Sükût düştü artık dilime..
Yüreğim mahzeninde kelimeler fırtınaya tutulurcasına savrulup çarpıyor kalbim kıyılarına..
Ne zaman durulur bu amansız alabora bilmem..
Ne zaman vurulur bu yenilginin satır başı bilmem..
Ne zaman ben,benliğime kavuşurum onu da bilmem..
Bilmem hangi şarkının nağmesine takılır buğulu gözlerim..
Hangi teli kırık nota vurur kalbim ücrasına..
Mum ışığının gölgesinde esaretindeyim küf tutmuş anıların..
Bir yanı buruk, bir yanı kahır seyyahı bedenim, acı bir nedamet hissi uyandırıyor gözbebeklerimde..
Kirpiklerimin sıcak nemli ıslaklığına müşfik bir anı göz kırpıp gülümsüyor..
Sırf ben de tebessüm edeyim diye..
Onu da mı öğrenmiştik..?
Her şartta tebessüm edebilmeyi hani..
Peki ya muzdarip bi tebessüm de..
Tebessümden sayılıyor muydu..?
Bilen söyleyebilir mi lütfen..
…
..
.
Neyse..
iyisi mi..
Susalım..
Susalım Azizim..
Dilimize sükutu giydirip..
Ellerimizi açalım dua katına
dergâh-i ilahi olsun yolumuz..
Kilit vuralım muhayyel anılarımıza..
Beş vakit dua katalım yalan dünyanın fıtratında doğan beşeri yanlarımıza..
İlah-i aşk yolunda; misk-i amber rayihası karşılasın sükunete bürünmüş yanlarımızı..
Bak ne demiş Mevlana:
“Arza hacet yok, halim sana ayandır..
Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır..
Söze lüzum yok, susuşum sana kelamdır”…
Sustum …
…
..
.
Elif USTA
@1elif.miktari.siir___
Kayıt Tarihi : 24.6.2024 22:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!