Karşıdan 6 yaşında kalitesiz bir dilenci geçiyordu , umutsuz ve hoş yalvarışları vardı. Sonra Termit biçimli bohçalı bir kadın geldi kuşkusuz ve ikna edici bir dille 95 numaralı bol bir sütyeni anımsatırcasına baktı, Dinde mantığın olmadığını kavrayan ve inanmaktan başka çaresi olmayan bir Türkçe öğretmenin verdiği tepkiyi bende görünce söverek uzaklaştı yanımdan.
Bir baba bakışlı adam yola bakıyordu etrafı ağaçsız bir yola benzercesine bakışlar ve yarına yetsin diye iki kat sardığı tütün kağıdını minnetle düzeltti. O an anladım ki sahiden Siyahtır acımak.
Renginden sıkılmış mavi etek üzerinde, caminin inançsallığı nasılsa, çiçek de hüzün parlıyordu. küçük bir çay bardağına 6 şekeri atamasından anlardık ki çayı şekerli içmesinden değil de yoksulluk ile nasıl sevişilirmiş. Tekrar etti acımanın siyahlığı.
Kulpu kırılmış ve elini incittiği bardağı umursamadıkları kadar oy verdikleri partiyi de düşünmezlerdi, tıpkı sarının itibarsızlığı gibi.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta