Yel istikametinde kayıp gider sandallar
Nerden esti ne idi gayesi bilen bildi
Kargalar havalandı yere kondu kartallar
Çürük fidanlar buldu da yeryüzünden sildi.
Ona dair bildiğim üç beş kupür gazete
Sabahtan rüzgar
Çektim ciğere
Hep diyar diyar
Gittim heryere
Evvelim yalnız
Tasdikine kullar mı gerek sen aşikarsın,
Sen ki aleme sultan, gönülllere didarsın.
Güller esansın alır terinin katresinden,
Kokunu alan alır gülden güzel kokarsın.
Duymayanlar duymasın sen alemde yaşarsın.
Aşıklar şiirinde her kalemde yaşarsın.
Kah eser kah diner sevda yelleri
Söndürür ataşı, yakar külleri.
Esti öteden bir yanık ezgiyle
Her alında imza gibi çizgiyle.
Yalan dünya üç kuruş içindir bunca fesat
Fesadı eken eder elbet ateşten hasat.
Firavundan geriye kalan sadece zulüm
Sana ödüldür lakin ona cezadır ölüm.
Son buldu sonlu olan sonsuz zamana geldim
Bitti ömür çilesi, büyük fermana geldim
Gezip durdum yaralı, bu vefasız alemde
Sinemdeki derdime Haktan dermana geldim.
Özler dururdum asıl yari nemli gözlerle
Secdettim huzurunda tutmaz olan dizlerle
Gözlerinden alıp hasretin rengini
Sana susamış özlemler yaşamaktayım.
Bir köz var sanki çırpınan yürekte
Sevgimin bedeli yangınlarla yanmaktayım.
Bambaşka iklimde yaşardın sen
Hakk ile dolardın, taşardın sen
Ezanların ile coşardın sen
Bilaller dermansız senden sonra.
Avcunda dillenen taşlar vardı
Sahiplenme tek dirhem.
Şu cihanda misafirsin.
Ahirettir ruha merhem.
Şu cihanda misafirsin.
Kah geldin kah gidiyorsun.
Bir sanattır şu alem, görebilen gözlere
Göz ki Hakk'ın gözüyse lüzum yoktur sözlere.
Sonsuz sırlar tecelli eder bu gök kubbede
İmtihan ki görmek sırrı, ezelden ebede.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!