Sahte Çiçekler Şiiri - Yılmaz Tizgöl

Yılmaz Tizgöl
86

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Sahte Çiçekler

PLASTİK ÇİÇEKLER

Ahşap bir masanın üstünde,

Kesme kristal vazonun içindeki, plastik çiçekler gibiydik.

Renkli ama cansız, kokusuz.

Hiç bir zaman olamadık, kır çiçekleri gibi.

Hiç yeşillenemedik bahar dalı gibi.

Sevgimiz, sessiz ve umutsuzdu.

Yüreğimiz hep huzursuz!

Hayalimiz kusursuz.

Solgun sarı ışıklar aydınlattı yüzlerimizi.

Ellerimiz hiç dokunmadı ellerimize, yabancıydı tenlerimiz tenlerimize.

Kutsaldı, yasaktı, dudaklarımız dudaklarımıza bile.

Sen okuldan çıkardın ben işten,

karanlık çökerdi erkenden.

Soğukta olurdu hafiften .

Ha geldi ha gelecek.

Saat altı çeyrek.

Karanlıkla beraber sis de çökerdi.

Her otobüs durakta içini dökerdi.

Acayip bir koşuşturmaca

Aslında bakınca,

Ne kadarda insanca!

Evlerden tüten dumanlar

Evlerine koşan insanlar

İs kokar aş kokar taş kokardı sokaklar.

Yanyana yürürüz sadece.

Saçların dağılır zarifce.

Yanakların al al olur.

Sorsam söylemez olursun

Utanırsın sıkılırsın dilin lal olur.

Sevda denilen şeye tutulmuşuz

Yanmışız kavrulmuşuz.

Sabah olmaz gecelerde uzun samsuna müptela olmuşuz.

Gözlerimiz bile korkardı birbirinden.

Titrerdi kirpiklerin bana bakarken.

En fazla bir kaç saniye sürerdi bakışlarımız.

Kalabalıklardan kaçışlarımız.

En kral buluşma bir pastahanenin üst katında olurdu.

Çarşambadan söylemeliydi, yoksa gelemezdi, en masum yalanları bile söyleyemezdi.

Çok sevdiği arkadaşıyla gelirdi gelse bile.

Çukulatalı pasta farzdı limonata nafile.

Ellerin üşürdü belli tutamazdım istesemde.

Sadece gamzelerin belirirdi çok sitem etsemde.

Bilerek uzatırdık evimizin yolunu

Koluma taksam diye düşünürdüm kolunu.

Uzakta olsa bilirdim kokunu

Hacı Şakir ile lavanta karışımı.

Bilemezdim kumralmı sarışınmı?

Heyecanım hep düğümdü boğazında,

Öksürsem çıkacak sanki yüreğimden.

Hayırlı akşamlar derdin usulca,

köşeyi dönerken.

İki kanatlı kapıyı çalarken, son bir defa baksın diye bekler öperdim.

Uzaktan olsada gözlerinden.

Seni sıcacık bir tarhana çorbası beklerdi sofrada.

Beni hüzünlü bir yalnızlık.

Dut ağaçlı bahçede karanlık bir oda.

Tütün kokardı içerisi tek kişilik bir karyola.

Eski bir pikap duvarda asılı asker postallarım bir tarafta kamuflajım.

Annemin eski ceviz sandığı ve gelinlik büfesi.

Babamın eski bir fotoğrafı vicdaniye efesi.

Gencebay plakları birçok,.

Güzel Marmara şarabı en büyüğünden.

Bir acayipti o günler biz kadir gibi bakar ibo gibi cıgara yakardık.

Her birimiz biraz Cüneyt biraz tarıktı

Ama harbiden severdik, sevmesini bilmeden,

Fırsat verseler severdik belki

Hep Türk filmi tadında olurdu aşklarımız.

Uzaktan ama delicesine,

Nasırlı eller ayıp değildi daha, fakir olmak namuslu olmakla eş anlamlı!

Gencebay gibi bakar, ferdi gibi ağlardık.

biraz isyankar, biraz çilekeş, biraz derbeder!

Yeterki sevsin derdik be,

Gerisi ne farkeder...!

Yılmaz Tizgöl
Moskova
20 06 2020

Yılmaz Tizgöl
Kayıt Tarihi : 1.5.2023 10:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!