O simsiyah acılığı yine üstünde mi saçlarının?
Kim bilir hangi rüzgârın elinde sereserpe,
Darmadağın,perişan,kırık ve güzel.
Artık soluğu yitmiş bir sonbahara girmişsindir,
Bilmem kaçıncı yüzyıldan beri saçların ellerimde,
Saçlarını düşünüyorum istesem de,istemesem de…
Bugün yine yalnızım canım
Gönderdiğin kırmızı gül yeşil vazoda.
Bir deli akıyor,bir deli akıyor ki kanım
Bakışıp-bakışıp gülünle, ağlıyoruz hayatım.
Sanki rakı kokuyor gözlerin yeşil vazoda
Küçük martı çamaşırlarını yıkıyordu
En büyük kanatlarını takmış,
Ha bire naralar atıyordu.
Mavi donu cıvıl-cıvıl balık kokuyordu,
Coşkun bir sevgi akıyordu gözlerinden.
Bir mektup aldım dostlar yetişin
Bir sümbüllü mektup aldım,
Çabuk bana kalemi-kağıdı verin.
Yardan mı kopmuş desem
Candan mı,
Yüce aydınlığında tertemiz ellerimiz
Sana yalvarıyoruz Tanrım;
Işık verdiğin bu ufacık yüzleri kirletme
Bu elleri hep böyle temiz tut,
Tebeşirlerle büyüyen aklığı koru,
Bilsem çalmazdım kapını inan
Sevda bir yaraymış kanayan
Şimdi bir selim coşmuş akan
Sana geliyorum,sana geliyorum.
Hayat kumardır derler hep kaybettim
Tamam artık anladım
Sensizliğin acı karanlığı çöreklendi yüreğime
Gel al beni benden,
Açıyorum pencerelerimi sonuna kadar,
Çığlık çığlığa haykırıyorum hasretimi,
Alın örflerinizi,adetlerinizi istemiyorum
Sanki yeniden doğuyorum her sabah gözlerinde
En insancıl güzellikleri öğreniyorum sende
Ha varmışsın,ha yokmuşsun değişmiyor
Senden söz etmeyen bir şey yok ki bende.
Ömrümün en güzel savaşını sende veriyorum
Toparlanın ey kullarım
Kendinize gelin,silkinin şöyle.
Kokuşmuşluğunuzu görün artık.
Hep kötüye kullandınız verdiklerimi,
Devam edemezsiniz edepsizce böyle.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!