Âheste çek kürekleri, mehtâb uyanmasın,
Bir âlemi hayâle dalan âb uyanmasın.
Âğuş'u nev-bahâr'da, hâbîdedir cihân;
Sürsün sabâh-ı haşr'e kadar, hâb uyanmasın.
Devamını Oku
Bir âlemi hayâle dalan âb uyanmasın.
Âğuş'u nev-bahâr'da, hâbîdedir cihân;
Sürsün sabâh-ı haşr'e kadar, hâb uyanmasın.
body font=grey bgcolor=#FCCF50 text=coral link=orange vlink=#FF7F50body background='http://www.wilsoninfo.com/afr_back_009.gif'
BGSOUND src='http://www.suheylakurnaz.com/sesli/Gelirsin_Diye_ Sabit-INCE.wma' LOOP '2' color='purple'
centerba target='_blank' href='http://sabit.freeservers.com'font color='green'./font/a/b/font/center
table border='0' cellpadding='5' cellspacing='0' width='100%'
trtd class='AltBaslik'b/b/td/tr
trtd
centerh4font color='#nergizkartal'a href='htt ...
Hasan dağında duman tüter gülüm
Kayalar dorukta islenir bülbülüm
Ağaçlar aşa da görünmez mi gözüm
Pire_Nuri_ kartallar engin uçmaz
Dağ soğanları olur yamaçların da
Tarlalarda kırlarda laleler olur da
Yusuf Ter toplar kırpmadan onu da
Pire_Nuri_ bilir yollu da bulmaz
Harun Yiğit ağabeyimize gül verdiniz
Sabit İnce hocamıza misafir mi gittiniz
Yusuf Ter dost var buyur mu ettiniz
Pire_Nuri_ maniler yaprak sarmamız
Mustafa Ceylan yüzünü bile görmedim
Aynur İlkay iplik bitmiş kazak örmedin
Hafize Kılıç uzun kolu gömlek dikmedin
Pire_Nuri_ küçükmüş kimse görmez
Yusuf Ter 18.10.04
Saat 02:21 İsviçre
Biri köyüme yakın dost ince
Gurbet elde Harun gidince
Er meydanına yiğit ince çıkınca
Pire_Nuri gözleri kör bakınca
Atışmalar silahız dövüşe benzer
Kimi hakim kimi derviş ile gezer
Bezirgan bezdirir körü it gezdirir
Sabit ince ile Harun yiğit sezer Y..Ter
sevgilerimle yusuf ter isviçre
İki ayak vadim seç birini
Geç kaldım kızdın mı karsına geldim
Karsında el pençe divana durdum
İste muhabbetten sofrayı kurdum
Üstadım iltifat gaz gelir bana Harun Yiğit
Geç kaldım bilirim beklettim seni
Affına sığındım af eyle beni
İnce yüreğinden öperim hani
Geldim sözü söze katalım dostum... H.Yiğit
Üstadımın yollarını gözledim,
İnan ki dost dizelerin özledim,
Sızılarım hep içimde gizledim,
Bildim sözü söze katalım dostum Sabit İnce
Özleyen özüne kurban olayım
Gönlümü gönlüne burdan salayım
Söyle derdin nedir bileyim
Doldum sözü söze katalım dostum-H,Yiğit
Bu aciz kurbandır kurban olana,
Gerçektir dediğim, varmam yalana,
Almanya'dan seni bize salana,
Kuldum, sözü söze katalım dostum. Sabit İnce
Elimizde olan dökülsün yani
Bizimki muhabbet gerisi fani
Bu gece burada dostum ben seni
Buldum sözü söze katilim dostum...H.Yiğit
Dökülsün dilinden inci mercanlar,
Duysun da dinlesin seni tüm canlar,
Sohbeti özleyip cama bakanlar,
Yeldim, sözü söze katalım dostum. Sabit İnce
Selam olsun gelin Aynur hanıma
Sabit İnce dostum geldi yanıma
Dertler yığınını alıp önüme
Saldım sözü söze katalım dostlar Harun Yiğit
Nurten Altınok da hayıflanıyor,
Guruptaki dostlar keyifleniyor,
Biliniz bu Harun beni deniyor,
soldum, sözü söze katalım dostlar. Sabit İnce
Seni denemek ne haddime düşmüş
Sabit İnce dostum yüreğin taşmış
Yiğit im dost için dağları aşmış
Oldum sözü söze katalım dostum.. Harun Yiğit
Denesen de hakkın senin, ustasın,
Tırpan vurup topladığım destesin,
Belki de yorgunsun, belki hastasın,
Yeldim, sözü söze katalım dostum… Sabit İnce
Dağlardan topladık pelitle alıç
Avluda yemlenir tavukla piliç
Köroğlu duymasın zalime kılıç
Çaldım sözü söze katalım dostum Harun Yiğit
Sözleri okuyup anlayanlara,
Can kulağı ile dinleyenlere,
Ozan diye bizi ünleyenlere,
Çaldım, sözü söze katalım dostlar. Sabit İnce
Kederoğlu çay demleyip beklemiş,
Gündüzünü gecesine eklemiş,
Ben de varım diye bizi yoklamış,
Buldum, sözü söze katalım dostum. Sabit İnce
Abiler abla kardeş elimde tepsi bekledim
Cay soğuyacak diye de sıcak suyu ekledim
Ablama selam gözüm yok bende bekledim
Bir şiltede bana var mi yoksa ayakta dinlerim. Nurten Kederoglu
Çekilip kenara bakmak olur mu,
Aydınlıkta lamba yakmak olur mu,
Kenara çekilip, çıkmak olur mu,
güldüm, sözü söze katalım dostum. Sabit İnce
bizlerde bir kenarda oturalım
sizler yazışın bizler duralım
dersimizi almaya kafa yoralım
belki birazda sizden akil soralım… Aynur İlkay
Dağlardan topladık pelitle alıç
Avluda yemlenir tavukla piliç
Köroğlu duymasın zalime kılıç
Çaldım sözü söze katalım dostum Harun Yiğit
Asıl içindeki gurbeti görsen,
Hasret biter eğer çıkıp gelirsen,
Memleketin havasını alırsan,
Noldum, sözü söze katalım dostum.. Sabit İnce
Sohbet için varız iste bu yerde
Bazen kalkarım hatta seherde
Gözüme uyku girmez bu elde
Yüreğimi şiir besler yad eder.. Aynur İlkay
Şiir ile doyuyorsan ne mutlu,
Seherlerde kalkıyorsan umutlu,
Sohbetimiz oldu ise komutlu,
sildim, sözü söze katalım dostum. Sabit İnce
AYAK DEGISTI
Bir Resim Köroğlu gibi ustada
Payı olsun yediğimiz pastada
Tırpan vurup topladığın destede
Sayende kendimi görür gibiyim Harun Yiğit
Köroğlu sofradan korkmuş bir kere,
O'nu da çağır ha öbür sefere,
Etme ustam benim gibi nefere,
Canımı, canana verir gibiyim. Sabit İnce
Yeniden merhaba izleyen canlar
Dost için yolları dizleyen canlar
Arada bir bizi özleyen canlar
İncenin önünde erir gibiyim… Harun Yiğit
Merhaba diyorsun merhaba cana,
Eririm, eririm hep yana yana,
Duysun, ilan ettim bütün cihana,
Harun'un ardında yürür gibiyim.. Sabit İnce
Ey Hafize Kılıç ben de yabanda
Yürümekten yırtık pabuç tabanda
Bize yer var mi senin obanda
Özledim dağını taşını yurdumun...Harun Yiğit
Kusura bakmayın sevgili dostlar
Bir ince işim vardı ne deyim bilmem.
Baktım ne de güzel konuşmuşsunuz
Tadı yürek sardı, ne deyim bilmem...Mustafa Ceylan
Bırak ince işi, katıl bizlere,
Aldırma Mustafa’m sen kem sözlere,
Uyku yağar oldu benim gözlere,
Canlı cenazemi sürür gibiyim..Sabit İnce
Mustafa hocam gelmiş sefalar ile
Ustayı görünce dönmeyen dile
Harun Yiğit çıktı bir kez bu yola
Karsısında divan durur gibiyim… Harun Yiğit.
Yorulmuş da dostum İnce ye kıymam
Hocam gelmiş iken sohbete doymam
Çekip giderseniz ben bunu saymam
Şerrimi sizlere verir gibiyim… Harun Yiğit
Kıymazsın bilirim Harun'um bana,
Ne kadar okusam doyamam sana,
Ustam olduğunu bütün cihana,
Şerrini üstümden kürür gibiyim. Sabit İnce
Şu Ceylan dağları gezmiş de gelmiş,
Diyor ki, 'Bu sohbet çok güzel olmuş',
Mevsim hazan İnce güllerim solmuş,
Nöbeti Ceylan'a verir gibiyim... Sabit İnce
İnce' nin inceden uykusu gelmiş
Köroğlu nerede, narası yel'miş
Dostlar demek bu kadarda güzelmiş
Sanki mum misali erir gibiyim… Mustafa Ceylan
…………..
Evladı salınca gurbete ana
Ağlayıp sığınır yaradana
Gözünde akan kanlı yaşına
Dayanır mi hiç yürekler dostum.. Aynur Ilkay
Yürektir dağları alır içine
Dayanmaz nedense evlât göçüne
Duanı yolla ey bacım gene
Dayanmaz yürekler hasrete bacım… Mustafa Ceylan
Benim anam beni yolladı ağlar
Adim aklına geldikçe cağlar
Gün geçtikçe yürek nasırı bağlar
Dayanır elbette yürekler dostum....Harun Yiğit
…………………………….
Aldım nöbetini baş üste başkan
Harun dediğin bulunmaz bir can
Sen uyu, rahat et, burada ceylan
Sustum ya vallahi çürür gibiyim… Mustafa Ceylan
İki Nurten, bir Aynur, bir de Harun var
Belli ki İnce' de ince sorun var
Gecenin sonunda elbet yarın varır
Gölgemi peşimden sürür gibiyim... M Ceylan
Üçü bacım benim, biri kardeşim
Kusura bakmayın geç çıktı sesim
Dostluk yolunda çıksın nefesim
Seslerden atiyi görür gibiyim...Mustafa Ceylan
Sana takılmaz ki bendeki goncam
Uykusuzluk zordur bilirim İnce’m
Dostumsun elbette göğsümde goncam
Ayağına hali serer gibiyim …Harun Yiğit
Bilirim erlerden Eroğlu, Er'sin,
Hece de ustasın, sözde de pirsin,
Ulu tanrı sana muradın versin,
Sonbahar yaprağı kurur gibiyim. S İnce
Post sermekle ayak gitti Fizana,
İnanmadım bu cümleyi yazana,
Oldu mu bu senin gibi Ozan'a,
Çırağım, Ustayı korur gibiyim.
Nerede Güllüğün Gurbet Meleği
Bu bapta onun da vardır dileği
Çağır be Harun' um ağayı beyi
Ben de buralardan varır gibiyim Mustafa Ceylan
Kaçmak için bahaneyi arama
Övücü sözleri çalma yarama
Artık evdeyim bilirsin amma
Seni bir yerlerden tanır gibiyim …Mustafa Ceylan
Ceylan hocam şimdi nöbeti aldı
Aforoz edipte Sabit i saldı
Taşının parçası kafamı deldi
Acıdı, yerimde döner gibiyim....Harun Yiğit
Ne kaçarım, ne bahane ararım,
Gelir isem kel saçını tararım,
Geç kalırsam ben de saat kurarım,
Ceylan'ı bir avcı sanır gibiyim..Sabit İnce
Kızmayın üstatlar ikiniz de kel
Sac tarayacaksan Yiğit e gel
Bende vardır artık taraklı bir el
Karsınızda ayna durur gibiyim..H Y
Sağ olasın Harun, ey kadim dostum,
Sandalye üstüne serdim ben postum,
Uyku denen işi İnce'den kestim,
Dostlarla uykuya ganır(kanmak) gibiyim..Sabit İnce
Ey Harun kardeşim güzel aynasın
İnce uyuyorken, Ceylan oynasın
Dostluk çaydanlığı böyle kaynasın
Düşmana vallahi bir ur gibiyim Mustafa Ceylan
Şiirce memleket hasreti saldı
Aynur yemeksiz karni aç kaldı
Açlık simdi geldi beni de buldu
Şiirlerle simdi erer gibiyim........ Harun Yiğit
Şimşir tarağımı aldım elime,
Zülfikarı gene taktım belime,
Düşmeyin ha sakın İnce dilime,
Muhammed yanında onur gibiyim...Sabit İnce
Uyma şu Harun' a hadi git uyu
Uyku ki, ey canım son dipsiz kuyu
Sevgiye çiçektir Yiğit'in huyu
Çiçekle üstünü bürür gibiyim... (Bürür=kapatır) Mustafa Ceylan
Nedir istedigin kellerden be Harun
Belki dokulur seninde sacin yarin
Simdi saclarini oksuyorsa yarin
Atide bir keli kabul etmesi gerekir… Aynur İlkay
Burada sofra kurarım size,
Baklava börek açarım size,
Yanına çayımda demlenmiş yeni,
Buyurun gardaşlar yiyelim hele..Hafize Kilic
Sizler cay içerken kahve neyime
Sizle yarış yaptım bakmam boyuma
İkinizi sakın sunman oyuma
Yanınızda ayağım sürür gibiyim.....Harun Yiğit
Harun'a şu haber iyi fırsatmış:
Köroğlu İnce' ye soğanı satmış
Tutmuş pastırmaya doğrayıp katmış
Manâsın çözülmez bir sır gibiyim… Mustafa Ceylan
Çıktık bu meydana uyku mu kaldı,
Mecnun gibi bizi çöllere saldı,
Şafak sökmek üzre, zaman azaldı,
Guruba yaklaştım ferir gibiyim...Sabit İnce
Güzeldi ey dostum atışman güzel
Bu güzellik te Güllüğe özel
Ne olur Ramazanda iftara da gel
Duanda, sözünde bir nur gibiyim...Mustafa Ceylan
Rasim hocam benim iki gözümdür
Köroğlu yokken meydan bizimdir
Bilinmez sevdaya düsen özümdür
İçten içe yanan bir kor gibiyim.. Harun Yiğit
Ne uyku kodunuz ne dünek bende,
Bu can duruyor mu acep bedende,
İnce Ozanlara olmuşsa bende (tabi olmak)
Canımı canlara verir gibiyim...
Ceylan hocam sanma İnce uyuyor
Yazdıkça yüreği coşup doyuyor
Yiğit in döşüne kel basın koyuyor
Sürdükçe elimi demir gibiyim Harun Yiğit
Sabit' ten istedim pahalı dedi
Harun'a söyledim derdi yükledi
Saatler, zamanlar hep sürükledi
Ben de inanın uyur gibiyim… Mustafa Ceylan
Memlekette her şey ne de güzeldir
Deresinde akan suyu özeldir
Baharda dökülen yaprağı gazeldir
Alman in gözünde hep hor gibiyim.... Harun Yiğit
Er oğlu er dedik güvendik cana,
Yiyemiyom vallah, gönderem sana,
Rezil edeceksen beni cihana,
Devralıp nöbeti, koyur(bırakmak) gibiyim..
Sabit' ten istedim pahalı dedi
Harun'a söyledim derdi yükledi
Saatler, zamanlar hep sürükledi
Ben de inanın uyur gibiyim Mustafa Ceylan
Harun'um resmine dağlar çizdin mi
Yanına imzanı atıp yazdın mı
Ceylan' ca uykuya kurşun dizdin mi
Hayırlı geceler çamur gibiyim Mustafa Ceylan
Gözler yorulmuştur ekran süzmeden
Bilirsiniz kaçmam dörtlük yazmadan
Yeter mi bilmem ayak bozmadan
Dostların önünde kurur gibiyim.......... Harun Yiğit
Sana Antalya' dan güneş gönderdim
Tuttum Akdeniz' den ateş gönderdim
Uyuyan Köroğlun kardeş gönderdim
Niğde, Ulukışla şu Bor gibiyim Mustafa Ceylan
Durur, vurur bitti, hor, zor başladı,
Acep deli gönül neler düşledi,
Dayanamam yüreğime işledi,
Ozanlar içinde bir tor gibiyim.. Sabit İnce
Anladım artık noktayı koyak
Yarına bulalım yeni bir ayak
Rasim Köroğlu’ndan yemeden dayak
Uyku gelmiş ben de uyur gibiyim........... Harun Yiğit
Dedim size dostlar karıştı ayak
Buldum çıkamadım sizlerde koyak
Su yüce dağlarda yaparsan kayak
Sizin için yağan ak kar gibiyim..... Harun Yiğit
Kaç yıl var ki kar görmedim bu el'de
Yağmur iner iplik iplik her yelde
Hasret denen çile varken güzelde
Gözlerinden akan efkâr gibiyim Mustafa Ceylan
Yeter dostlar yeter, bugünlük yeter,
Sarhoşlar gibiyim, kokladım eter,
Bizler atışırken el alem yatar,
Kırk elle yoğrulmuş hamur gibiyim. Sabit İnce
Başı dumanlı su dağları çizdim
Sade bugün elli beyiti yazdım
Dostların gönlünde dolaşıp gezdim
Ben de yatacağım hamur gibiyim..... Harun Yiğit
SABIT İNCE/NAZENDE İNCE'NİN ORTAK ŞİİR KİTABI SIRLI SÖZ -SUSKUN SATIRLAR HAKKINDA AZERBAYCANLI DOÇ. DR. TAMİLA ABBASHANLI ALİYEVA'NIN AZERBAYCAN DA YAYINLANAN 525.GAZET DE YAZDIĞI YAZI
Sirli sözdə n susan sə tirlə r...
İspartadakı şairlə r şölə nində Ə skişə hə r şairi R.Koroğlu mə ni Kayseridə n gə lə n şair Sabit İncə ylə tanış etdi. Haqqında ürə k açan sözlə r dedi. Sabit bə y Azə rbaycandan yeni gə ldiyini, orada xeyli dostları olduğunu söylə di. Sonra mə nə şer kitabını hə diyyə etdi. Kitabdan mə lum oldu ki, onun qızı Nazə ndə xanım da şairdi. Nazə ndə Ə rciyə z universitetinin Yozqatda yerlə şə n mühə ndis - memarlıq fakültə sinin geologiya bölümündə oxuyur. Baxdım ki, mövzular geniş deyil, və tə n, insan mə nə viyyə ti, sevgi və s. bə zə n hə yatda gördüyü eybə cə rliklə ri yumorlu dililə ifadə etmə yə çalışıb. Öncə və tə n... Sabit bə y ə linə də mirdə n ə sa götürür, və tə ni qarış-qarış gə zir. Gördüklə rini misralara çevirir. 'Bizim ellə r' şeri belə yaranır. Deyir ki, ellə rimiz çox gözə ldir. Şairin fikrincə , ellə rin daşı, torpağı, çayı, çeşmə si var. Amma bu ellə r gözə l insanları olmadan heç nə dir.
Anadolu şairin özüdür, varlığıdır. Anadolu varsa, o da var, Anadolu yoxsa, o da yoxdur. Lazım gə lə rsə , şair Anadolunun yaşaması üçün canından belə keçə r. Şair yalnız və tə n üçün deyil, al bayraq üçün də canından keçir.
Və tə nin uca, yenilmə z dağları şair qə lbini coşdurur, üzünü dağlara tutub gah onlardan ə cdadlarımızın yerini soruşur, gah dağlardan keçib getmə k üçün yol istə yir, gah da dağların qönçə güllə rinin solmamasını arzu edir. Şairin yalnız bir fikri var: ölkə si rahatlıq içində yaşasın, insanlar savadlı olsun, ölkə sində elm, sə nə t yüksə k qiymə tlə ndirilsin. Və tə nə az fayda verib ondan çox qoparanlar şairi narahat edir.
Şairin fikrincə , ə sl insan olmaq üçün birinci növbə də insanları sevmə yi bacarmaq lazımdır. Bunu bacarmasan demə k sə n insan deyilsə n.
Sabit bə y insanları ağıllı, cə sarə tli, mə nə n tə miz, saf görmə k istə yir. Cə halə t onun düşmə nidir, şairə görə ə n böyük zə nginlik ağıldır.
Birdə n-birə şerlə rin içində n şairin sevgi dolu pıçıltılarını eşidirsə n. Şair utana-utana sevgilisi ilə danışır. Bu sevgi Anadolunun dağları qə də r uca, çeşmə lə ri qə də r saf, çiçə klə ri qə də r tazə tə r, solmazdır.
Bə zə n şairin sevgilisi onun eşq üçün alışıb yanan qə lbini parçalayır, onun eşqinə biganə qalır, bu da şairin ürə yini qan edir. Şair ümidini itirmir, sevgilisinin qapısına gə lir.
Müə llimlə rində n danışan Sabit bə y Asim hocanı böyük hörmə tlə yad edir, onun haqqında xoş sözlə r söylə yir.
Sabit bə yin çox incə yumoru var. 'Bu nasıl Maraş' şerində dostlarından incik şairi görürük. Belə anlaşılır ki, Maraşa şer şölə ninlə gedə n şairlə r laqeydliklə qarşılanıb, heç kə s onların qayğısına qalmayıb. Halbuki Türkiyə də bu cür tə dbirlə r çox düzə nli olur, hə r bir iştirakçının qayğısına qalırlar.
Şair və tə nini, xalqını də licə sinə sevir, istə yir ki, türk oğlu bu adı daşıdığı xalqa layiq olsun, harada, necə hə rə kə t etmə yi bilsin. Amma bə zə n şairin sevgisi qarşılıqlı olmur. Bə zə n sevgilisinin üzü qara buludlar tutmuş göyə bə nzə yir, şair günə ş olub bu buludları qovmaq üçün çox çalışır. Bunları bacarmayanda mə yuslaşır, də rdini misralarla paylaşır.
Şair kölgə kimi sevgilisinin ardınca gə zir, onun yolunda ölümə hazır olur, amma sevgilisi onun bu ə zablarına laqeyd qalır. 'Lə nə t olsun' şeri də başdan başa şairin uğursuz sevgisində n bə hs edir. Şair Mə cnun kimi, Fə rhad kimi onun yolunda bütün ə zablara, hə tta ölümə belə hazır olduğunu söylə yir, amma hə r zaman 'yox' eşidir. Artıq şairin heç nə yə gümanı yoxdur, sevdiyi üçün özünü, eşqini lə nə tlə yir.
'Sahil' adlı şerində Sabit bə y yazır ki, dünyanın bu vaxtında insanlar yenə də ə fsuna, fala inanırlar. Artıq bunların vaxtı keçib, elm oxumaq, uşaqları savadlı böyütmə k lazımdır. Amma bə zi adamlar nə inki özlə ri falçıların yanına gə lir, hə tta uşaqlarına dua yazdırır, fal açdırırlar.
'Sirli söz' bizi sirli ağuşuna alıb buraxmayacaq. Kə pə nə k çiçə kdə n doymadığı kimi biz də 'sirli söz'də n doymayacağıq. Kə pə nə k çiçə klə ri qoxlayacaq, biz də özə l fikirlə ri toplayıb mə nə n zə nginlə şdirə cə yik, amma növbə də 'Susqun sə tirlə r'dir. Özü də zə rif cinsin yazdığı susqun sə tirlə r. Zə rif cinsin qə lbinə toxunmaq olurmu? !
Dünya bə rqə rar olandan bə ri bütün dini və bə dii kitablarda insanlara xə bə rdarlıq edirlə r: zə rif cinsin qə lbinə toxunmayın. Biz də bunlara ə mə l edə rə k, Nazə ndə xanımı incitmə yə k, şerlə rini gözə l-gözə l incə lə yə k, ona yaradıcılıq uğurları dilə yə k.
Nazə ndə xanım öncə deyim ki, sə nin 'Susqun sə tirlə r'ini anladıq, amma bu sə tirlə rin hamısı heç də susqun deyil, danışan sə tirlə rdir. Və tə ndə n, müə llimlə rdə n, ata-anadan danışan sə tirlə r heç susqun olarmı? Ə slində , bu sə tirlə r dağ kimi bizi ağuşuna aldı, apardı. Düşdük şerlə rin sehrinə . Kitabını oxuyub qurtarsaq da, fikirlə rinin tə sirində n qurtula bilmə dik. Bu gözə l fikirlə rin müə llifi, bu incə (boş yerə soyadı İncə deyil ki) qızı Azə rbaycan oxucusuna tanıtmağı özümə borc bilirə m. 1980-ci ildə Kayseridə doğulub... Ə rciyə z universitetinin mə zunudur.
Və tə n sevgisi Nazə ndə şerlə rinin canı, qanıdır. Bu ağıllı qız gözə l anlayır ki, və tə n yoxdusa, Nazə ndə də yoxdur. Nazə ndə və tə nlə yaşayır, və tə nlə xoşbə xtdir. Kitabında ilk şer 'Sarı gə lin' adlanır. Şeri oxuyan hə r insan Türkiyə nin quruluş savaşından nə lə r çə kdiyini görür. Ölkə bir-birinə qarışıb, xarici düşmə nlə r hə r yanı sarıblar. Türkiyə ni parçalayıb 'yemə k' üçün hazır dayanıblar, amma ulu öndə r ayaqdadır, and içib ki, Türkiyə türklə rin olacaq, kimsə yə bir qarış torpaq verilmə yə cə k.
Kayseri... Türkiyə nin füsunkar parçası. Gözə lliklə r diyarı. Nazə ndə bu torpaqda dünyaya gə lib, bu torpaq da onu havasıyla, suyuyla bə slə yib, böyüdüb. Nazə ndə bu günü üçün öncə Kayseriyə , sonra ata-anasına, müə llimlə rinə borcludur.
Onun ata-anasına, uşaqlara, müə llimlə rinə hə sr etdiyi şerlə r insanı mə nə n tə mizlə yir, hə yata olan mə hə bbə tini artırır, nə üçün yaşadığını, nə yə çatmağa can atdığını bir daha ona xatırladır. Dünya yaranandan bə ri şairlə r anaları mə dh edə n şerlə r yazıblar. İnsanlar bir-birinə bə nzə mə diklə ri kimi Nazə ndə nin ana şeri də başqa şerlə rə bə nzə mir.
Ata-anasından danışdığı halda birdə n 'kimsə siz çocuqlar'dan söhbə t açır. Onların kimsə lə ri yoxdur. Sanki onların yanında ata-anasından danışdığı üçün üzülür, onların bu halına göz yaşı axıdır.
'Susqun şerlə r'i yazanın içi ə bə di eşqlə doludur, sevir, amma qüruru bunu bə lli etmə yə imkan vermir...
Bə li, ə gə r sevgi varsa sə tirlə r susmayacaq. Sə tirlə r ə bə di eşqdə n danışacaq. Bir də bilirik ki, Nazə ndə ni heç bir qüvvə sevgilə n ayıra bilmə z. Çünki anan sə ni sevgidə n yoğurub. Bu sevgi ölkə nə , xalqına, hə r kə sə ünvanlanıb... Bir də ona... Çə rşə nbə günü sə nə ... 'Mə ni unutma' deyə n insana sevdan susmasın. Bu də fə sizi heç nə ayırmasın, nə rüzgar, nə yağmur, nə də ... nə də susqun sə tirlə r...
Tamilla ABBASXANLI
Güllük ve Çınarları
''GÜLLÜK'' diye bir bağ çitsiz duvarsız
Kimisi ne çare görmedi gitti
Kimi benim gibi daldı izinsiz
Kimisi sırrına ermedi gitti
GÜRKANİ diyorlar ulu bir ağaç
Yaprağı şifalı meyvası ilaç
Herkese cömertde bir bana kıraç
Bir türlü halımı sormadı gitti
RASİM Hocam kökü Eskişehir'de
Dalları Antalya ''GÜLLÜK''lerinde
Sözüme katlandı her seferinde
Cahildir diyerek vurmadı gitti
CEYLAN'mış,dediler; ağacın hası
Bağın kurucusu bağın ağası
Her derde devaymış onun meyvası
Bir benim yaramı sarmadı gitti
İNCE bir ağaç var uzunca dalı
Mevlaya aşıkmış kul-a sevdalı
Dediler meşhurdur pekmezi balı
Nedense bir parmak sürmedi gitti
ÖZMENEM'in henüz meyvesi koruk
Tadı biraz tuhaf acımsı buruk
Herşeyi bilir de kara korkuluk
Şiire tadını vermedi gitti
ÖZMENEM
Ustalar Kayıp
Zaman mı değişti devran mı döndü
Çıraklar meydan da ustalar kayıp
Bir küçük iğneye balonlar söndü
Çıraklar meydanda ustalar kayıp
Nice usta vardı ''GÜLLÜK'' bağında
Kimi dublör tutmuş kimi oyunda
Dünden fark yok gayrı bugünde
Çıraklar meydanda ustalar kayıp
Tatlı dili vardı KÖROĞLU nerde
Sözleri şifaydı onulmaz derde
Belki uzaklarda seyr-ü seferde
Çıraklar meydanda ustalar kayıp
GÜRKANİ korkudan çeker kasveti
Çetin ceviz çıktı çünki kısmeti
Narayla gezerdi çekip kıspeti
Çıraklar meydanda ustalar kayıp
CEYLAN mazeretli Konya ilinde
Bolat Ünsal ise onun yanında
Sesi aranıyor ''GÜLLÜK'' bağında
Çıraklar meydanda ustalar kayıp
Kopmuş fırtınadan İNCE'nin dalı
Hiç sesi çıkmıyor bilinmez halı
Belki yasaklıdır belki cezalı
Çıraklar meydanda ustalar kayıp
ÖZMENEM yaralı dinmez acısı
Yalan yanlış yazar yoktur hocası
Şiirle doludur gündüz gecesi
Çıraklar meydanda ustalar kayıp
Tüm ''GÜLLÜK'' ustalarının ellerinden öpüyor saygılar sunuyorum.
İlyas Özmen
Ben Aşık Oldum da Ne oldu?
-Sabit İnce ve Mustafa Ceylan üstadlara...
Şiirler yazdım şarkı söyledim
Tüm güzellere selam eyledim
Bıyıkları kestim imaj yeğ'ledim
Ben aşık oldum da ne oldu sanki?
Ne saçını, ne sakalın kınarım
Geçip giden koca ömre yanarım
Nerde güzel görsem ona kanarım
Ben aşık oldum da ne oldu sanki?
Uçan kuşu, dağı, taşı sevdim de sevdim
Ceylan göz üstünde o kaşı sevdim
Hak nimeti ekmekle aşı da sevdim
Ben aşık oldum da ne oldu sanki?
İnce Ozan ile Ceylan hocaya
Bir ay ışığı verdim; sonsuz geceye
Kara sevdamı da yazıp heceye
Ben aşık oldum da ne oldu sanki?
Şiirler yazın, türkü söyleyin
Karacoğlan olun, dağda yaylayın
Ucuydum inanın inleyen neyin
Ben aşık oldum da ne oldu sanki?
Biriniz Gayseri, biriniz Başkent
Her ikiniz de baştan sona dert
Sorum şudur dosta üç olur mu dört?
Ben aşık oldum da ne oldu sanki?
Oynayın torunla, çıkman çarşıya
Kırmızıda durun geçmen karşıya
Benden öğüt alın, varın kıyıya
Ben aşık oldum da ne oldu sanki?
Ahmet Ünal
ŞAFAK SÖKER
-Sabit İnce’ye-
Anadolu’m duman tüter dağında
Kızıl ırmak akar gider serinden
Erciyes’e yağan karın suları
İnce, ince akar gider yerinden
Çocuğa öğretir ata eğriyi
Şu dünyada bilir isen doğruyu
Zengin fakir yaşar gider ağrıyı
İnce, ince akar gider derinden
İnsanımı bürümüştür karalar
Çocukları yüreğimi paralar
Anadolu’m göz göz olmuş yaralar
İnce ince akar gider irinden
Yusuf’un hasretlik içini yakar
Yiğitlerin gönlü güzele bakar
Anadolu’m nice canlar yatar
İnce,ince akar gider erinden
Yusuf Ter 25.05.04
Saat 23:11 İsviçre
Sabit İnce için, kim ne derse desin. Bu güne kadar hiç bir kitabını okumadım. Şiirlerini dergilerde ay beay okuyordum... Ancak, onun antoloji net isimli sitedeki şiirlerini baştan sona okudum. İşte o' nun hakkında birşey söyleyecek varsa 'o da benim' diyorum! Kendimi yetkili addediyorum ve buraya görüşlerimi yazıyorum.
Şiirle yaşayıp, şiirle nefes alan bir şair İnce.Siz İnce dediğime bakmayın, soyadı 'İnce' olduğu için ben öyle diyorum. Onun inceliği mısra kuyumculuğundandır. Ben dostlar, tam 38 yıldır şiir isimli sevgilinin saçlarıının rüzgârında savruldum, kıta kıta ateşlerinde kavruldum. Kendisini Dünya' nın mihveri sanan nice şair ve ozanla düştüm kalktım. En siyasal söylemlerle meşhur olanlar veya en uhrevi girdaplarda yok olanlarla haşır neşir oldum. Bunlardan kimileri beynimdeki 'şair dostlar' defterinde yer aldı, kimileri de silinip gittiler. Bel ki biz de bazı dostların gönül defterlerinden silinmiş olabiliriz. Bel ki izimiz bile kalmamıştır. Her neyse... Demem o dur ki; bu 38 yıl boyunca tanıdığım şair-ozanlar arasında bu 'Gayserili' mi desem, 'Nevşehirl'i mi desem; bu İNCE var ya, beni duman eden birkaç kişiden birisidir.. Neden mi? Nedeni şu: Anında en güzel ve en ölçülü ve muhteşem bir şekilde cevabı net' te karşıma yapıştırması. Hadi, o' nun net olayındaki becerilerini, mesela resim, müzik veya grup gibi süper aktivitelerini bir kenara bırakalım. Ama, o' nun çevremde bulunan birçok ozanları bile 'sollayıp' ekrandan bana cevap yetiştirmesi yok mu, o işte mahveden beni... Zira içi boş teneke gibi ötmüyor İnce ozan. İçi dolu... Zaten bana yetişen ozan-şair 'bulamadım' diye ortalıkta 'efelenip' duruyordum senelerdir. Bu İNCE, karşıma çıktı ve beni köşeye sıkıştırdı vesselam...
Onun şiirleri hakkında tamamlamak üzere olduğum bir 'TAHLİL' çalışmamı lütfen bekleyin olur mu?
Müthişsin Başkan
Sanki bilgisayar profesörü
Vallahi, billahi müthişsin Başkan.
Dostluksun, sevgisin, hem de hoşgörü
Kudret ocağında pişmişsin Başkan.
Görüntü tamam da ses nasıl oldu?
Bestende, sazında gönlüme doldu;
Toros Dağlarını ortadan deldi
Koçaksın, yiğitçe bir sessin Başkan.
'Al bu da süprizim' dedin, şaşırdım
Hikmet bakracını gene taşırdım
Hayret ocağında saygı pişirdim
Cümle gönüldesin, herkessin Başkan.
Nasıl methedeyim kelimem yetmez
Karşılık veremem, gücüm de yetmez
Yürek tahtındasın, işit, hisset, sez
Fırtına, tayfunsun, güneşsin Başkan.
MUSTAFA CEYLAN -ANTALYA 23.5.2004