Dikkat! Elindeki bir kibrit,
Koca ormanı, yakabilir.
Onunla birlikte, sayısız can yitirilir.
Söyle! bu canlar nasıl telafi edilir?
Allah’ın yarattığı her can azizdir; biline.
Yaptığım işleri beğendiler.
Beni ödüle layık gördüler.
“İsteyince neler oluyormuş,
Herkese olsun örnek.” Dediler.
Kazandığım bu başarıda
Bir çocuk doğdu.
Adı Mustafa kondu.
Okumayı çok severdi.
Aldığı terbiye ile de
Çabuk kemale erdi.
Bundan ona, Kemal dendi.
Biri dese sana:
Gel köle ol bana,
Seni yavaş yavaş öldüreyim.
Komik duruma düşüreyim.
İstersen bir canavara dönüştüreyim.
İnsan zayıf bir varlıktı; tek başınayken.
Zamanla güçlendi, güç alarak birlikten.
Topluluk, birey için güvence olmuşken,
Sapıldı, bir kişi oldu, halka egemen.
Derebeyi, padişah, papa, kral
Bu şehirde güneş sadece ışıyor.
Ne doğuşu, ne batışı görünmüyor.
Adeta sakat gibi yaşıyorum.
Neyse ki özgür hala ruhum.
Ekmek kırıkları serpip pencereme
Ne iş yapacağıma karar verirken,
İnsanlığa hizmet etmekti gayem.
Sağlıkçı, hukukçu, çiftçi, öğretmen...
Gördüm hepsi değerliydi birbirinden.
Ne var ki insanlık vasfı zayıf kalınca,
Yemek sevmez yer abur cubur.
Pek iştahla, hem hapur hupur.
Sonunda oldu hayli şişman
Bilseniz şimdi nasıl pişman!
Yazık, kendini zor taşıyor.
Al zemin üstünde ay, yıldız parlıyor.
Dosta selam, düşmana korku salıyor.
Karanlık bir el uzandı ona dikkat!
Bu sesi boğmak için kolluyor fırsat.
Bayrağıma el uzatan zavallıya,
İnsan olarak varız; bu dünyada,
Çağrılmazdık bize gerek olmasa,
Alalım yerimizi layıkıyla,
Yoksa eksik kalır, bizden bu dünya.
Duyduğun bu iç sesle uyanarak,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!