Yükselsin bu dağlar ersin göklere,
Aşmazsam namerdim o gün ki gibi,
Zalimler bent olsa, ben küçük dere,
Taşmazsam namerdim o gün ki gibi.
Ay-yıldızı, gökte tutan, aşkıyla,
Gökleri versen hediye,
Uçum derler bu nankörler.
Zehir olsa beleş diye,
İçim derler bu nankörler.
İyiler, sefa sürdümü,
Bilinmez çileyle dolu her yanın,
Garibe haftayı, yıl ettin para
Bilmem ki senin hiç yok mu vicdanın,
İnsanı, insana kul ettin para.
Değerini bilmez kimse yatarken,
Kin ile düşerken, haftayı aydan,
Ruhuma seneyi asır etmişim.
Yıllarca oturup kımıldamadan,
Kuştüyü minderi, hasır etmişim.
Bu sır ki, üflesen kırılır dalı,
Seni düşünüpte, daldım hayale,
Dalıpta, içinden çıkamaz oldum,
Çoşmuş ırmaklarla karıştım sele,
Hasretin bendini yıkamaz oldum.
Keder, senden bana kaldı hediye,
Geçmiş günlerimi ele,
Aldığıma yanıyorum.
Gereksiz yere hayale,
Daldığıma yanıyorum.
Umut aradım yarında,
Bezdiremez bizi böylesi dertler,
Nice zulümlerden gelirken Türk'üm
Boşa konuşuyor, boşa namertler,
Yanlışı doğruyu bilirken Türk'üm
Ölüm, ancak ölüm.. Şahittir Allah,
Başlangıç, sonunda yine başlangıç,
Başlangıç, bitişin ardı değil mi,?
Dünya bir mahkeme, zamansa yargıç,
Yürü mü, konuş mu, kalk mı, eğil mi?
Dünya asırlardır yüküz boynunda,
Namekan garibi her bir yanından,
Ezenleri düşün dönüp geçmişe.
Acısı içinde, tatlı canından,
Bezenleri düşün dönüp geçmişe.
Sorsan ağaçlara, sorsan taşlara,
İnsanoğlu bir gün kalırsa zorda,
Ferhat gibi dağlar, delmeyecek mi?
Baharın ardından kış geliyorda,
Kışın ardı bahar, gelmeyecek mi?
Ölüm gerçek, bilki yalandır murat,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!