Şahin KARATAŞ
15.11.1952 tarihinde Karabük’te doğdum. İlk ve orta öğrenimini Karabük’te tamamladım. Bolu Erkek Öğretmen Okulu’ndan mezun olup, sınıf öğretmeni olarak göreve başladım. 1973 yılında Aynur hanımla evlendim. Karabük’te birçok okulda öğretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulundum.
Şiire ortaokul yıllarında edindiğim Şairler Antolojisi ile ilgi duydum. Özellikle Halk Edebiyatı, Dinî Tasavvufi şiirler üzerine yazılmış eserleri, Divânları temin ediyor ve okuyordum. Hatta çok sevdiğim şiirleri ezberliyordum. Rahmetli babamın ansızın Hakk’a yürümesi beni çok etkilemişti. İlk şiir denememi babama ithâfen yazmıştım.
Sonra değerli üstâdım Bekir Sıtkı Erdoğan’ı Erenköy’deki evinde ziyâret edişimle şiir yazmaya karşı iştiyâkım daha da arttı. Zaman zaman şairler sultanını hanesinde ziyâret ederek şiir tenkit ve tahlillerini dağarcığıma alıyor, kendisinin engin bilgi birikiminden istifade ediyordum. O deryadan katre katre de olsa feyz alıyordum.
İlk şiir kitabım “DERGÂH İlâhiler ve Kasideler” 1977 yılında basıldı ve 9. basımı gerçekleşti. Deneme şiirlerim birçok yerel gazete ve dergilerde yayınlandı. Yunus Emre, Karacaoğlan, Seyrani, Alvarlı Efe, Yahya Kemal, Rıza Tevfik ve Abdurrahim Karakoç, M. Ali Eşmeli, Mustafa Küçükaşçı, Mehmet Atilla Maraş etkilendiğim şairlerdir. Emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleştim. İlk Vakıf faaliyetine Karabük’te Bahaddin Gazi Eğitim ve Kültür Vakfı’nı dört arkadaşımla birlikte kurarak başladım. İrfan Eğitim ve Kültür Vakfın’da Mütevelli Heyet Başkanı olarak hizmet ediyorum. 1996 yılından bu yana İnsanlığa Hizmet Vakfı Özel Mavigün Eğitim Kurumları Genel Müdürü görevini sürdürmekteyim.
Aynı zamanda Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Yüksek İstişâre Heyeti üyesiyim. Biri Dr. Kemal, diğeri Biyoloji öğretmeni olan Ayşe isimli iki çocuk babasıyım. Şiir yazmayı, şiir okumayı, şiir gibi konuşmayı, şiir gibi yaşamayı seviyorum.
Eserleri
ESERLERİ
1- Dergâh İlâhiler ve Kasideler (1977 / Gonca Yayınevi )
2- Türk Edebiyatından Seçme Naatlar (2010 / Türkiye İlmi İçtimai Hizmetler Vakfı Yayınları )
3- 40 Âyet 40 Hadis ile Zikrullah’ın Fazileti ( 2016 /Düzey Yayınevi)
4- Sevgi Pınarı (şiir) ( 2016 / Düzey Yayınevi )
5- Bahaddin Gazi Dede ( 2018 / Resimli Çocuk Hikâyesi / Gonca Yayınevi)
6- Evrâd-ı Şerîfler ( 2019 / Gonca Yayınevi )
7- Gülzâr-ı Rufâi (2023 / Gonca Yayınevi)
8- Aşk Vurgunu (şiir) ( 2025 / Gonca Yayınevi )
9- Rufâi Şiirleri (Basılacak)
10- Seyyid Ahmed er Rufâi (Basılacak)
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Hocam yeni şiierler bekliyoruz siz de benim gibi arasıra yazıyorsunuz. Lütfen eser bekliyoruz
saygılarımla