- Düşündükçe soyutlaşıyorum hayattan.
Mutlu bir tablonun içinden izliyorum insanları. Derken, aklıma esiyor, seni anımsıyorum. Etrafımı kapatan şey, koşarak uzaklaşıyor, yutuyorum soğuğu. Geceyi, gökyüzünü, rüzgarı yutuyorum.. Üşüyor gibi oluyorum. Derken, aklıma sen geliyorsun.. Canımı yakıyorsun.. Kurak bir mevsim gibi ısınıyorum.
- Hayatı akışına bırakmak, yolunu kaybetmektir.
Gün geçtikçe her şey dağılıyor kafamda. Ölümün başlangıç çizgisinde patlatılacak tabanca kafama dayanmış. Beynimin dağılmasını hayranlıkla izleyeceğim, her tarafa savrulacaksın, bunu hayranlıkla izleyeceğim. Vücudumun üzerinde bir yük olmadan daha hızlı koşacağıma eminim. Nereye koşacağımı bilmiyorum. Olay yerinden hızla uzaklaşan bir katil olacağım o an. Kendimi, kendime güvenli hissettirecek bir yere saklayacağım ve orada kalacağım.
Ölülerin günleri ne kadar aydındır? Bu konuda şüphelerim var. Kalbimde kalan şüpheler var. Aklımı geride bıraktım. Fakat hislerim ölmedi. Hislerimin ölmemesi mükemmel. Tanrı'nın, insanların daha önceden ne yapacağını bilmesi gibi bir şey bu. Kaderle kesişmek gibi bir şey.. Kötü yanıysa seni hâlâ barındıracak olmam. Gecenin üzerinde yuvarlanacak olmam ve merdivenleri inerken düşecek olmam.. Senle olacak düşüncelerimin, lanet olasıca düşüncelerimin olmayacak olması.. Ama acımayacağım artık. Kim bilir? Belki boşlukları dolduramayacağım ve bende bir boşluk olmayacak. Bunu ben bilirim. Senin anlamayacağın şeyler var. Senin bilemeyeceğin şeyler var.
Seninle kavuşmamız gereken bir şey var. Sen bunu da bilemeyeceksin.
cesaretimi topladım seni sevdiğim yerleri
ellerimi topladım koyacak yer bulamadım
ellerini bulamadım açık bir çay koydum
aramız da açık elimden bir şey gelmiyor
hiçbir şey gelmiyor sen her an daha uzağa gidiyorsun
cesaretimi topladım yağmur çarptı yüzüme
karıncalar işe gitmedi bugün ben çok yorgunum
bir duble rakı söyledim
yağmur başladı üstelik beyaz hayaller kurdum
biraz zaman geçti ve ben çok yaşlandım
sen uzağa attın adımlarını
gülüşündeki imlâ bozukluğunda vurdum kendimi
bizim kaderimizde bir yazım yanlışı var
fotoğraflarda bile gülmüyoruz
yırtık bir karenin içinde kalmışız
acılarımızı toplayamıyoruz
ve biz ayrı şiirlerde yaşıyoruz seninle
Biliyorsun.. Gideli çok daha fazla oldu fakat ben daha fazla gittim kendimden. Ve bir çok kişi geçti çirkin ruhumdan. Keynes'e göre; gidişinin ekonomiye bir zararı yokmuş. Yanına gelmem için paraya, pula ihtiyacım da yokmuş, gülmen yeterliymiş. Diğer iktisatçıları boş ver, onları pek dinlemedim. Arkadaşlara göre; boş vermeliymişim, geçermiş, unuturmuşum. Anneme göre; hayırlısıymış. Babama göre; şarap içilmeliymiş. Ablama göre; artık üzülmemin kimseye etkisi yokmuş. Bana göre.. Bana göre, ben bu dünyaya bir şeyleri unutmak için mi geldim? sevmek ve terk edilmek ve alkol ve ölmek ve.. Bana göre canım.. Bana göresi yok, sen beni sevmiyorsun ve ben annemi, babamı ve kendimi dinliyorum. Hayırlısı deyip, şarap içip, seni düşünüyorum.
Annemin dualarının kalibresi dışındayım
zaten gecede daha seyrek oluyor göz kırpışlarım
ben artık çok yoruldum kim ne derse desin
yalnız, ben çok kötüyüm, biri anneme söylesin
Katıldığım bir hayattan, diskalifiye olmaktır seni kaybetmek.
- Dayandığım ağacın yıkılması gibi, sensiz kalmak.
Şarkıların yalnızlığımla orantılı can yakması denen bir şey mevcut damarlarımda. Şimdi seni en çok seven yerimden vuracağım kendimi ve notalara boğulacak kainat. Belki de hüzünlü şarkılarla gömüleceğim, aldırma sen.
- Gökyüzünde bir şeyler görmeye mahkumum.
Baktığım yerde seni görüyorum, diyemeyeceğim. Çünkü ben seni baktığım gökte görüyorum. Bir tarafının başımın üzerinde yer aldığı aşikâr. Seni bitirmek saçma. Bir sigara bitince yakılabilir belki ama ben ateş bulamıyorum.
- Aradığım mutluluk meşgul, çalıyor hayatımdan.
Sonra sesin bitiyor; yol bitiyor, gidecek bir yerim kalmıyor. Son kibrit çöpüyle bir sigara yakmışız ve o son sigarayla devam ediyoruz. Acılar, ölümler birbirine ekleniyor. Cümlelerimiz ayrı yerlerde, parmaklarımız hiç birleşmiyor. Farklı yüzlere gülüyoruz, farklı yalnızlıklarda asıyoruz yüzümüzü. Biz seninle hiç aynı bardaktan içmedik çayımızı. Ya da bir rakı masasında tokuşturup kadehlerimizi, şerefe, diyemedik. Sen rakının tadı gitsin diye ağzından, peynire uzandığın zaman izleyemedim seni. Kör olmamak ve seni görememek arasındaki zıtlık canımı yakıyor. Ve o son kibrit çöpünü senin yakmış olman, canımı yakıyor.
Her gün yeni bir kırık ekleniyor vücuduma. Bir de kulakta kemik yok diyorlar. Var. Beni sevmediğini söylediğini duyduğumda kırıldı çünkü. Hissettim ben. Bekleme, dediğinde gözlerimin rengi, yanına gidecekken yollar kırıldı. Kalp hep kırıktı, hayaller, neşe, yaşamak hep kırıktı. Onların sağlam olduğu bir zaman hiç olmadı. Açıkçası ' oldu ' diyebileceğim hiçbir şey olmadı. Olması gerektiği gibi oldu hep, benim istediğim gibi hiç olmadı. İşte en sonunda; yok olduk, hayal olduk, hiç olduk, olmadık.
Ve kemiklerimizden fazla kırıldık..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!