiirlerinin böyle doğduğunu görüyoruz.
Cemal Süreya mülkiyeden Sezai Karakoçun’da arkadaşıdır.
“Aşk meşru bir şey olamaz. O da şiir gibi meşrulaşınca ölür. Aşk da şiir de uzlaşıcı olunca ölür. Genel olarak sanat böyledir.”
Diyen şair;
Girdiği bir bahsi kaybetmenin bir bedeli olarak ismindeki bir ‘y’ harfini silerek Süreya olarak kimliğini sürdürür.
Cemal Süreya eşi Seniha hamile iken genç bir kızla tanışır ve aralarında bir aşk başlar. Bu genç kızın ne adını bilen ne de yüzünü gören kimse olmayacaktır. Süreya’nın hayatındaki bu sır, Türk Şiirinin en güzel ve gizemli şiirlerinden birini ortaya çıkaracak Süreya’ya da şöhreti getirecektir.
Yalnız Süreya bir karar vermek durumunda kalır, eşi Seniha çocuklarını doğurmak üzeredir ve Süreya kararını verir Üvercinka ile ayrılık kararı alırken bir Ağustos günü şu satırlar dökülür dizelere:
“acıların adını, ağustos koymalılar…”
Söz konusu kızın Afrikalı olduğunu söyleyenler de vardır. Şiirde geçen sıkça Afrika olsa da bunun doğruluğunu asla bilemeyeceğiz. Üvercinka şairin ayrıca ilk şiir kitabının ismidir ve bu kitap çok sükse yapar.
Üvercinka
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
,,,,,,,,,,,
“,,,,En çok benimle yaşamı vardır. Cemal Süreya bağlandığı kadını hiçbir zaman hırpalamamıştır, göğsüne dayamıştır ve onun sağlam, mert erkeği olmuştur. Kadında bir uçarılık görürse ona karşılık vermiştir. Edebiyatçı kadınlarımızın çoğunda bu uçarılık vardır. Evlidir, arkadaşı vardır, ama hoşlandığı kimseye de uzak kalmaz....”
Bu beyan: şairin eşlerinden olan Zuhal Tekkanat’a aittir.
Şairin iç dünyasını en çok Zuhal hanım aracılığı ile rasat edebiliyoruz beyanlarının arasında şöyle bir değerlendirme de yar alır.
“,,,,Aslında genel olarak erkeklerde bu uçarılık mevcuttur. Her erkek sevdiği insanla da evlense heyecan kaybı beliriyor. Alışkanlık demirbaşa dönüşüyor ve “O eksik olmasın ama ben arada sırada istediğim gibi hareket edeyim” diyorlar. Bunu bildiğim için önceleri üstünde durmadım, daha sonra ciddi boyutlara erdiğinde alınganlıklarım oldu. O yüzden zaten ayrılığı ben istedim.,,,”
Yine Zuhal hanım; Türk Edebiyatında köşe taşlardan biri olan Cemal Süreya ile ilgili değerlendirmesine şunları da ilave eder.
Kişiyi nasıl bilirsin, kendim gibi, derler ya ben de öyle düşünüyordum. Kızıp alınıyordum, “Olur mu, nasıl düşünürsün bunu” deyince “Niye düşünmeyim, evliyken bile yapıyor insan bunu” derdi. Örneğin, Cemal’le gidiyoruz Karaköy İskelesi’nde müdürüme rastlamışım. İnsan müdürüne rastlayınca selam vermez mi? Ayıptır. “Orada hadi neyse müdürün, yolda da mı müdürün! Niye selam veriyorsun? Bunun içinde bir şey var” derdi. Böyle garip huyları vardı.
Bu kıskançlığı benim bir erkeğe kayabilme ihtimalimi düşündüğünde yapardı. (Bu bölüm Hazal Özvarış’ın yaptığı söyleşiden alınmıştır.)
Şair ilk evliliğini Seniha Hanım’la kurar bu evlilikten Ayça isimli bir kızları dünyaya gelir, evlilik sürecinde Afrikalı olduğu tahmin edilen bir kızla gizli bir aşk yaşayan şair ki ilk şiir kitabının da ismi olan Üvercinka isimli şiirinde görüyoruz bu aşkın şiir boyutunu.
Daha sonra ayrı ayrı tarihlerde iki kez evlilik kurduğu Zuhal Tekkanat ile nikahlanır, bu evlilikten de Memo Emrah isimli çocukları dünyaya gelir.
Sonra da, Güngör Demiray hanımefendi ile yaşadıkları büyük aşk bir yıllık evliliğin sonunda boşanma ile sonlanır.
Şair ve Tomris Uyar her ikisi de evli oldukları halde aralarında fırtınalı bir aşk oluşur, bu aşkın getirdiği birliktelik, boşanma ve birlikteliklerle 3 yıl sürer.
Daha sonraları da, 4 çocuk annesi Birsen Hanım’la evlilik müessesinse işlerlik kazandıran Cemal Süreya ve şiiri hakkında kısa bir yorum yapacak olursak.
Bu yazı dizisinin amacı çalışmanın dibacesinde mevcuttur, şiir ve aşkın ilintisi, bu ilintideki iniltilerin işlenmesi ise toplum bilimcilerin işi olsa gerek, ‘Üvercinka’ isimli şiirin şemasına baktığımızda Afrikalı bir kız şiir olmuşsu da, hamile Seniha Hanım’ın dramı da şiirin vebal hanesinde yerini almış olacaktır. Tekrar yineliyoruz biz işin bu kısmına girmiyoruz.
Bu notu düştükten sonra çok tekrara girmemek adına dedik ya, amaç şiirin doğduğu mecraya bakmak, bu çalışma bir model çıkarmak için değil, bir tabloyu olduğu gibi sunmaya çalışmaktır.
Şiire dönecek olursak; şairin sanat aksanı sürreal bir çizgide gelişmiştir, Bu sürreal çizgi özel yaşamında da yer bulmuştur kanaatindeyiz. şair “Aritmetik Kuşlar Pekiyi” diye isimlendirdiği bir dergi köşesinden çocuklara da seslenmiştir..
“Emeğin ve Emekçinin Tarihi” isimli eseri imzalayan şair ve yazarımız “Şapkam Dolu Çiçeklerle” isimli deneme kitabı ile edebiyatımıza katkı sunan, edebiyatımızda, şiirde köşe taşlarından biri sayılacak bir şairdir Cemal Süreya;
Cemal Süreya’da sanat cüreti kaygıdan uzaktır, bakın bir şiirinde şöyle sesleniyor.
/
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Sayım şiirinde de şu dizeleri görürüz.
Ay ışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni
Şairin şiir profiline baktığımızda; politik ve sair bağlantılı bir ideal ve saplantı görmüyoruz belki de bu yönü, temayüz edişindeki etkenlerden en güçlüsüdür.
Cemal Süreya’da bence kadın şiirden önce geliyor bakın ne diyor.
/
Yaşadım tanrım
Yarım ve uluorta,
Bir dahaki hayatta
Varsa öyle bir hayat
Şiir yazar mıydım
Bilmiyorum
*
Ama kadınlar, Tanrım
Öyle sevdim ki onları,
Gelecek sefer
Dünyaya
Kadın olarak gelirsem
Eşcinsel olurum.
Bu belirleme ve saptamaları eleştiri veya takdir konusu yapmadan objektif sunuyoruz şiire girdiği için.
Bana göre, beşeri aşk için en güzel tanımlardan birini Cemal Süreya yapmıştır. Yine ne diyor,
“Annesinden dayak yediği halde, yine “anne” diye ağlayan bir çocuktur aşk..”
Cemal Süreya çorba içerken mesela bir kaşık çorba bir yudum sigara çekermiş, alkol bağımlılığı onun alkol komasında canının teslimine neden olur.
Şairin;
- Sen bakma bu kadar hüzünle şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz…
- Dokunulmasa da, görülmese de; kalpte yer verilir bazısına, nedensiz!
- Bazen diyorum ki ne olacak söyle gitsin. Sonra diyorum söyleyince ne olacak sus bitsin.
- Acı çektikçe insan olgunlaşırmış. Yalan be! İlk önce kalbin kırılır, sonra çürümeye başlarsın.
Gibi çok güçlü aforizmalarının mevcudiyeti bilinmektedir.
Bu şairimizde aşkın platonik boyutunu pek bulamayız, şiirle kadın arasındaki mesafeyi bazen sıfıra müncer kılar.
Belki de edebiyatımızda aşk objesi olarak kadın kavramını şiirle sıfır mesafeden seslendiren en güçlü birkaç şairden biridir. Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi.
Ne diyor bir yerde...
“Daha nen olayım isterdin
Onursuzunum senin”
Şairimizin işine karışmak olmasın ama gerçi egoyu egale edici çok güçlü bir şiir sanatı yok değilse de, bana göre fazla tabandan almış, umarız muhatap tepesi attığı bir gün ben artık bir ‘onursuzla’ olmayacağım dememiş olsun.
Şiirlerinde arzunun dörtnala gittiğini belirtmek maluma ilan olsa gerek, hayatını alıp gidenlerin hesapları kendilerine aittir.
Cemal Süreya; hayattan şiir çıkaran bir şairdir, yaşam kodları hayatına şiir yüklemiştir, eşi hamile iken bir kıza aşık olmak çok gergin bir his olsa gerek, duygu, arzu, vicdan gibi çok yönlü baskı altında şiirin damarını atar hale getirmiştir.
Bize bıraktığı trafik levhası gibi hayatsal deneyimlerin eğri veya doğrusuyla hayatını bir nevi şiir aracılığı ile bizimle paylaşmıştır.
Diyebiliriz ki; bu şairimiz, kendi özgün refleksleriyle, kendi anlayışındaki aşkın içini kadın, arzu ve şiirle somut olarak doldurmuştur.
Bunu bir zaviye olarak değil özel tarz olarak kabul etmeliyiz. (aşkı çok olanın serencam hülasası da uzun oluyor)
Yine denebilir ki şairin kendi ölçülerindeki aşk objesini şiirle dokunarak, sıvazlamasının şiirsel hazzı okuyucularında karşılık bulmamış değildir.
Özet olarak Şair Cemal Süreya ile şiiri birlikte mütalaa edecek olursak: şair, sevgilisiyle şiirle sevişmeyi başararak sevginin manevra alanını genişletip; kendi payını aldığı gibi şiir ve şiir sevenlerin de talep ölçüsünde hakkını vererek beşeri aşkın sıcak temposunu yükselten, kendi alanında herkül bir şairdir diyebiliriz.
Gözlemlerimize son bir alonj yapacak olursak, istisnaların payını ayırmak koşuluyla, denebilir ki, beşeri plandaki aşk; bitinceye kadardır. Nitekim büyük bir aşkla evlenip ayrıldığı eşlerden biri şaire evleneceğini söyler, o da nikâh şahidi olmak istediğini söyleyerek mutabık kalırlar. Düğüne damat adayının vefatı engel olur. Niye bu kadar uçlarda seyretmiş bilmiyoruz belki de bunun yanıtını da yine bir şair verir merhum Cemal Safi derdi ki, ‘ şair dediğin aykırı olmalı’ buraya zula ediyoruz.
Şair Cemal Süreya’yı ve hayatında olup ahrete göçenleri rahmetle anıyor sevdiğim bir dörtlüğü ile sizleri selamlıyorum. Teşekkürlerimle...
/
Sana söylemek istediğim her kelimeyi
Dilimde parçalayarak seviyorum
Damla damla dökülürken kelimelerim
Masum beyaz bir kağıtta seviyorum....Cemal Süreya
İlhami Bulut
Kayıt Tarihi : 5.8.2019 17:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!