Sağanak sağanak alevden mızrak,
Püskürüyor şehre lavlar saçarak.
Yollar ateş, sokak ateş, ev ateş,
Sırları söndüren şu dağlar ateş.
Hoş geldin gönül nurum! Sonsuz saadetsin sen.
Gökkubbe mümessili ulu bir mâbedsin sen
Batın, zâhir şahâne, emsalsiz mimârinle
Yalan dünyâda saray ve hatta cennetsin sen
İblisin fetvasıyla aşk, idam sehpasında
Tekrar eder keşmekeş kurtların sofrasında
Bu asrın prangası aşık ayaklarında
Bu zaman, çiçekleri soldurma kararında
Sen ki en son baharın kardelenisin baba
Sevdikçe akar gözyaşı
Bu sevda kemikte bıçak
Tenhalarda yaşanıyor
Bu sevda kanundan kaçak.
Kanımın vampiri nizam
Bedenler siper oldu, harp ve darpe direndi,
Selalar birer mehter, ezanlar da sirendi,
İstihkak tamam oldu, kulak duydu, öğrendi.
Bir misal gerek bize saadetli asrından.
Gayretleri devşirsek ellerinin nasrından,
Mübarek vakit göçtü bu diyardan cennete
Ahlak timsali dosta son bir kez selam olsun
Fakir fukara dostu gönlü engin bir kuldu
Hoş bir sedayla giden üstada selam olsun.
Yunan gider iken diktiği fidan,
Su değil köküne katran gelecek.
Şu hakikattir ki: Kızıl bir tondan,
Dikenli dalına hazan gelecek.
Fidan bahçıvanı asrı devirdi.
On ikisinde sultan, yirmi birinde destan;
Müjdesiyle nebinin kıldı mümini mestan.
Hisar oldu, kadırga oldu ve şahi oldu,
On asırlık ateşin suyla eyvahı oldu.
Firavunun türbedarı, fesadat mecmuası
Kızıl sancağa hasım iblislerin boğası
Haça selam çakarak mushaflar okuyanlar
Al yeşil bayraklara altıgen dokuyanlar
Vesvese ah vesvese
Şuyu vukundan beter
Kardeşten zehr kardeşe
İçme kardeşim yeter.
Yürek pazara çıktı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!