Tuttular bir gece yarısı
Sabahlara kadar sorguladılar,
Kulaklarımda yankılanan türkülerle
Bir ayrılığa mahkûm edip sevdamı
Şafaklara astılar.
Ummanlar, denizler yetmezmiş gibi
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
“Ne gece olsun istiyorum artık ne sabah
Tek kişilik yastıkları yüklenmiş bütün şafaklar,
Bir yastık daha diyordum, üstünde seveceğim bir yürek
Her gece derin bir mezar açıp mutlu sabahlarımı”
Bir yastık daha diyorum ama
Adını koymayın “küstüm” diye.
İnanıyorum ben aşkıma,
Üzmez o beni sarar, beyaz beyaz pamuklara,
Devamı da var,
Ölene senindir bu kalp!
Bilmiyorum ki,
Kaç şafak daha demek, seni beklemek?
O şafaklara assınlar beni yine…
Gecesine ay, gününe güneş eşlik etsin inşaAllah…
Ne güzel dilekler, ne güzel şafak türküleri düşmüş güne…
Günün güzelliğine ve şairine tebriklerimle…
Her şairimizin bir kalem tutuşu vardır. Farklı düşünceleri vardır.O düşünceler ki duygusal bir ortama götürebiliyor.Güzel bir şiir çalışmasıydı. günün şiirinden Şairimizi tebrik ederim. selam olsun.
Tuttular bir gece yarısı
Sabahlara kadar sorguladılar,
Kulaklarımda yankılanan türkülerle
Bir ayrılığa mahkûm edip sevdamı
Şafaklara astılar.
---Hocam bu anlamlı şiirinizi ve sizi kutluyorum .
Seçki kuruluna ve açıklama yapan Onur Bilge'ye teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.
Şafaklara Astılar
Tuttular bir gece yarısı
Sabahlara kadar sorguladılar,
Kulaklarımda yankılanan türkülerle
Bir ayrılığa mahkûm edip sevdamı
Şafaklara astılar.
Ummanlar, denizler yetmezmiş gibi
Mutluluğumu da gözyaşlarıma bağladılar,
El yordamıyla tutup gece karanlığından
Umutlarımı, hayallerimi
Şafaklara astılar.
Savunamadım kendimi neden diye
Masumiyetime inanmadılar,
Söz hakkı bile vermeden yüreğime
Çarpıntılarını bile acımadan
Şafaklara astılar.
Nerden bilebilirdim bu kadar seveceğimi
Nasıl inandıramazdı beni o bakışlar,
Mahzun ve mahçup bakışlarımı bile
Kirpiklerinden tutup
Şafaklara astılar.
Zaman zaman bir tebessüm gelirdi yüzüme
İşte o an unutulurdu tüm yalnızlıklar,
Sessiz, sakin biri olurdum
Sükûnetimi bile söküp derinlerden
Şafaklara astılar.
Ne gece olsun istiyorum artık ne sabah
Tek kişilik yastıkları yüklenmiş bütün şafaklar,
Bir yastık daha diyordum, üstünde seveceğim bir yürek
Her gece derin bir mezar açıp mutlu sabahlarımı
Şafaklara astılar
Şafaklara astılar.
Turgut Uzdu
ZALİM YÂR
Benim sevmekten başka hiçbir suçum olmadı. Suçladı beni zalim, hem de sorguya çekti. Ne kadar anlatmaya çalıştıysam duymadı. Dinlemek istemedi, biriktirdiklerimi. Öyle bir kara sevda ki asla anlatamam! Dert yapıştı yakama, bir türlü bırakmadı. Ta sabahlara kadar yakamdan hiç düşmedi. Bir lahza durdurtmadı, bir lahza uyutmadı. Gözümü kırptırtmadı, bir saniyeliğine! Bu ne azap, Ya Rabbi! Bu nasıl bir işkence!.. Rahat huzur kalmadı, bana gündüz ve gece…
Yalnız bıraktı beni, baş başa türkülerle… Onlar dedi, dinledim, o duymak istemedi. Ben dedim, dinlemedi, dinlemek istemedi. Dedi benim yerime, diyemediklerimi. Sevda dedi, türlüler, aşk aşk dedi şarkılar. Sevgi muhabbet dedi, yakınlık, ilgi dedi. Vuslat demediler hiç, hiçbiri hiç nedense. Vuslat hiç demediler. Bekleyişler dediler, ağlayışlar dediler. Yalvarışler dediler, aldanışlar dediler.
Az dedi tüm diyenler, çok dedi, pek çok dedi. Yağmur dedi yaş dedi, dur biraz yavaş dedi. Yârin gözleri ela, derdi başıma bela… Kara kaş kıvrık kirpik, gül yanak, kiraz dudak… Servi boylu sunadır, güzel huylu değildir. Hem huyludur, hem huysuz! Hem nurludur, hem nursuz. Yar ne kadar huzursuz! Hiç kavuşmak demedi ve hiç vuslat demedi. Ah lime lime etti, kevgirlerden geçirdi! Değirmende öğüttü, eleklerden eledi… Gelmedi yâr bir türlü, bana da gel demedi. Bir sabit ayrılığa zincirledi o beni. Şafakları bekletti, seheri ezberletti.
Heceleri bekletti, geceleri belletti… Gecelerde atacak şafakları bekletti. Ah neler etti o zalim neler etti! Hiçbir şeycik etmemiş gibi çekip de gitti! Çekip de gitti!..
Kime desem sevdamı? Aşkımı kime desem? Kim dinler ki garibi! Derdi kime söylesem?
Günlerce durmadı yaş, geceler boyu aktı. Denizleri doldurdu, deryalara doluştu. Biraz mutluluk dedim, gözyaşları boşandı. Biraz mutluluk için ağlamak mı lazımdı?
Zindana koydu beni, kattı karanlıklarda. Zifiri gecelere, dil dönmez hecelere… Gömdü bilmecelere… Ah ki ah, nerelere! Vah ki vah, nerelere! Tarayıp karanlığı, hiçbir ışık yakmadan, el yordamıyla tutup çıkardı sabahlara. Kurulan hayalleri, beslenen ümitleri, çıkarıp gecelerin ta en sonuna koydu. Ta gün doğumlarına… Doğmayacak güneşin doğmaz umutlarına… Kararan gecelerin en son boğumlarına… En son boğumlarına… Batmayacak güneşe koydu zalim yâr beni. Atmayan şafaklara… Beni o şafaklara astı hiç acımadan. Beni o şafaklarda astı hiç acımadan!
İtirazsız temyizsiz idam karar verdi. Sadece sevmiştim ben, başka ne suçum vardı? Masumdu dilim sustu. Susmak bana mahsustu. Sustu hazin yüreğim, gönlümse susmuyordu. Aşkı ve heyecanı, arzularımı attı. Attı ta uzaklara, ta şafaklara zalim. Gecelerin sonuna… Gecenin en sonuna… Hiçbir şey diyemedim, boyun büktüm ben ona..
Nasıl düştü gönlüme! Kapladı benliğimi! Ben nerden bilecektim, bunca seveceğimi! Nasıl ümitlendirdi beni mahzun bakışlar! Zaman zaman utangaç, zaman zaman aşk dolu… Anlatıyordu aşkı, utangaç bakışlarım. Anlatıyordu aşkı hem de açıkçasına. Hüzünlü kirpiklerim yaşlarla doluyordu. Sabahlar oluyordu, aşkıyla perperişan… Kirpiklerimden tutup çekti ta sabahlara. Ta sabahlara kadar kırpmadım gözlerimi.
Zaman zaman tebessüm ettirdi yalan değil. Zaman dururdu sanki, vakitse hep ilkbahar… Kalmazdı umutsuzluk, kalmazdı yalnızlıklar. Nasıl sükûn bulurdum, nasıl derin bir huzur… Ne sükûnet bıraktı, ne bir parçacık huzur… Sabah da oldu ben de… Zerre uyku tutmadı. Şafaklara uzattı kararan geceleri. Yüreğimde bıraktı aşk dolu heceleri… Beni şafağa astı. Beni şafakta astı.
Güneş doğmuş doğmamış umrumda değil artık. Ya da batmış batmamış hiç umurumda değil. İsterse akşam olsun, isterse şafak söksün. Doğan güneşle aydın olmazsa ruhun içi… Bir türlü doğmuyorsa o vuslatın güneşi… Beklenen hiçbir sabah bana onu vermiyor.
Bu yılan hikâyesi böyle uzadı gitti. Ne küçük bir mutluluk ne de ümit getirdi. Çok şey istememiştim. Beklememiştim ondan. Her yeni gün bir ümit olmadı ki hiç bana. Yalnızlığıma çözüm olmadı hiçbir günüm. Çarpmadı yüreğimin üstünde başka yürek. Bir ömür geçip gitti, hep böyle bekleyerek…
Mezar oldu şafaklar, seherler mezar bana… Yâr yüreğimden vurdu umutları da vurdu. Cümle ümitlerimle gömdü beni içine.
Şafağa astı beni. Beni şafakta astı.
Onur BİLGE
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta