(Anadolu’dan Mehmed’e)
Yine uğulduyor can fırtınası,
Nereye bu sefer böyle Mehmed’im?
Serçe parmağında nişan kınası,
Burda boynu bükük gönlün sunası;
Gözlerim bir avucumda kulaklarım bir
Benden geliyorum
Sahilimdeki sular teri değil atımın
Kabzaya dek saplı durur böğrümde
Sanmayın kuşağıma sokulu bu hançer
Yaz geçti yaylamdan obalar yok
Ne zaman başım ağrısa
Baş belası boz dumanlar çöker dağların başına
Depreşir birer-birer baş tutan yaralarım
Zonklar yüreğimin şakağında
Başıboş sevdaların en haşarısı
Baş eğdirir içimdeki omurgasız onurlara
“Bayram gelmiş neyime”
Ney dediğin bir kamış
Rüzgâr kor nefesini
Gülsuyuyla yıkamış
Kendine neyzen demiş
Nerde gecelerde o renk, o dekor?
Kuşlar yıldız yerdi avuçlarımda…
Harladıkça koynundaki iki kor;
Zemheriler terdi avuçlarımda…
Gömülürken yüzüm sıcak bir kara,
Sırrı var ki o ulu sevdanın aşk-ı tende;
Sevdikçe buldu Mecnun İlâhî aşkı tende…
*
Ulu dergâha girmek dilersen yüzün aklı;
Kov gönül dergâhından aklı olmayan aklı…
*
El kınalı/ yen yamalı/ can bacı
Ateş senin/ duman senin/ kül senin
Hasreti gurbete ulayan bacı
Gözyaşıyla gönül sulayan bacı
Kader senin/ keder senin/ döl senin
Bak nasıl canlanacak kanatları kuşların
Hele şu attığım taş
Karanlık dehlizlerin gözlerini görsün de...
Aşacak yavaş yavaş
Tüm kağnılar ardarda üstünden yokuşların
Ezilmeyecek artık taş baskısı resimden
- Yarınımız olan çocuklara -
Seni bin sevdadan süzüp arıttım,
Can çiçeğim umut gülüm yarınım
Gönlümdeki sevgilerden damıttım
Can çiçeğim umut gülüm, yarınım
“Dün gece gökyüzünde yıldızlarla oynadım,
Odamla Aydede’nin arası tam yüz adım”
Dersem, dostlar bana der;
“Çocuk musun birader? ”
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!