Çok sevmiştim ben sizi,
Bütün memeli yavrularının, meme emmeyi sevdiği
Kadar çok sevmiştim hem de…
Kelimelerinize vuruldum ben,
Yaşlı, bunak ve sarhoş bir şairin,
Gitmeyi bilmeyenlere çıkıyor yollarımız değil mi hep
Bekleme salonlarına, kahve köşelerine
Kayboluyoruz, kaybolamadıkça, yok ola ola
Şarkı gibi söylenmeyi öğretiyoruz hüzünlere
Daha çok sevdikçe, daha çok gömülüyoruz sessizliğe
Daha yeni kalemler açıyoruz eskiler yenildikçe
Esirinin başından kaçamazsın.
Sen onun başında esir kalırsın.
Kaçacak diye nöbet tutarsın,
Uyku bile uyuyamazsın.
Gitmesin istersin, gitsin istersin.
Ne yapacağını bilemezsin,
Hayale benziyor şimdi sana dair aklıma gelenler.
Sana sımsıkı sarılmış olduğumu hatırlasam da,
Sanırım aklım oyunlarını oynuyor,
Ve kanıyor şimdi kollarımın boş olmasına.
Hiç olmadığını,
Seni uydurduğumu zannettiriyor bana.
Hayallerini yıktığımı düşünüyorsun değil mi?
Farkında değilsin oysa,
Yıkılan şey gerçekti...
Döşüne başımı yaslamadım henüz,
Kokumu çekmedin içime.
Nefesimle titremedin hiç,
Kollarımda olmadın,
Sıcağım sinmedi tenine.
Besbelli ben biraz masalsız kalmışım.
Kesin ondan bu kadar mecalsiz düşmüşüm.
Ve eminim ki bundan kendimi insansız hava aracına benzetişim.
Ve galiba bu yüzden ateşli bir imkansız kelimeler sevişistiyim.
Kalabileceği, gizli bir yeri olmalı,
Her insanın.
Kimsesi olmadığında gidebileceği.
Anılarını değiştirebilmeli,
Her insan.
Konuş benimle ne olur, ben dinleyeyim,
Bana sen olmayı anlat, yağmuru özledim.
Saçlarım kirli, bütün elbiselerim eski,
Ben sana susmaya geldim.
Yastığım dizlerin olsun, biraz dinleneyim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!