Yer ve su altinda kalmis her harabe, yikintilariyla birlikte tarihini silmis gömmüs sessizligin hatirlayan olursa dile yola ve yeniden dünyaya gelmeyi bekleyen maraka yasini yurdunu gecmisini ve kimligini saklayan zor bilmecenin suskun viran sesidir.
Ve sesi solugu derinlerini destikce hic bir yaranin kolay kolay dert sahibi ettigini dayanip katlanma dirayetinde deneyip sinamadigi kadar uzun, mesaggatli, sarpa, zor ve gittikce cazibesini cekip götürüp dünyayi oldugu yerden hic bulunup bilinmedik daha ötelere saran götüren bir meraktir, bu yolculuk.
Tipki bir kez daha cicek olmanin bütün maharetini topraga süsleyip sergileyen; henüz konustukca da ne büyük bir sarhoslugu kandirip doyurup avutmanin azmiyle yanip tutusarak diyen duyan dinleyen sessizligin her halini yöresini ve yanini tohumundan tomurcuklanan yeni filizlenmelere salkim sacak serpip savuran; günesin kollarini suya salan yeridir binek tasina yanasmis gelmis bir zamanin, yüküm yolculugumsun diye diye hissesine düsen kadar, dünya ahireti bir insana sürüp götüren.
Yeraltinda yahut savas yikim tufanlariyla silnmis insanlik tarihi ve künyesizliginde kalanlar üstüne, inanirsan eger, yani yutar susar bakar seyreder sindirirsen eger, unutulmus bozgun bosluklarina `Sahra Tozu Yagmakta `denilmekte avanak avutan bahaneye, oysa..
Ki bunun burasi sayfasi dolmaz yazilarla, tarihin bu yakasinda ve altinda yerin gögün , her yapi tasinda hem yazisini hem de yazgisini varlik künyesinde tasiyan köklü sacakli sicildendi, kimsin nicesin nerden nereye böylece sorusuyla, her karsilastigi cevapta bazi yalniz bazi cardakta, bazi topraktan azat evden uzakta, bazi kimsiz kimsesiz yolda yelde yamacta, sirti ters dönmüs sandalyalarin kupkuru omzundaki yorgunlugu almak icin , ögle ikindi arasi tenefüse cikmis beyaz yakali kardelen cocuklugu gibi kara tahtadan, sogan yavan drümlü herkese seyri acik ve vazosuz, cicekcilerde yeri belli bazi camdan iceri bazi renksiz kokusuz bir yeri gösterinceye kadar mühür ve levha, oysa dalin en uc yerindeydi iklimini dünyasini yitiren binbir sazda sakrayip aska erdigine kus..
Orda , dolapta her toydan her bahara dokunmus islenmis ve künyesi yeraltina gömülmeden, tespih tabaka tütün derken, bagdan bahceden tarla tapan yazili sicillerle, yagliga sarilmis hicaz hatirasi esans yapik yasma kibrit cakmak tasi ve ispirto filanlar da vardi. Kilidiyse köstekli saatin yen ten ve yelek cebindeydi, insan halinde yasar giderkene, simdi su zamana eskicinin bile tellal tezgahindan yerinde yeller esen geldi gectilerin.
Mart / 12
Seyfi KaracaKayıt Tarihi : 19.3.2022 16:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!