Yüzünü buruşturuyor geçenin elemleri
Sabahı özlemez oldu yeni uykuya dalanlar
Daraldıkça daraldı sokaklar
Neonların çocukları yalnız
Saçlarını tarıyor gecenin aşüfteleri
Öfkesi kibir’e teslim olunca
Sabaha küfreder nasipsiz insanlar
Duyulmaz oldu ormanda kuş sesleri.
Dökülüyor yerlere yaprak yaprak
Ruhumuzu karartan sahte yüz maskeleri
Aylak öpüşleri taşıdı utanmadan gözleri
Denizin kükreyişini unuttular
Unuttular aşkın tuvaldeki rengini
Bir eylül akşamı iniverdi aşk zamana
Aktı kirli yüzlerine güneşin ateşten rengi
Ben adını bayrak yapıp yürüdüm
İşte çocuklar gürül gürül sesleriyle büyüyorlar
Büyüdükçe güzelleşen çocuklar
Sevdanın ay yüzünü öpüyorlar.
Ben sevdadan başka
Bir şey eklemedim ruhuma
Gamlı kış gecelerinde hep seni özledim
Utandırmadım memleketimin dağlarını
Tasam sendin,öfkem sendin
Güçbela kurduğum cümlelerim
Ancak seni hatırlatır
Armağanın olan hayatıma.
İçime dökülüyor
Irmakların coşkusunda adın
Geceler uzadıkça
Yalnızlığa ağlar bir kadın
Denizleri kirleten
Mürekkep balığı desem yalan
İnanma ağzımdan çıkmayan sözlerime
Yaktım gemilerimi
Bu sevda dayanılmaz
Bu sevda Cebeli Tarık
Uzaklarda mum ışığı olsa gözlerin
Koşar gelirim ırmağının ateşine
çok şükür sen varsın
Muhtacım güneşine.
AKÇAY – OCAK – 2011
İbrahim YılmazKayıt Tarihi : 4.1.2011 01:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Selam, sevgi ve saygılarla.
Tebrikler Sayın İbrahim Yılmaz, yüreğinize sağlık..
TÜM YORUMLAR (16)