Bir gazete kupürünün altyapısında,
Seninle, bir alçı balık kadarız,
Bir yüzgeci düğme,
Diğer yüzgeci de öyle.
Alçı balık nereden tutsan gürültülü, fonetik bir aparat,
Kim demiş, mantığa doğru yüzüyor diye,
Saçmalık!
*
Alçı balık, bizim kadar,
Temelden arızalı,
Varoluşun dokuzda beşi gürültülü bir polka,
Geriye kalanı korna sesi, alfabe çorbası,
Unutulmuş bir şemsiye, parazit...
*
Alçı balığın dokuzda beşi küskün, kelimesel,
Geriye kalanı Tristan Tzara rüyasında büyük bir curcuna,
Mekanik, fonetik, anti burjuva,
Zürih’te doğmuş bir avangart karmaşa...
*
Bu yüzden, tenekeden imal edilmiş sözcükler, çarpışır damağımızda,
Anlam, paslanmış bir çividir, boşlukta asılı kalan,
Her şiir, makasla kesilmiş bir kulaktır aslında,
Duymaz, sadece oradadır.
İletişim, lastik bir eldivenin vedasıdır.
*
Ve sonra her şey, döner başlangıçtaki çarklı portakala,
Dişlileri arasında öğütülen, mantık kırıntılarıyla beslenir,
Ne sen varsın, ne de ben,
Sadece alfabenin anlamsız bir şekilde,
Yeniden dağıtıldığı bir kart oyunu mevcut.
Kayıt Tarihi : 3.9.2025 17:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!