İster serap deyin ister hakikat
Mecnunlar dergahının kapısındayım
Ses var soluk yok
Sorgusuz girilmez bu eşikten diye bir ses
Geldiğin şu yolu çöl mü zannettin dedi
Sustum
Ayaklarımdaki yaralara bir bakış attı
Çöl, bu kapının ardında yeni başlıyor dedi
Sustum
Derdini anlatacak kimsen yok muydu dedi
Anlatıp da çatlatmam sabır taşımı dedim
Görünmezliği seçtiğimi gördü ve acıdı
Sabrı ne zannediyorsun dedi
Düğüm ki sabırla çözülür dedim
İçimdeki yangını görüyordu
Sabır, koluna konmuş kelebektir
Bir uçurursan geri gelmez dedi
Sustum
Neydin de ne olmaya geldin dedi
Yüktüm, yok olmaya geldim dedim
Kumlardan ufka bir toz kaldırdı
Sabır taşındandır cevherimiz
Yontulup, bu zincire halka olacaksın
Kırbanda da delik varsa girme dedi
Susadım dedim
Kapı aralandı
Gir içindeki gülün tohumuyla dedi
Girdim
Önümde gidiş dönüşü ömre denk
Ve sabır taşlarıyla döşeli bir yol
Her köşede benliği yontulmuş mecnun halkaları
Yürüdükçe yontuldum, yontuldukça yürüdüm
Öyle bir yere geldim ki
Ses yok soluk var
Neye benzetirsen O olmayanı hissettim
Dön artık, dönerken de yontulacaksın dedi biri
Döndüm ve başlangıcıma vardım
Sessizce halkaya ekledim yontulan benliğimi
Son nefesimde de bir Hu ve bir gül kokusu
Sustum ve artık yoktum
Kayıt Tarihi : 19.9.2022 09:17:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)